Başlıktaki soruya çoğu kişinin “Mümkün değil” cevabını vereceğini, az sayıdaki kişinin ise “Mümkün” ya da “Olabilir” cevabını vereceğini tahmin ediyorum. Gene, tahminime göre “Mümkün değil” cevabını verenlerin gerekçelerinin “AKP’nin görüşlerinin ülkücü görüşten farklı olduğu…”, “Mümkün” ya da “Olabilir” cevabını verenlerin gerekçelerinin ise “Bunun 2010 Anayasa Halkoylamasında yaşandığı…” vb. olacağıdır. 2010 Anayasa Halkoylaması’nda bir kısım ülkücülerin AKP’nin peşinden gitmeleri yaşanmış bir vaka olmasına rağmen normal şartlarda ülkücülerin AKP’nin peşinden gitmelerinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Böyle düşünmemin gerekçeleri ise şunlar:
1-Ülkücüler öncelikle Türk Milliyetçisidirler. AKP ise hem fikriyatı, hem de liderinin açıklamaları ile milliyetçiliğe karşı olan bir partidir.
2-AKP, on yıllık iktidar süresinde tek devlet, tek millet, tek dil, ülke bütünlüğü vb. ülkücülerin kırmızı çizgileri olan konularda bu kırmızı çizgileri zayıflatan, birçok yerden delinmesine yol açan zararlı icraatlar yapmıştır. Kürt Açılımı, bu icraatların en zararlı olanıdır. AKP, halen bölücübaşı ile müzakere masasına oturmuştur. Bölücübaşını muhatap alarak ülkenin bütünlüğünü, milletin birliğini, devletin tekliğini pazarlık konusu yapmaktadır.
3-AKP, on yıllık icraat süresinde dış politikada da milli menfaatlere çok büyük zararlar vermiştir. ABD ve AB’nin baskıları ve yönlendirmeleriyle Kıbrıs’ın ebediyen Türklerin elinden çıkmasına sebep olacak Annan Planı’nı kabul etmiş ve her türlü baskı ve entrika ile KKTC Halkına kabul ettirmiştir. Rumların aşırı hırsları nedeniyle red oyu vermeleri yüzünden bu plan yürürlüğe girmemiştir. Bunun yanında Ermenistan, Kuzey Irak, İran ve İsrail’le ilişkilerde teslimiyetçi bir dış politika izlemesi nedeniyle milli menfaatlerimiz telafi edilemeyecek derecede ağır zarar görmüştür.
Gerekçelerimizi açıkladıktan sonra 2010 Anayasa Halkoylamasında bir kısım ülkücülerin AKP’ye destek vermelerinin sebeplerini inceleyelim.
2010 Anayasa Halkoylaması öncesi kampanya sürecinde AKP ve yandaşı çevreler, anayasa değişikliğini “Yüksek yargıdaki sol zihniyetli ve alevi hakim ve savcılardan kurtulma, dindar hakim ve savcıları göreve getirme çabası” olarak propaganda ettiler. Bu propaganda özellikle Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki seçmenler üzerinde etkili oldu. Bu bölgelerde yaşayan ülkücüler de bu propagandadan azami olarak etkilendiler.
AKP’nin 2010 Anayasa Halkoylaması kampanyasında kullandığı argümanlardan birisi de “12 Eylül’den hesap sormak iddiası” idi. Bu propaganda da ülkücüler üzerinde etkili oldu.
AKP’nin propagandalarının etkili olmasında bir sebep de MHP’nin propaganda çalışmalarında çeşitli sebeplerle verimli olamamasıdır.
2010 Anayasa Halkoylaması özel bir durumdur. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız sebeplerle bir kısım ülkücüler bu halkoylamasında AKP’den etkilenmişler, deyim yerindeyse peşinden gitmişlerdir. Ancak, buradan yola çıkarak her zaman bazı ülkücülerin AKP’nin peşinden gideceklerine dair bir genelleme yapmak yanlıştır.
Yukarıda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde 2010 Anayasa Halkoylaması’nı istisna sayacak olursak ülkücülerin normal şartlarda AKP’yi desteklemeleri söz konusu olamaz.Ancak, bu tespitimize rağmen halen ülkücü olduğunu söyleyip de AKP’nin fikirlerini savunanlar, buna karşılık MHP’yi ve Sayın BAHÇELİ’yi acımasızca eleştirenler vardır. Öyleyse, bu durum nasıl açıklanabilir? Kanaatimizce bu durumu şöyle açıklayabiliriz.
Maalesef, her ülkücü olduğunu söyleyen gerçekten ülkücü değildir. Eskiden beri söylendiği üzere ülkücü olduğunu söyleyenleri davranışlarına göre üç gruba ayırmak mümkündür:
1-Ülkücüler,
2-Ülkücü geçinenler,
3-Ülkücülerden geçinenler,
İlkelerinden vazgeçmeyerek AKP’nin peşinden gitmeyenlerin gerçekten ülkücü oldukları tartışmasızdır. Çünkü, ülkücü, ilk önce sözü ile davranışı tutarlı olan insandır. Devletin tekliğini, ülkenin bütünlüğünü, milletin birliğini savunduğunu söyleyip de AKP’nin peşinden gitmek en büyük tutarsızlıktır. Ülkücüler bunu yapmazlar. Ülkücüler söylemlerinin arkasında dururlar. Savundukları fikirleri destekleyen partiyi destekler, karşısında olan partilerle mücadele ederler.
Ülkücü olduğunu söyleyip de AKP’nin peşinden gidenler ise kesinlikle ülkücü değildirler. Bunlar, ya ülkücü geçinen, ya da ülkücülerden geçinen asalaklardır. Bu asalaklara tavsiyemiz, ülkücü geçinmekten veya ülkücülerden geçinmekten vazgeçmeleridir . Çünkü, o zaman bir işe yaramış olabileceklerdir.