Ülkücülere!..

”Yurt ve şeref uğruna sen seril de toprağa
Varsın hiçbir dudakta anılmasın er adın
Kan sızarak göğsünden huzuruna varınca
Izdırabı dinecek belki Kürşat’ın”

Olaylar, tarihe not düşüp kitaplara mevzuu olurken, bir destan görmezlikten geliniyordu yıllarca. O destan, bir ülkeyi baştanbaşa sarıp ona ruh verirken başka unsurlara taşeronluk yapanlar da boş durmayıp senaristliğe soyunuyordu. Öyle ki asli yapı ikinci plana itiliyor ve bir milletin mayası, anlaşılmaz değersizliklerle yoğrulmaya çalışılıyordu.İçimize hükümran olup gövdesi ile düşünen adamı temsil eden küresel yeni dünya düzeni; tarihe, topluma ve toprağa ait ne kadar kıymet varsa onların yerine şirkete, zevklere ve markalara düşkünlüğü esas alan bir anlayışı yerleştiriyordu.Bu öyle bir hal ki inanılmaz bir karakter aşınmasını da beraberinde getirdi. Nihayetinde insanlar arası ilişkiler, eşyaların değiştirilmesi mesabesine düşürüldü. Bu anlayış daha önce paylaşılanları, vefayı, dostluğu, gönül birliğini, menfaatler uğruna terk edilebileceğini aşıladı yeni nesle.İşte tam burada başta ifade ettiğimiz destanın kahramanlarının da bilinçli bir şekilde bu başıbozuk yapılanmaya çekilmeye çalışıldığına şahit olmaya başladık. Ve öyle bir salvoya girdi ki ülkemizin ülkülerine düşman olan taşeronlar; bozgun yatağında vurgunlar gerçekleştirip yol kesmeye başladılar. Kendilerine karşı baş eğmeyi ar edenlere ise ,işte bu o!diyerek yıpratma peşine düştüler bu kez.Evet. Bundan sonra sözüm sahibinedir:Galip Erdem yazmıştı ülkücüye ilk mektubu. Orada ”Kalabalıklar ülkücüyü anlamasa da o inandığı değerler uğruna canını ortaya koymaktan imtina etmedi ” diyordu Galip Erdem.

Ben de diyorum ki: Ülküdaş! Dağları eriterek aşıp geldiğin bu kutlu yolda Bilge Lider’in ”Size kolay bir başarı vaat etmiyorum. Kısa zamanda bir iktidar umanlar bizimle yola çıkmasın. Yolumuz uzun ve çetindir. Bu yolda karşınıza menfaat teklifleri, tehditler ve daha bir yığın engeller çıkacaktır. Bu çetin yola dayanabilecek olanlar bizimle gelsinler. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, yürekten inananlar kafilemize katılsınlar ” diyerek yaptığı ikazı hatırlayarak değerlendir bugün yaşananları. En zor zamanlarda, büyük engelleri büyük yüreğinle aşıp geldiğin bugün, sana vefayı, sana dostluğu, sana paylaşmayı ve hepsinden öte sana ,ülküdaşlığın karındaşlıktan daha ileri seviyede bir akrabalık olduğunu öğreten ülküne, sadakatin tam da vaktidir.Kıymet bilmeyenler, yalpalayıp durdukça ve her yalpanın ardından biraz daha battıkça iki değil belki iki yüz yüzünü aşikar etmektedir.

Milletin ve millete ait bütün değerlerin haraç mezat pazara çıkarıldığı, insanların bırak değerlerini kendilerini bile bir metaa tıyneti ile pazarladığı, çağın her türlü küresel emperyalizmine karşı, sana düşen birlik ve ülküdaşlık hukukunun ne kadar paha biçilmez bir değere haiz olduğunu iliklerine kadar hissedip yaşamak olmalıdır. Ve her şeye rağmen, çağın nemrutları tarafından milletimize ait yüce hasletlerin üzeri közlenmiş olsa da bu asil milletin her ferdine göstermelisin ülkücülüğün ulviliğini.
Çünkü ; zaman zemherideki fırtınaları andırmaktadır. Sağın kahpe, solun hain dolu olduğu önünün arkanın menfaatperestlerle işgal edildiği bir demde sana düşen coşkun dalgalı sevdan ile gönül seferberliği başlatıp yollara revan olmaktır.

Düş yollara ..! O yolların türküsünü söyle yollardaki ülkemin insanlarına, Hünkar Hacı Bektaşi Veli’nin dili ile seslen: ”Gelin canlar! Bir olalım iri olalım, diri, olalım”

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!