Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ford Otosan’ın 58 milyon avroluk yatırımıyla 220 Türk mühendisin Türkiye’de ilk kez sıfırdan geliştirip ürettiği TÜBİTAK destekli yerli ve milli otomatik şanzımanı tanıttı.
Ford Otosan Eskişehir Fabrikası’nda, Türkiye’de geliştirilip seri üretime geçen ilk ve tek yerli şanzımanın tanıtım törenine katılan Varank, tedavi gördüğü hastanede 72 yaşında hayatını kaybeden Milli Teknoloji Hamlesi idealinin ve milli SİHA’ların öncü ismi Özdemir Bayraktar’a Allah’tan rahmet diledi.
6 yıldır ihracat şampiyonu olan Ford Otosan’ın Türkiye’nin bugününe ve yarınına yatırım yapmayı sürdürdüğünü belirten Varank, firmanın salgına rağmen hız kesmeden hatta vites yükselterek yoluna devam ettiğini anlattı.
Bakan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
“TÜBİTAK desteğiyle geliştirilen Ecotorq motorundan sonra şimdi de 58 milyon avro yatırımla Ford Otosan mühendisleri tarafından tasarlanıp geliştirilen yerli şanzıman yeni gururumuz oldu. Biz de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Ford Otosan’a verdiğimiz desteklerle bu gurura ortak olduğumuz için mutluluk duyuyoruz. Son 19 senede Ford Otosan’a Ar-Ge çalışmaları sebebiyle güncel rakamlarla yaklaşık 1,6 milyar liralık destek sağladık. Şanzıman projesi özelinde de kendilerine takribi olarak 15 milyon lira destek aktardık. Ayrıca bu modern fabrikanın şanzıman üretimini gerçekleştirebilmesi amacıyla 900 milyon liralık yatırım teşvik belgesi düzenledik. İnşallah şanzıman üretimiyle birlikte Ford Otosan, motor, aks ve şanzımanın üçünü de kendi geliştirebilen sayılı küresel kamyon üreticilerinden biri haline gelecek. Ayrıca şanzıman yatırımıyla Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabetçi gücüne büyük katkı sunacak. Yan sanayi ve tedarik ekosistemi bu sayede gelişecek.”
“Üretilen şanzımanlar, kamyonların içerisinde 40’ı aşkın ülkeye ihraç edilecek”
Sıfırdan bir şanzımanın geliştirilmesinin kolay olmadığını vurgulayan Varank, söz konusu projede 220’nin üzerinde mühendisin görev yaptığını aktardı.
Tasarım, test ve geliştirme aşamalarının tamamlanmasının 5 yıl sürdüğünü kaydeden Varank, şu bilgileri paylaştı:
“Geliştirilen şanzıman 1 milyon kilometreyi aşkın yolda, farklı koşullarda birbirinden zorlu testlere tabi tutuldu. İşte şimdi bu şanzımanlar Avrupa’nın yıldızı F-MAX kamyonlarında ve diğer kamyonlarda kullanılacak. Böylelikle tasarımı ve Ar-Ge’si Türk mühendisleri tarafından gerçekleştirilen kamyonların yerlilik oranları yüzde 90’ları bulacak. Bununla birlikte üretilen şanzımanlar, kamyonların içerisinde 40’ı aşkın ülkeye ihraç edilecek. Hem Ford Otosan hem yerli otomotiv sanayi hem de Türkiye kazanacak. Bu ve bunun gibi yüksek katma değerli yatırımlarla büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası emin adımlarla gerçekleşecek. Ben bu vesileyle projede emeği geçen Ford Otosan ailesine teşekkürlerimi sunuyor, Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanının vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.”
Varank, iki yıldır devam eden salgının, dünyadaki yerleşik düzeni altüst ettiğini, küresel zincirlerin kopmasına neden olarak tüm ekonomileri derinden sarstığını belirtti.
Otomotiv sektörünün de salgından nasibini alan sektörler arasında bulunduğuna dikkati çeken Varank, şöyle devam etti:
“Bilhassa binek araç satışları dünyada büyük darbe yedi. Araç satışları Çin’de, ABD’de ve Avrupa’da büyük oranlarda düştü. Hamdolsun ülkemizde aldığımız önlemlerin de etkisiyle biz böyle bir sıkıntı yaşamadık. Ülkemizde otomobil ve hafif ticari araç satışları 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 61,3 oranında arttı. Tabii esas önemli olan husus bu artışın sürdürülebilirliğini sağlamaktan geçiyor. Malumunuz otomotiv endüstrisi ülkemizin sürükleyici sektörlerinden bir tanesi. İleri geri bağlantıları sayesinde diğer sektörler üzerinde büyük bir etkiye sahip. Yarattığı katma değer, istihdam ve ihracat, ekonomiyi derinden etkileme gücüne sahip. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak bu etkinin bilincinde önemli adımlar atıyor, endüstrideki değişim rüzgarlarını iyi okuyarak Türkiye’yi takip eden değil, takip edilen bir ülke yapmak için sektörle dirsek teması halinde politikalarımızı sürekli güncelliyoruz.”
“Ülkeler Yenilenebilir Enerjiye Ve Elektrikli Araçlara Yatırım Yapıyor”
Varank, eskinin “Biz yapamayız, dışarıdan hazır alalım” diyen siyasetçilerinin Türkiye’sinin artık olmadığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Milli Teknoloji Hamlesi ışığında milli sanayi ve teknolojiyi haykıran bir Türkiye’nin artık var olduğunu belirten Varank, şöyle devam etti:
“Ali (Koç) bey Otosan’ın hikayesinden bahsetti. Nasıl, profesyonellerin, danışmanların onlara raporlar sunduğunu ama bu raporların günümüze geldiğimizde gerçeği yansıtmadığını nasıl anladığını anlattı. Tabii burada karar alıcıların, karar vericilerin sektörün içinden gelmesi çok önemli. Sizler masanın başında rakamlara bakarak birtakım tahminlerde bulunabilirsiniz ama piyasadan geliyorsanız, otomotiv endüstrisine satıştan girmişseniz, hayatınızı piyasada geçirmişseniz aslında sizin edindiğiniz tecrübe o masa başındaki danışmanların tecrübesinden çok daha değerli hale geliyor. Biz de siyasette bunu yapmaya çalışıyoruz. Biz sürekli piyasada dolaşarak, sektörle istişare ederek kararlar almaya, uygulamalarımızı güncellemeye gayret gösteriyoruz. ‘Daha pahalıya mal olabilir ama biz yine de yerlisini geliştirelim’ diyen siyasetçiler, bürokratlar ve girişimciler olarak Türkiye’yi bir üst lige taşımaya çalışıyoruz.”
Bakan Varank, milli ve yerli elektrikli otomobili 2022 yılının sonunda banttan indirecek seviyeye ulaştıklarını aktararak, “Bildiğiniz gibi küresel iklim değişikliği sebebiyle dünyada fosil yakıtları hızla terk eden bir yaklaşım söz konusu. Ülkeler yenilenebilir enerjiye ve elektrikli araçlara yatırım yapıyor. Bu noktada da Türkiye, gündemi takip eden değil, tayin eden ülke olarak pozisyon almış durumda. Birçok ülke ‘Acaba zamanı mı?’ diye düşünürken, biz sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde süratle harekete geçerek doğuştan elektrikli otomobile yatırım yaptık. Tıpkı insansız hava araçlarında olduğu gibi burada da tam zamanında doğru teknolojiyle buluşacağız.” diye konuştu.
Elektrikli araçların ihtiyaç duyacağı altyapılar konusunda da gerekli adımları atmaya gayret gösterdiklerini dile getiren Varank, şunları ifade etti;
“Halihazırda ilgili bakanlıklarla birlikte özellikle şarj istasyonları konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca batarya teknolojilerinin, elektrikli araçlar için ne ifade ettiğinin de gayet bilincindeyiz. Bu hususta batarya, modül, paketleme ve hücre yatırımlarına ağırlık veriyoruz. TÜBİTAK destekleriyle otomotiv sektöründe malzeme teknolojileri, gömülü sistemler, elektrikli ve hibrit araç teknolojileri ile alternatif yakıtlar üzerine çalışmalar gerçekleştiriliyoruz. Yine Ford Otosan’ın Kocaeli Gölcük’te gerçekleştireceği yaklaşık 20 milyar liralık yeni nesil ticari araç ve batarya imalatı yatırımı ülkemizdeki elektrifikasyon dönüşümüne büyük katkı sağlayacak. Hedefimiz Türkiye’yi Avrupa’nın elektrikli araç ve batarya üslerinden biri yapmak. Şüphesiz bu kararlılık, Türkiye’nin insansız hava araçlarında olduğu gibi elektrikli araçlarda da dünyada parmakla gösterilen ülkeler arasına girmesini sağlayacaktır. Bazıları dar bakış açılarıyla eğlenedursun, ben de durmaksızın söylemeye devam edeceğim.
Türkiye sadece elektrikli araçlarda değil uçan araçlarda da liderliğe oynama noktasında kararlı bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Şimdiden geleceğin teknolojilerine yatırım yapmak bir tercih değil, bir zorunluluktur. İnşallah gümbür gümbür gelen gençlerimizle bunu da başaracağımıza yürekten inanıyoruz.”
“Yeni Teknolojilerin Pazarı Değil Üretim Üssü Olma Ilkesiyle Hareket Ediyoruz”
Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak araştırma ve geliştirmeyi adeta baş tacı ettiklerini anlatarak, Türkiye’nin dört bir tarafına kurdukları teknoloji geliştirme bölgeleriyle Ar-Ge kapasitesini artırdıklarını ifade etti.
İşletmelere Ar-Ge kültürünü kazandırmak için kendi bünyelerinde kurdukları Ar-Ge merkezlerine önemli muafiyetler sağladıklarını dile getiren Varank, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün sayıları 100’e yaklaşan teknoparklar, 1600’ün üzerindeki Ar-Ge ve tasarım merkezleriyle Ar-Ge harcamalarının milli gelir içerisindeki payını son 19 yılda yaklaşık iki katına çıkardık. Bu noktada hedefimiz 2023 yılında yüzde 1,8’lik oranı yakalamak. Bunu da ancak özel sektörün Ar-Ge iştahı ile başarabiliriz.
Bakınız sektörün en rekabetçi firmalarından olan Ford Otosan Bakanlığımız destekli üç devasa Ar-Ge merkezine sahiptir. Yine globalde ciddi oyuncu olmaya çalışan markaların hepsi kendi Ar-Ge merkezleriyle ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda bizim büyük ya da küçük bütün firmalara çağrımız inovasyonsuz bir gün bile geçirmemeleridir. Önemli muafiyetler sağladığımız Ar-Ge ve tasarım merkezlerini kurmak için Bakanlığımıza başvurmalarıdır. Dünyada ses getirecek ürünler ortaya koyabilmek için inovasyonla beraber dönüşümlere de ayak uydurmak zorundayız. Dijital dönüşüm bunlardan bir tanesi. Dijitalleşmede, özellikle KOBİ’lerin dijitalleşmesinde öncü ülkelerden olabilmek amacıyla da yoğun şekilde çalışıyoruz. Bu dönüşümü gerçekleştirirken de yine yeni teknolojilerin pazarı değil üretim üssü olma ilkesiyle hareket ediyoruz. Ben buradan, dijital dönüşümle alakalı 188 ürün ve 54 yenilikçi teknolojinin geliştirilmesine yönelik çağrımızın 3 Kasım’a kadar devam ettiğini söylemek isterim. Hamle programına sizler de başvurabilirsiniz. Türkiye 2021 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 21,7’lik rekor bir büyüme gerçekleştirdi. İhracatta daha önce hiç görmediğimiz 200 milyar doların üzerini gördük ancak konuşmamın başında da söylediğim gibi bu büyümenin, bu ihracatın sürdürülebilirliği inovasyona bağlıdır. İşte Ford Otosan’ın ortaya koyduğu sürdürülebilir başarının temelinde de inovasyona olan inanç yatmaktadır. Türkiye’nin ilk ve tek yerli şanzımanı da bu adanmışlık ruhu ile ortaya çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.
“Bu Sene Gerçekten Çalışanlarımıza Ciddi Zamlar Yapmamız Lazım”
Türk sanayisinin son dönemdeki başarısına da dikkati çeken Varank, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu yıl gerçekten sanayimizin ne kadar başarılı şekilde üretime devam ettiğinden bahsediyoruz. İhracatta 210 milyar doların üzerine çıkacağımızdan bahsediyoruz. Bunları yaparken en önemli güvencemiz emekçilerimiz. Bu sene elde ettiğimiz, özellikle son dönemde elde ettiğimiz bu zenginliği mutlaka çalışanlarımızla paylaşmamız gerekiyor. Zaten Metal-İş Sendikasına bağlı iş yerlerinde toplu iş sözleşmeleriyle bu konuda önemli adımlar atılmaya devam ediyor. Sene sonunda asgari ücretle ilgili de işveren ve işçi tarafı bir araya gelecek. Ben bu dönem özellikle asgari ücret görüşmelerinde de son dönemdeki bu kazancın adil şekilde dağıtılmasının, paylaşılmasının gündemde olmasını işverenlerimizden rica ediyorum. Bu sene gerçekten çalışanlarımıza ciddi zamlar yapmamız lazım, onları üretimde tutabilmemiz için, onlarla beraber üretime devam etmemiz için. İşçi, işveren inşallah bu sene bir araya gelerek asgari ücret görüşmelerinde mutlu sonla gerçek bir zammı biz çalışanlarımıza verelim diyorum.”