Kamuoyunda “Ulusalcılık” olarak bilinen siyasi akım 2000’li yıllarda özellikle AKP’nin iktidara gelmesinden itibaren güç kazanmaya başladı. Bu akıma inananlar, yani Ulusalcılar, AKP’nin AB, Kıbrıs vb. dış politika icraatları ile içerdeki anti laik faaliyetlerine ve özelleştirme uygulamalarına karşı sert muhalefet yaptılar. 2007 yılındaki “Cumhuriyet Mitingleri” Ulusalcıların organize ettiği faaliyetlerdir.
Cumhuriyet Mitinglerinin yapılmasından sonra AKP, dış mihrakların da etkisi ve desteği ile Ulusalcılığı ve Ulusalcıları tasfiye etmek için “Ergenekon Operasyonu” nu başlattı. İçlerinde az sayıda milliyetçi olsa da Ergenekon Operasyonu, asıl olarak Ulusalcıları tasfiye operasyonudur.
2000’li yılların başlarında Ulusalcılar, milliyetçilere ve MHP’ye AKP ve AB karşıtı faaliyetlerde işbirliği çağrısı yaptılarsa da özellikle MHP yönetimi bu çağrıya olumlu cevap vermedi. Söz konusu işbirliği, basında milliyetçi olarak tanınan bazı yazarlar ile çok az sayıda üniversiteli milliyetçi gencin katılımı ile sınırlı kaldı. AKP ve Cemaat, çok sınırlı kalan bu işbirliğini “Din düşmanlarıyla yapılan şeytani ittifak” olarak nitelendirerek milliyetçilere karşı şiddetli bir propaganda başlattı.
Gerek AKP ve Cemaat’in başlattığı şiddetli propaganda, gerekse Doğu PERİNÇEK ve İşçi Partisi’nin Ulusalcılık Akımı’nın merkezinde bulunması milliyetçi kesimde bir çekingenlik meydana getirdi. AKP ve Cemaat’in yaptıkları propagandayı devam ettirmeleri bu çekingenliğin birçok milliyetçide kin ve nefret boyutuna ulaşmasına sebep oldu.
Ulusalcılığa ve Ulusalcılara karşı tavrımızın AKP ve Cemaat’in propagandası ile şekillenmesi milliyetçiler olarak bizim açımızdan hoş bir durum değildir. Türk Milliyetçileri olan bizler, her halde siyasi akım ve siyasi gruplara karşı tavrımızı kendimiz belirleyebilecek olgunluktayız. Bu sebeple Ulusalcılığa ve Ulusalcılara karşı tavrımızı kendimiz belirlemeliyiz.
Ulusalcılığa ve Ulusalcılara karşı tavrımızı belirleyebilmek için öncelikle Ulusalcılığın genel bir tanımını yapmak, arkasından Milliyetçilerle Ulusalcıların ortak taraflarını, daha sonra da aralarındaki farkları ortaya koymak zorunludur. Bunları yaptıktan sonra tavrımızın nasıl olması gerektiğini tespit edebiliriz.
Ulusalcılık hakkında şöyle bir tanım yapmak mümkündür:
Ulusalcılık, Atatürk’ün öngördüğü tam bağımsızlık, millî sanayinin gelişmesi, dışa bağımlılıktan kurtulma hedeflerinin terkedildiğine, Cumhuriyetin temel kuruluş ilkelerinden vazgeçildiğine ve milli çıkarların korunmadığına inanan; AB üyeliğine girebilmek için milli davalardan ve diplomasideki kırmızı çizgilerden tavizler verildiğini, dış güçlerin iç işlerimize karıştığını iddia eden siyasi akıma verilen addır.
1-Her iki kesim Anayasanın ilk üç maddesinin korunmasını savunmaktadır.
2-Her iki kesim Batılı Devletlerin iç işlerimize karışmasına karşıdır.
3-Her iki kesim Cumhuriyet’in korunmasını savunmaktadır.
4-Her iki kesim üniter yapının ve ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasından yanadır.
5-Her iki kesim Atatürk ilkelerini savunduğunu söylemektedir.
Milliyetçiler ile Ulusalcılar arasındaki farklar ise genel olarak şunlardır:
1-Milliyetçilerin liderleri gençliklerinden beri milliyetçi oldukları halde Ulusalcıların liderleri gençliklerinde marksist olup 2000’li yıllardan sonra Ulusalcılık fikrini savunmaya başlamışlardır.
2-Milliyetçiler her türlü emperyalizme karşıdırlar. Ulusalcılar ise Batı Emperyalizmine karşı olduklarını söyledikleri halde Rus ve Çin Emperyalizmine itirazları yoktur.
3-Milliyetçiler, Atatürk ilkelerinden “Milliyetçilik” ilkesini öne çıkarırlarken Ulusalcılar “Laiklik” ve “Devrimcilik” ilkelerini öne çıkartmaktadırlar.
4-Milliyetçiler, dine ve manevi değerlere önem verdikleri halde Ulusalcılar, bu konularda en azından nötr durumdadırlar.
5-Milliyetçiler, sadece Türkiye Türklüğünü değil, tüm dünya Türklüğünü savundukları halde Ulusalcıların “Dış Türkler” diye bir hassasiyeti yoktur.
6-Milliyetçiler, Türk Tarihi’ni İslamiyet öncesinden günümüze bir bütün olarak sahiplendikleri halde Ulusalcıların tarih anlayışları Cumhuriyet tarihi ile sınırlıdır.
7-Milliyetçiler, orta ve uzun vadede “TÜRK BİRLİĞİ” idealini savunurlarken, Ulusalcılar, Rusya ve Çin önderliğinde “AVRASYACILIK” idealini savunmaktadırlar.
8-Milliyetçiler, genellikle MHP’ye oy verirlerken, Ulusalcılar, CHP veya İşçi Partisi’ne oy vermektedirler.
Yukarıda Milliyetçilerle Ulusalcıların ortak ve farklı yönlerini açıklamaya çalıştık. Bundan sonra Ulusalcılığa ve Ulusalcılara karşı tavrımızın nasıl olması gerektiğini açıklayabiliriz. Şöyle ki;
Ulusalcı kesimin tabanını oluşturan insanlarımızın tamamı bizimdir. Bu sebeple bu insanlarımıza soğuk davranmak, onları düşman gibi görmek, onlara karşı olumsuz davranışlar içerisine girmek yapacağımız en yanlış işlerden olacaktır. Bu sebeple bu insanlarımıza karşı temkinli, ama sıcak davranışlar ortaya koymalı, onları kazanmaya çalışmalıyız. Ulusalcılığa karşı tavrımızı maddeler halinde şöyle ifade etmek mümkündür:
1-Ulusalcıların lider kadrosu ile ortak yönlerimiz oldukça azdır. Bu sebeple bu lider kadroya karşı mesafeli davranmak en doğru yoldur. Onlardan bir saldırı gelmedikçe saldırıya geçmenin de bir anlamı olmayacaktır.
2- Ulusalcı tabana yönelik olarak (itici olmadan, kırmadan, dökmeden) uygun bir dille “Ulusalcılık Fikri” ‘nin Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin sorunlarını çözmeye yeterli olmadığını, doğru olanın “Türk Milliyetçiliği” olduğunu anlatarak bu insanlarımızı kazanmaya çalışmalıyız.
3-Milli meselelerde ön alarak yapacağımız (miting, gösteri, konferans, seminer vb.) çalışmalara ulusalcı vatandaşlarımızın katılmalarını teşvik etmeliyiz.