Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletiyle yüzyıllık hesapların hayata geçirilmek istendiği, büyük tehditler altındayken Türk Milliyetçiliği Hareketine olan ihtiyaç her zamankinden daha hayatidir!..
*
Hal böyleyken!
Milliyetçi Hareket bugün içe dönük mücadelenin sarsıntısı içindedir. Karşılıklı itham ve anlaşmazlıklar ağır yaralar açmakta, hem kendi içinde hem de toplumla arasında mesafeler oluşturmaktadır.
Buköklü yapı izah edilemez bir anlayış cenderesinde taammüden meçhule sürüklenmektedir.
Genel Merkez Yönetimi, Ülkücülerin iradebeyanından kaçmak uğruna felakete koşmaktadır!..
Ne hazindir kiyıllar yılı davasının çilesiyle hemhal olup, her türlü engeli imanla yıkıp bu günlere gelenleri “siz bilemezsiniz, düşünemezsiniz, dışardangüdülmektesiniz, oyuna gelmektesiniz, oyuncak olmaktasınız” yaftalarıyla itham edip aşağılayan trajikomik bir durumla karşı karşıya bırakılmaktadır.
*
Dikkatlerden kaçırılmamalıdır ki!
Milliyetçi Hareket’in“itiraz ve yenilenme” arzusu büyük bir dip dalgası olarak ortadayken, mücadelenin “Genel Başkanlık değişimi” düzeyine indirgenme çabası samimi olmayan bir kaçış halidir.
Hareketin idamesi Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin Genel Başkanlığında geçen 19 yıllık süreçte de ağır çöküş anlarına rağmen Ülkücü İradenin samimiyetle çilesine sahip çıkışlarıyla mümkün olmuştur. Bugün Ülkücü İrade yine tüm samimiyetiyle kurultay dediğinde de kendi yönetenlerinden itham ve yok sayılmanın aksine samimiyet beklemektedir.
*
Bilinmelidir ki!
MHP’nin ana felsefesi duruş değil harekettir. Son yıllarda Hareket sakıncalı, duruş yeterli bulunmuştur. Bu hakikatin hilafına takınılan tavır, zafiyet sürecini beraberinde getirmiştir. Belirlenen gündem içerisinde ‘doğru duruş’ sergileyen MHP yetmemiş, “gündemi belirleyecek MHP” beklentisi karşılık bulamamıştır.
Netice olarak toplum çöküşün ve çürümenin sebebinden, medet umar hale getirilmiş, teslim olma duygusunun esaretine terk edilmiştir!..
*
Bu Yenilenme Hareketi tarihi bir fırsat doğurmuştur!
Bugüne kadar haksız ve eksik bir şekilde, toplum nezdinde sadece bir güven kaynağı olarak yer alıp, güç merkezlerinde denge unsuru olarakgörülen Türk Milliyetçileri, yenilenmehareketiyle beraber, bugün tıkanan Türkiye siyasetinde “çare” ye dönüşmüştür.
Toplum nezdinde tarihinde ilk defa topyekûn bir umut olarak konum kazanmıştır.
*
19 Haziran Büyük Kurultayı!
Haktır,Hukuktur, Meşruiyettir…
Yönetim merkezinde kişisel değişim mücadelesi gösterilme tuzağından sıyrılıp, bir diriliş hikayesi olan mübarek bir uyanışın hülyasındadır.
*
Bugün Milliyetçi Hareket tüm katmanlarıyla “harekete geçmeli,” üstkurul delegelerine tevdi ettiği şerefli iradesine sahip çıkmalıdır.
Her il, ilçe, belde, her yönüyle müdahil olmalı, bugün bizi birleştiren ortak acı ortak kaygı yerine, ortak hedefte birleşilebilmelidir.
Eski yeni tüm yöneticiler, BelediyeBaşkanları irade beyanında buluşmalıdırlar.
MYK Üyeleri ve Milletvekilleri bu anlamda esasen özel konumdalarken, suskunlukları düşündürücür. Meselenin seyredeni değil, sahibi olduklarının idrak ve sorumluluğunda tavır oluşturmalarını Tüm Ülkücüler olarak büyükbir umut ve dikkatle beklemektedirler.
Bugün böylesi tarihi bir karar ve yenilenmenin ikliminde susanlar, saklananlar,vicdanlarda ilelebet mahkûm kalacaklardır!..
Unutulmamalıdır ki!
Türk Milleti her kesimiyle yegâne ümit merkezi telakki ettiği Milliyetçi Hareket bünyesindeki bu yenilenmeyi heyecanla beklemesinin teması “yüzüstü çok süründün ayağa kalk” çırpınışıdır.