Ülkücü camianın değerli ismi, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Suat Başaran ile bir bayram sohbeti gerçekleştirdik.
Hande Karacasu: Sayın Suat Başaran bayramınızı tebrik ederim, okuyucularımız adına da röportaj için teşekkür ederim.
Ülkü Ocaklarının eski Genel Başkanı ve ülkücü camianın önde gelen ismi olarak bugün Türk Milliyetçiliğin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suat Başaran: Teşekkür ederim, ben de şahsınız adına tüm okuyucularınızın bayramını tebrik ediyorum.
Ülkücü hareket bugün içinden çıktığı yapıyı aşmıştır. Bu şu anlama geliyor: MHP ülkücülerin tamamını temsil etme kabiliyetini kaybetmiştir. Bunun sonucu belli yapılarda öbekleşmiş ülkücülerle karşı karşıyayız. Bu sebeple hem fikren hem de yöntem açısından farklılaşma kaçınılmaz olmuştur.
Esasen fikri ve yapısal sorunlar yıllardır birikmiş ve bir sonuca kavuşturulmamıştı. Ortak hiyerarşi de kaybolduğu için günümüzde bunu çok daha yoğun yaşamaya başladık. Böyle devam ederse ayrışma maalesef devam edecek.
H.K: 70’li yılların tanınmış ülkücülerinin de bulunduğu 150 kişi Montrö konusunda “Büyük Türk Milleti’ne sözümüzdür” başlıklı kısa bir bildiri yayınladınız. Bu bildiriye neden ihtiyaç duydunuz?
Suat Başaran: Bildiride imzam yok.
H.K: İmzanız olduğu açıklanmış hatta haber yapılmıştı.
Suat Başaran: Bu da bizim insanımızın özensizliği. Bildirinin dilinden rahatsızım. Biz bu ülkeyi yönetmek istiyoruz.
H.K: Sosyal medyada Filistin’de yaşananlara ilişkin bir paylaşımınız oldu ancak Doğu Türkistan’da yaşanan Çin mezalimine vurgu yaparak. Doğu Türkistan gündemini önemseyen ve haftalık bültenler düzenleyen bir gazete olarak sorum, hükümet bu zulmü neden görmezden geliyor?
Suat Başaran: Maalesef zayıf devlet olunca boyun eğmek zorunda kalıyorsunuz. Söz konusu olan Çin’e madden muhtaç olmamız. Yoksa onlar Türk olduğu için ilgisiz kalındığını sanmıyorum. Bunların Türklük alerjisi var ama o kadar olduğunu sanmıyorum. Tabi Çin’e muhtaç olduğumuzu itiraf edemedikleri için de saçmalayıp duruyorlar.
H.K: Son olarak siyaseten deneyiminize dayanarak sizden şunu öğrenmek isterim; siyasal konjonktürde “yeni bir söylem” e ihtiyaç olduğunu düşüyor musunuz? Bunu Türk Milliyetçiliği noktasında nasıl tanımlarsınız?
Suat Başaran: Sadece söylem değil, muhteva açısından da yenilikler gerekli. Ülkücülerin söylemi ülke yönetimine odaklanmalı. Hukuk, özgürlük, adalet, liyakat, birlikte yaşama kültürü, insan hakları ve elbette yolsuzluklar ve ekonomi ağırlıklı olarak söylemlerimize girmeli. Türk milliyetçileri birbirlerine hamaset yapmayı, üst perdeden tehditler savurmayı bırakmalıdır. İnsanları korkutmak için değil onları daha müreffeh yaşatmak için yola çıktığımızın şuurunda olmalı ve buna göre davranmalıyız.
