Geçmişten günümüze Ülkücü ideolojinin literatüründe bulunan kavramlar sistematik olmasa da tanımlanmış ve Ülkücü Aydınlar, siyasi yelpazede vazifeli olanlar, milli fikriyata sahip akademisyenler tarafından izahatlarda bulunulmuştur. Ama top yekun bütün kavramlarımızın derlendiği ve baş ucu eser niteliği taşıyan bir kaynağımızın bulunduğuna şahit olmadım.
Belki de bu konuda “Milliyetçi- Ülkücü Kavramlar Çalıştayı” yapılması ve bunu da Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin veya oluşturulacak bir Ülkücü Aydınlar Platformunun gerçekleştirmesi, bu çalışmanın gerek basın yayın yolu ile gerek kitaplaştırılarak teşkilatlar marifeti ile Ülkücü Hareketin tarihine yapılacak en büyük katkı olacağını düşünüyorum.
Bir başlangıç olması babından daha önceleri dergilerimizde ve yazdığım kitaplarda konu ile ilgili olan bazı kavramlara atıfta bulunarak bir başlangıç yapmak istiyorum. Yaptığım tanımlamalar hareketin fikriyatını temellendiren kişi ve eserlerden uyarlanmış bazıları da oluşan kanaatlerle serdedilmiştir. Ortak bir Ülkücü Aydın Platformu ile hem dil hem de muhteviyat zenginleştirilip bir ortak dil oluşması sağlanabilir.
Ülkücülük: Ülkücülük, Türk milletini buhranlar anaforundan kurtarıp, milli-manevi bütünlüğünü sağlamış, ezel-ebed köprüsünü doğru kurmuş, kökü mazide olan bir ati hareketidir.
Ülkücülük, ferdin kendisinden başlayarak dalga dalga ailesini, bölgesini, milletini, Türk Dünyası’nı, İslam âlemini ve en nihayetinde bütün insanlığı ihtiva eden bir kurtuluş hareketinin adıdır.
Türk İslam Ülküsü: Türk milletinin yücelmesi ve insanlığın mutluluğunu amaçlama, bütün insanlığa ışık tutacak ruh ve madde dengesine dayalı bir medeniyeti yönetime hakim kılma idealidir. Türk-İslam Ülküsü, Türk-İslam medeniyetinin dirilişini gerçekleştirme idealidir.
Türk: Erol Güngör, Türk kelimesinin aslının “Türük” olduğunu ve “kuvvetli” anlamına geldiğini söylüyor. Ama bu kelimenin “töre töreli” sözcüğünden türediğini söyleyen dil ve tarih bilimcilerimiz de vardır. Buna rağmen günümüzdeki tartışmaları kökten bitiren tanımı Alparslan Türkeş yapmıştır:
Türk gibi düşünen, Türk gibi hisseden, Türk gibi yaşayan herkes Türk’tür.
Milliyetçilik: Milliyetçiliği içi kevserle dolu kase olarak gören ve esas değeri kaseye değil kevsere veren; kasenin kevserin nurunu aydınlatması ile değer kazandığını söylen rahmetli Alparslan Türkeş, “Bizim milliyetçiliğimiz ırkçılığı reddeden bir kültür milliyetçilidir.” Diyor. O zaman milliyetçiliği, milletini sevme, onu koruma, ona hizmet etme ve onun değerlerini yaşama, yaşatma ideali olarak tanımlayabiliriz.
Türk milliyetçiliği asla ulusalcılık denilen ne manaya geldiği çok da belli olmayan yapı ile bağdaştırılamaz. Ulusalcılık kökü olmayan ve beş bin yılı aşan Türk tarihini cumhuriyetle başlatıp Osmanlıyı, Selçukluyu reddeden ve dini değerlere oldukça mesafeli duran bir yaklaşımdır.
Devlet: Türkler kendilerini Dünya’yı yönetmek ve bunu da Tanrı adına yapmakla görevli olduklarına inandıkları için Devlet-i Ebed Müddet denilen bir anlayışla adaletli bir devlet anlayışına sahipti. Günümüzde devlet anlayışı yok edilmek istense de devletsiz milletlerin durumu ortadır. O zaman devlet, milletin en büyük teşkilatlı yapısı olduğundan hareketle bu idealin korunması, yaşatılması ve güçlü olması gerekmektedir.
Turan: Özellikle İran kaynaklarınca bütün Türklere, Turani kavim denildiği bilinmektedir. Tanım olarak bütün Türklerin bir bayrak altında toplanması olarak anlata geldiğimiz Turancılığı, yeryüzündeki bütün Türklerin, dil, tarih, ekonomik, kültürel, siyasi, askeri birlikteliği şeklinde ifade etmek daha gerçekçi olduğu düşünülebilir.
Alperenlik: İki kelimenin iktisabı ile oluşan bu kavram kelime manasını aşmış ve bir misyon halini almıştır. Yiğit, kahraman gibi anlamları ihtiva eden alp ile Allah’ın sevgili kulu, ermiş, evliya manasındaki eren bir diğer ifade ile Türk- İslam Ülkücüsünün sıfatını ifade etmektedir. Gazi dervişlik de bu minvalde değerlendirilebilir
Ülkü Ocakları: Türk’ün tarihinden getirdiği Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresini diriltmek, Türk milletinin iktisadi, siyasi ve sosyal meselelerine çözüm üretmek, Yok edilmek istenen bir nesli yeniden asli cevheri ile tanıştırmak ve barıştırmak, Türk gençliğini dini değerleri ile donatıp sarsılmaz bir iman sahibi kılarak milletinin hizmetine sunmak geçmişi ile bağları koparılan milletimizi tarihi ile barıştırıp geleceğin milliyetçi büyük Türkiye’sini kuracak nesiller yetiştirmek gayesi ile kurulmuş olan Yesevi Ocaklarının misyonunu taşıyan Peygamberimizin evi kadar mübarek, alimlerin tekkesi kadar kutsal, asker ocağı kadar kıymetli mekanlardır.
Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi: Tarihteki kutsal hedeflerimizden olan ve Tanrı Kut anlayışı doğrultusunda bütün dünyaya adalet yaymak için dünyayı yönetme ideali olarak tanımlanabilir.
Nizam-ı Âlem Ülküsü: Aslında milliyetçiliğin uzanacağı en uçtaki bir Kızıl Elma olan bu ideal Dünya’daki bütün Müslümanların siyasi sosyal, kültürel şuur birlikteliği ve Allah’ın nizamını bütün Dünya’ya yayma idealini ifade eder.
İ’lay-i Kelimetullah Ülküsü: Allah’ın kelamını, Kur’an-ı Azümüşşan’ı bütün insanlığa ulaştırma ideali diyebiliriz.
Aslında tanımlanması, her biri birer kitapçık haline getirilmesi gereken oldukça yüklü bir kavramlar terminolojimiz var. Buradaki ana gayem böyle bir eksiğe dikkat çekmek ve günümüzün penceresinden geleceğe ışık tutabilecek nitelikte bir çalışmaya ön ayak olmaktır.
Çünkü; Allah rızasını kazanmak için İlay-i Kelimetullah yolunda cihana öncü bir Türkiye oluşturmak ülkücülerin ana ülküsüdür. Bu ülküyü gerçekleştirmek için ülkücülerin sahip olacağı aksiyoner ruh; ilim-iman-ahlak meşalesinin gönüllerde yanması ile sağlanabilir.