Ülkücülerin üzerinde oyun oynanmasına izin verilmemelidir

12 Eylül öncesinde Marksist sol, silahlı devrim mücadelesinin amacına ulaşmasına engel olarak ülkücüleri görmüştü. O dönemlerde sokakları, okulları, caddeleri, semtleri ve hatta kentleri Türkiye’nin sessiz sivil çoğunluğu, örgütlü ve silahlı solun denetimine terk etmişti. Ülkücüler ise evlerini, okullarını ve sokaklarını terk etmemiş zamanın kızıl işgaline karşı inanılmaz bir mücadele vermişti. Ülkenin semaları kan, gözyaşı ve ölüm çığlıkları ile çınlarken olanı biteni  “şartların olgunlaşması” olarak niteleyip, bekleyen cunta darbe yaptı. 12 Eylül darbecileri herkesten daha çok ülkücüleri hedef aldılar. Hikâye malum.

 

AKP iktidarı ve ülkücüler

Bugünkü iktidar yetkililerinin de ülkücülere bakışı, 12 Eylül rejiminin bakışından çok daha vahim olduğu uygulamalarıyla sabittir. Nitekim AKP sekiz yıllık iktidarı döneminde  “Türk” kavramını kullanmamaya özel bir önem vermiştir. Bundan daha da vahimi bu iktidarın “Türk” kavramına etnisite sıfatı vermiş olmasıdır. Bugünkü iktidarın başındakilere göre Türk sıradan diğer “otuz altı etnik” gruptan sadece birisidir. AKP’li yetkililer, Ötüken Türk Kitabeleri’ni yazanları, “Göktürk-Hun-Uygur-Altınordu, Selçuklu-Osmanlı-Türkiye” gibi devletleri kurmuş olanları aşiret, klan ve etnisite seviyesinde değerlendirmektedir. Türk milletine, iktidar yetkilileri kendinize “Türk” değil, “Türkiyeli  deyin diyebilmişlerdir.

AKP’li yetkililer, sekiz yıllık iktidarları süresi içinde devlet kadrolarına atama yaparken  ülkücü olmasın da kim olursa olsun” anlayışı içinde hareket etmişlerdir. Bu iktidar döneminde “Türk milliyetçisi” olmak görevden alınma gerekçesi olarak kabul edilmiştir. Bu arada da ülkücüleri birbirine düşürmek için iktidar yetkilileri, bazı yayın organları ve belediye başkanları özel mesai sarf etmişlerdir. Ülkücüleri iktidar yandaşı yapabilmek için içi boşaltılmış ve değersizleştirilmiş kişiler “eski ülkücü” adı altında tedavüle sürülmüştür.

 

Başbakan ve Bahçeli

Türk milletini sevmeye ve aidiyet duymaya bile tahammülü olmayan bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. Buna karşın Anayasa’da yapılan son değişiklikle 12 Eylülcülerin yargılanması yolunu açtıkları türünden sahte bir gerekçe ile iktidar yetkilileri ülkücülerin desteğini istiyor. Başbakan “MHP tabanı demokratikleşmede yerini alacak ve bu referanduma evet diyecektir” diyor. Aslında bu anayasa değişikliği “demokratikleşme”yi değil devletin AKP’lileşmesini getirecektir. Başbakan, herhalde ülkücülerin ve MHP’lilerin, “demokratik açılımın” ne olduğunu Habur’da görmeyecek kadar kör olduğunu sanıyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli tam da bu konuda şu tespiti yapmıştır: Yüreğinde millet sevgisi olan hiçbir arkadaşım 7,5 yıldır milliyetçi kadrolara her görevde, en az ihtilal hükümeti kadar kan kusturan bu insanlara inanmaz. ‘Sözde ihtilâlle hesaplaşmaya’ gelince ülkücüleri sahaya sürmeye çalıştıkları bellidir.

MHP ve ülkücüler üzerinde, ilkesiz ve ülküsüz iktidar sahiplerinin daha fazla oynamasına izin verilmemelidir. Bu konuda kendisini yetkili görenler yapmaları gereken ne varsa onu yapmalıdır. Görevini yapmayanlar tarih önünde en az AKP iktidarı kadar sorumlu olacaktır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!