MHP Milletvekili Sinan Oğan mecliste sesleniyor;
“Besleyip büyüttüğünüz terör örgütü IŞİD, Türkmenlere ve Konsolosluğumuza saldırıyor, şu an konsolosluğumuzu kuşatmış durumdalar, acil önlem almalıyız…”
Hükümet sandalyelerinden anında karşılıklar geliyor.
“Atma, delilin var mı?”
“Bırak Allah aşkına herkesin işi var ya…”
***
Herkesin işi! Çok önemli belli ki…
Tam da mecliste sahte üye yazılımının cezasının, yok edilişi gibi, çok önemi bir madde daha yeni geçti. Ne de olsa “Milli iradenin en büyük eserinde” bu işler yapılmış deniyordu.
Torbaya tıkılmış birçok önemli maddeler bekliyor daha! Cezalar, aflar, imtiyazlar, yeni kadrolaşmalar, budamalar v.s.
*
Yine önemli memleket meselelerimiz çözülüyor.
Son iki üç günde nice temel meselelere el atıldı. İktidar belediye başkanlarına talimatlar verildi. “Bizden ayrılanlara verilmiş ne kadar yer varsa tek tek geri almalıyız. İş takiplerine falan gereken tepkiyi koyun… Bu arada Cumhurbaşkanlığı seçimi için çalışmalar tez başlasın…”
Aynı zamanda yana yakıla paralel icadı ve avı, okyanus ötesine kadar uzanan güzergahta devam etmekte, tüm şiddeti ile….
*
Ne de güzel çalıştay yapıldı.
“Öcalan’ın söyledikleri bizim düşüncemizdir” denildi, devletin en tepelerinden! Alkış bile alırken çeşitli güruhlardan, bu düşünceler ne idi diye soran çıkmadı kıymetli aydınlarımızdan.
Sümeyye hanımın imam hatip konuşmasında devletin valisinin tüyleri diken, diken oldu. Vali bey bu ilk konuşmanın imam hatip üzerine oluşunu ilahi tesadüf olarak ilan etti.
*
İşte ileri demokrasi, dünya devleti, büyük lider çağrışımlarını besleyen bu devasa meseleler çözülürken, uzunca süredir yine iktidarca beslenen şerefsizler ortaya çıkmış, gönderdeki Türk bayrağını indirivermişti. Hem de kışlanın içinde….
Hâlbuki beşikteki bebekte vatan arayan cani başı, barışın en büyük umudu olmuş, PKK dağdan şehirlere inmiş, devlete meydan okumalar alenileşmişti.
Ülke güllük gülistanlık melankolik bir huzur içinde bölünüp ayrışırken bu şerefsizler ortaya çıkıp tadımızı kaçırdı.
Biraz daha sabredemediler…..
Neyse bayrak meselesi de tecrübeye binaen birkaç kurban seçilerek halledilecekti.
Bu defa diğer şerefsizler ortaya çıktı.
Onları da besleyip büyüttüğümüz çıktı ortaya. Musul’da konsolosluğumuzu basıp tüm diplomat ve personelimizi esir aldı. Tek mermi sıkmadık, teslim olduk. Toprağımız işgal edildi.
Daha bir gün önce yine Musul’da 32 insanımızı kaçırmışlar, sesimiz çıkmamıştı. Gündeme bile girememişti.
*
Ulan şerefsizler;
Büyük işler mışıl, mışıl uyuyanlar sayesinde, tıkır, tıkır yürütülürken, önce Türk bayrağını gönderden indirdiniz, çözüm sürecinde itlerin bağının çözüldüğü çıktı ortaya.
Ulan şerefsizler;
Biz tam bölgenin büyük gücüyüz şarkısında mest olup, stratejik derinliklerde derin rüyalarda iken, Türk Milletini uyandıracak meydan okumalara kalktınız.
Ulan şerefsizler;
Sizin yüzünüzden, Türkmenler konuşulacak, Musul, Kerkük dilden düşmeyecek, bölünmüşlüğümüz seslendirilecek, Ortadoğu bataklığına ne kadar saplandığımız ele alınacak
Sizin yüzünüzden torbamızdaki hayati işlerimiz aksayacak!..
*
Şerefsizsiniz siz çok şerefsiz!..