MHP, 4 Kasım’da Kurultay yapmaya hazırlanıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Arkadaşlarımız arasından aday çıkmalıdır. Eğer aday çıkmazsa ben aday çıkartırım”, daha sonraki bir sohbet toplantısında da, “Kendisini yeterli gören arkadaşlarımız aday olsunlar. Ama yarışta ben de varım, bilsinler” demişti.
MHP kadrolarının tamamı Başbuğ Alpaslan Türkeş’in söylediği gibi liderlik vasfındadır. Nitekim Koray Aydın, Mesut Türker, İsmail Hakkı Küpçü ve Ahmet Çakar MHP Genel Başkanlığı için adaylıklarını ilan etmişlerdir. İlerleyen zaman içerisinde başka adaylar da çıkacaktır. Ancak bu adayların aday olabilmeleri için Kurultay delegelerinden en az kırkının teklifi gerekmektedir.
Çok adaylı bir kurultay olma ihtimali, pusuda bekleyen fitnenin uyanmasına sebebiyet vermiş, filan adayın yanında olduğunu söyleyenler, falan aday için akla hayale gelmeyecek isnat ve iftiralarla saldırmaya başlamıştır. Bir Ülkücünün diğer bir Ülkücüyü tahkirini, tezyifini ve ona iftirasını anlamak mümkün değil. Zira, Bize göre Ülkücüler birbirlerine öz kardeşten ziyade yakındır.
Sayın Koray Aydın MHP Milletvekili ve geçmişte çok başarılı olmuş bir Bakan’ıdır. Erciş’te yıkılan 100 evi aradan bir yıl geçmesine rağmen yerine koyamayanlar, Sayın Aydın’ın yıkılan dört vilayeti üç ayda tamir ettiğini bilirler. MHP’nin yükselişini durdurabilmek adına Sayın Bakan Yüce Divan’a gönderilmiş, atılan suçlamaların tamamından oy birliği ile aklanmıştır. Sayın Aydın, ter temiz bir Ülkücüdür.
Sayın Ahmet Çakar ve Mesut Türker de MHP’de milletvekili olmuş, çok başarılı çalışmalara imza atmışlardır. Meclis İdare Amiri görevini hiçbir sızlanmaya mahal vermeyecek şekilde başarıyla yürüten Sayın Çakar elbet MHP Genel Başkanlığına aday olabilir. Sayın Çakar da, Sayın Türker de Ülkücü vasıfları ile temayüz etmişlerdir.
Koray Bey’i dinliyorum, adaylığını açıkladığı günden bu yana. Devlet Bey’le ilgili tek olumsuz sözü yok. Genellikle siyasi iktidarı eleştiriyor ve MHP’nin bugünkü durum karşısında mutlak iktidar olması gerektiğini, bunu da kendisinin başaracağını söylüyor. MHP tüzüğüyle ilgili şikâyetleri var. Bu çok doğaldır. Tüzük insan eseridir, eksiği ve/veya yanlışı olabilir.
Devlet Bey de, aday olanlardan hiçbiri için olumsuz tek kelime sarf etmiyor.
Ülkücülere iftira atan, çirkin isnatlarda bulunan ve filanın yanında olduğunu beyan ederek falana sövenler yalnızca fitne merkezleridir ve amaçları MHP’nin omuzladığı Türk Milliyetçiliği düşüncesini marjinal seviyeye çekebilmektir. Bunun için de Ülkücülerin bir birleriyle kavga etmesini ellerini ovuşturarak beklemektedirler.
Biz bu hareketi, yani fitneyi MHP Türkiye’nin birinci partisi olduktan sonra çeşitli vesilelerle Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye saldırmalarında görmüştük. MHP’nin tüzüğünde, programında, icraatlarında noksan veya hata göremeyenler bu hareketi Genel Başkanı üzerinden küçültmeye gayret etmişler, bu uğurda milyonlarla ifade edilebilecek paraları gözden çıkararak “Bağımsız Ülkücüler”, Farklı Ülkücüler”, “Eski Ülkücüler” vs. vs. gruplar oluşturmuşlar ve her fırsatta MHP’nin liderine saldırmışlar, politikalarını eleştirmişlerdi.
MHP’nin şu anki Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’dir ve Türk Milliyetçilerini temsil mevkiindedir. Ona söylenecek ağır bir söz bütün Ülkücülere söylenmiştir. “Ülkücüyüm” diyen, kendini Türk Milliyetçiliği camiasına mensup hisseden herkes, istisnasız Devlet Bey’e saygı ve itaate mecbur hissetmelidir kendini.
4 Kasım günü kim o mevkie gelirse Ülkücülerin lideri, Türk Milliyetçiliğinin temsilcisi o olacaktır. Devlet Bey veya başkası ama yeter ki Ülkücü olsun. O zaman tüm Ülkücülere düşen görev kendisini temsil mevkiine gelen zata saygı ve itaat olacaktır. Türk Töresi bunu gerektirir. Çünkü Türk Töresi özetle “Büyüğe saygı ve itaat, küçüğe sevgi ve şefkat” olarak anlatılabilir.
Ülkücülerin birlik ve beraberliğinin bozulması sadece bu ülkenin, bu milletin düşmanlarının işine gelir. Bu yüzden Ülkücüler bu şer odaklarının, bu fitne yuvalarının oyunlarını boşa çıkaracaklar; 4 Kasım Kurultayından daha güçlü olarak çıkacaklardır.
Vesselam…