Uğruna “baldıran zehri” içtiğini söylediği “çözüm süreci”ne alt yapı hazırladığı sırada “Kimse bizim karşımıza Kürtlükle, Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız” diye söyledi mi? Söyledi.
Türk Milliyetçileri olarak biz buna en sert tepkiyi gösterdik mi? Gösterdik.
MHP’nin Başındaki zat size layık değildir!
Türk Milletinin karşısına çıkıp “Geçen ay Japonya’dayım. Bu MHP’nin başındaki zat geçen gün diyor ki ‘Bu Başbakan hiç yerde gezmesini bilmez mi, hep havada dolaşıyor’ Bir de orada edep dışı ifade kullanıyor. Yok beni kulağımdan tutup alıp getirecekmiş.
Eyy benim MHP”li kardeşlerim. Bu zat size layık değil. Siz de ona layık değilsiniz. Bunlardan bir şey olmaz”, dedi mi? Dedi.
İlave olarak “MHP’nin başkanı da uçak özürlüdür hiç uçmuyor” dedi mi? Onu da dedi.
Kendisine ve AKP’nin politikalarına uygun davranmayan bir kişiyi adamlar MHP’nin başına uygun görmüyor.
Şimdilerde aynı adam ne diyor?
Onu da ben yazmayayım Bahceliperestler düşünsün!
Ayrımcı, kafatasçı, ırkçı!
Yalnız MHP’nin başındaki Bahçeli’yi değil MHP’nin milliyetçilik anlayışını da en haksız biçimde gözlerimizin içine bakarak yerden yere vurdu mu? Vurdu.
Bütün televizyonlarda “Bunlar milliyetçi filan değil bunlar ırkçı, bunlar ayrımcı, bunlar kafatasçı” diye gümbür gümbür iftira etti mi? Etti!
Her türlü isnat, itham, iftirayı bizzat MHP’ye yaptı mı? Yaptı.
Bir zamanların SSCB ideolojisinin uşağı komünistlerin attığı iftiraların benzerlerinin MHP’ye uygun gördü mü? Gördü!
“Fatiha’yı Oku” derler!
İşi daha da ileri taşıyarak MHP’lilerle alay etti mi? Onu da etti!
Bakın ne diyor?
“Bunlar önünü kestikleri adamın sağcı mı, solcu mu olduklarını nereden bilirler biliyor musun ‘Fatiha’yı oku’ derler, sonra da yanındaki adama ‘Doğru okudu mu?’ diye sorarlar”.
Binlerce şehidi olan bir hareketin mensuplarına bundan daha ağır hakaret yapılamaz!
PKK ile Oslo’larda pazarlık yapılmasına, Habur’da devletin rezil edilmesine, Dolmabahçe’de Öcalan’ın ültimatomunun okunmasına karşı çıkan MHP’yi bakın nasıl tasvir ediyor: “MHP ceberut, otoriter devlet refleksiyle hareket ediyor. Siyaset problemleri suhuletle, konuşarak, uzlaşarak çözmektir. Konuşmayanların ya söyleyecek sözü yoktur, ya da problemlerden beslenmektedir.”
Hayvana benzetmek!
Hem de Bayburt’ta aynen şunu söylüyor: “Sayın Bahçeli, sen 3,5 yıllıksın. Duydum ki bir meydan okuma yapmışsın. Taksim’den 1000 bozkurtla Kasımpaşa’ya kadar kovalayacakmış beni. Allah Allah… Sayın Bahçeli, sen bozkurtlarla mı dolaşıyorsun?…Ben eşref-i mahluk olan insanla dolaşıyorum.”
Bahçeli’de bu yenilir, yutulur olmayan iftiraya aynen şu cevabı verir: “İhanet mensupları ne derse desin sesini çıkarmayan Başbakan, MHP’ye karşı her fırsatta zehirli dilini çıkarmaktadır.” Devamında da Bahçeli, “Evet Erdoğan, ben bir bozkurt olarak elbette bozkurtlarla dolaşıyorum. Ama senin etrafında eşrefi mahlûk olarak gördüklerin aslında esfel-i safilindir.” der.
AKP’nin on beş yıllık iktidarı döneminde MHP, Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler buna benzer yüzlerce iftiraya, ithama ve hakarete uğradılar.
MHP ve ülkücüler hakkında bu sözleri edenlerin MHP için hayır dua okuyacağını akıl sağlığı yerinde olanlar düşünemez.
Bu sözleri ülkücüler bir yana hiçbir insan hazmedemez ve yutamaz!
Ey Bahçeli!
Şimdi siz, bu sözleri sindiremeyen, karşı çıkan, MHP’nin tüzüğünü ve şerefini savunanları MHP’den ihraç edeceksiniz!
AKP’ye hizmetkârlığı “beka” sorunu olarak niteleyeceksiniz!
Dolduramadığınız koltuğunuzun bekası için ülkücüyü ülkücüyle karşı karşıya getireceksiniz!
Bunun için teşkilatları kapatacak, insanları görevden alacaksınız!
Sonra da “evet deyin” diye ortalıkta dolaşacaksınız!
MHP ve ülkücüler buna ne diyecek?
Bekleyin göreceksiniz!
