Ülkücülüğün Çerçevesi Üzerine: MHP’de Ne Kadar Ülkücü Var?

Önceki yazıda, yaşadığım bir olaydan hareketle “AKP’de ne kadar Ülkücü var?” diye sitem sorusu sormuştum. Elbette, hiçbir sağlıklı kafa AKP’de bir ülkücü varlığını ortaya koyamaz. Türk Milliyetçiliğinin siyasal yorumu olan Ülkücülük o siyasal program etrafında şekillenen siyasi partide yapılır. Bizim için asıl soru da burada başlıyor. AKP’de Ülkücünün varlığı-yokluğundan ziyade asıl soru şudur; MHP’de ne kadar Ülkücü var?
Tabiatta her canlı türünün bir yaşam alanı vardır ve o türler o yaşam alanlarına etkilerde bulunurlar. Türk Ülkücülerinin siyasal yaşam alanı MHP olduğuna göre yaşam alanlarına yaptıkları etkiler Ülkücülerin varlığının gücünü gösterir. Tarihe, kısa zamana ait kesitlerden değil süreç halinde bakmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Bugün Ülkücülerin MHP üzerine yaptığı etkilerin varlığı-yokluğu üzerine söylenecek sözlerde bu süreç içinde ülkücülerin yaptıkları ve yapamadıklarının neticesidir. Ülkücü Hareket Türk Milletini sevmenin karşılığında binlerce şehit ve gazi vermiş şanlı bir mücadelenin sahibidir. Bu süreçte yüzlerce eser, fikir adamı, edebiyatçı ve bilim adamı kazandırmıştır. Ülkücü Hareketin Türk Milleti uğruna yaptıkları birçok örnekle zenginleştirilebilir. Ancak büyük ideallere sahip olanlar yaptıkları kadar yapamadıklarından da sorumludur.
40 yıl önce Türk Milletinin bekası (ebediyete kadar yaşatmak) için siyasal program olarak 9 Işık Doktrinini ilan ettik. 9 Işık, ortaya konulduğu dönemin şartları göz önüne alındığında radikal – reformist yapıya sahip bir siyasal programdır. 9 Işık, toprak reformundan teknolojik yatırıma, köy kooperatiflerinden eğitim politikalarına bir kısmı bugün gerçek olan çözümleri ilk öneren siyasi program olarak oldukça reformist, Orta öğretimde Kur’an-ı Kerim dersleri konulmalıdır’ diyecek kadar radikal ve kararlıdır. Ancak 9 Işık Doktrini’nin temellerini Gökalp ve Atsız’ın attığı göz ardı edilmemelidir. Türk Milliyetçiliğinin 20. yüzyılın başlarından beri olgunlaşan siyasal çözüm önerileri 9 Işık Doktrininde hayat bularak siyasal bir program haline dönüşmüştür. Dolayısı ile ‘9 Işık’ yalnızca MHP yönetim kadrosunun değil, Türk Milliyetçiliğinin yüzyılın son çeyreğinde ortaya koyduğu reçetedir. O nedenledir ki Türk Milliyetçileri bu reçeteyi yazan Alparslan TÜRKEŞ’e ‘BAŞBUĞ’ demiştir. “9 Işık Doktrini”, bu nitelikleri ile Türk Milliyetçilerinin ortak değeri ve siyasal programıdır.
Geçen bu süre içinde 9 Işık’ın önerisi olan “Millet Sektörü”nü kime anlatabildik. Bırakın sokakları, MHP koridorlarında ‘Millet Sektörü’nü sorsak ne kadar tatmin edici cevap alabiliriz? Atatürk’ten sonra 9 Işık’ta önerdiğimiz Tarım Kentleri, eğer teklif edildiği dönem uygulanabilse idi, Türkiye’yi bugün süper güç haline dönüştürebilmiş bir proje idi. Ancak geçen 40 yılda Tarım Kentleri konusunda Dr. Tahsin Yahyaoğlu*’ndan sonra kaç akademik çalışma yapıldı? Okullarımızda Ülkücü akademisyen mi yoktu, yoksa Ülkücü öğrenci mi? Ya da içeriği akademik çalışmaya değmeyecek bir proje mi idi, eğer öyleyse niye hala Tarım Kentleri’nden bahsediyoruz? Oysa Tarım Kentleri, eğer doğru ve zamanında uygulanabilse idi Türkiye bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olurdu.(Merak edenler Yozgat-Kabalı köyündeki çalışmaları inceleyebilir.)
9 Işık’ta “Küçük Sermayelerin Birleştirilmesi” önerilir. Peki, bu doktrinin uygulayıcısı olan ülkücülerin küçük sermayeleri birleştirerek kurduğu ve Türk ekonomisine damga vuran bir şirket gösterebilir miyiz? Mesela, “Turan Haber Ajansı”nı 1990’lı yıllarda küçük sermayelerimizi birleştirerek kursa idik, bugün ne durumda olurduk? Haber ajansı sahibi olmanın ötesinde topluma; bizim ekonomik modelimiz bu diyebilirdik. Bakkalları ve manavları süpermarketler karşısında korumak için model olarak verebilirdik. Kırk yılda olamadı, yapamadık ya bugün?
 Yetmişli yıllarda iki meclisli sistemi reddeden Milliyetçi Hareket “Tek Meclis –Tek Başkan” diyerek “Başkanlık Sistemi”ni önermiştir. Bugün gelinen nokta Türkiye’nin güçlenmesi için önerdiğimiz “Başkanlık Sistemi” eyalet modeli olarak ülkeyi parçalamak için kullanıldığını söylüyoruz. Biz, önerimizin içini doldurmak için ne yaptık, ne yapıyoruz? Kaç kitap, makale, köşe yazısı yayınlandı? Ülkücü teşkilatların konferanslarında  “6 Sosyal Dilim” kaç defa konu başlığı oldu? “Milliyetçi-Toplumcu Düzen” bugün ellili yaşlardakilere hatıra olmanın ötesinde kime ne ifade ediyor? Bu örnekleri ve soruları çoğaltmak maalesef mümkün…
Yunanlıların İstanbul’u alma arzusu, Ermenilerin Ağrı’ya sahip olma ihtirasının ötesinde bizim İstanbul’a ve Ağrı’ya sahip çıkma isteğimiz ve bunun için ne yaptığımız önemlidir. Türk Devleti’ni yıkmak isteyenler ellerinden geleni ardına koymayacaktır. Peki ya, Türk Devleti’ni kutlu, Türk Milleti’ni mutlu kılmak için biz ne yapıyoruz? Kavramlarımız çalınıyor, hedeflerimiz çalınıyor, ahlakımız çalınıyor, duruşumuz çalınıyor… Devletimiz, Anayasamız değiştiriliyor; Milletimiz mankurtlaştırılıyor. Her yerde farklı, bağımsız bilmem ne tür ülkücü taklitleri cirit atarken, aziz ve yüce bir davanın taşıyıcısı Türk Ülkücüleri, varsanız ve var olacaksanız MHP’de etkinizi gösterin!…
Dönüp ardımızdaki yıllara bakalım; MHP’de ne kadar Ülkücü var? 

* Tahsin Ünal’ın kullandığı mahlas isimdir.   

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!