Tarikatlarda yaşanan sapıklıklara her gün yeni bir sapıklık daha ekleniyor. Son olarak Uşşaki tarikatı şeyhi Fatih Nurullah’ın 12 yaşında bir kız çocuğunu taciz ettiği ortaya çıktı.
Bu olaylara bakınca AKP’nin 18 yılda yaptığı en büyük hizmetin laikliğin kıymetini öğrenmemizi sağladığını bir kez daha görüyorum.
Atalarımızın söylediği gibi “Bir musibet, bin nasihatten iyidir”.
Demek ki laikliğin değerini anlamamız için İslamcı bir iktidar tarafından yönetilmemiz gerekiyormuş.
18 yılda öyle bir dincilik yapıldı ki geçmişte Atatürk ve laikliğe mesafeli olan İslamcıların bir kısmı “Biz Atatürk’ü anlayamamışız. Meğer ne kadar haklıymış” demek zorunda kaldılar.
Kısacası AKP’nin İslamcılığı, İslamcıları bile laikleştirdi. Toplumun diğer kesimlerini ise koyu laiklikle, din karşıtlığı arası bir noktaya getirdi.
Bu yüzden yaşadıklarımız her ne kadar kötü olsa da bana göre yaşadıklarımız aydınlık yarınların doğum sancılarıdır.
AKP sonrası eskisinden çok daha Atatürkçü ve laik bir yönetim olacak. Çünkü İslamcılıktan ağzımız çok fena yandı.
Aslında biz bu gerçekleri yıllardır söyledik. Laiklik, Cumhuriyet’in temelidir, Laiklikle uğraşmayın, tarikatları şımartmayın dedik.
Biz bunları söylerken, bize din düşmanı diyenler bu millete 15 Temmuz’u yaşattılar. Sonra da “kandırılmışız. Allah affetsin” dediler.
Siz kandırılmadınız. Her şeyi bilerek ve isteyerek yaptınız. Sadece yol arkadaşlarınız tarafından ihanete uğrayacağınızı tahmin edemediniz.
Eğer kandırılmaktan kastınız buysa evet haklısınız.
Sizin kandırılmanız FETÖ’nün vatan haini bilmemek değil, FETÖ’den dost kazığı yemektir.
Peki, FETÖ’den sonra ne değişti? FETÖ gitti, Menzil geldi.
Yani hainin sadece ismi değişti. Menzilciler, Uşşakiler, Cübbeliler.
İsimleri farklı olsa da hepsinin ortak amacı devlette söz sahibi olmaktır. Laik devleti yıkmaktır.
Bu yüzden iyi tarikat – kötü tarikat yoktur. Atatürk’ün söylediği gibi hayattaki en büyük tarikat ilimdir, fendir.
Atatürk, tarikatlar gerçeğini yaklaşık 100 yıl önce gördü. Bugünün sapık, hain tarikatları o zamanlarda da vardı.
Bunlar, işgal yıllarında düşmanla iş birliği yapan, vatan evlatları şehit olurken askerden kaçıp kendilerini tekkeye kapatan hainlerdi.
Kurtuluş savaşında camiiler yakılırken, düşmana İslam adına tek kurşun bile sıkmayan bu hainler, Cumhuriyet’in ilanından sonra “Din elden gidiyor” diye yaygara kopardılar.
Oysa elden giden din değil kendi iktidarlarıydı.
Çünkü kurtuluş savaşındaki ihanetlerinin cezasız kalmayacağını biliyorlardı.
Askerlikten kaçmanın, düşmanla iş birliği yapmanın elbet bir cezası olacaktı.
Atatürk bu cezayı uzatmadan kesti. Hem tekke ve zaviyeleri kapattı. Hem de hainleri darağacında sallandırdı.
Hani günümüzde Atatürk, hocaları idam etti diyorlar ya. Atatürk’ün idam ettiği hocalar, zamanın FETÖ’süydü, Fatih Nurullah’ıydı.
Mesela şapka devrimi yüzünden asıldığı yalanı söylenen İskilipli Atıf, Kurtuluş Savaşı karşıtı Teali İslam cemiyetinin kurucusuydu. Kurtuluş savaşını eşkıyalık olarak niteledi. Hatta “Yunan ordusu, halifenin ordusudur” diyecek kadar soysuzlaştı.
Kurtuluş savaşı yıllarında kendini medreseye kapatan, İslam için tek kurşun atmayan bu hain, Cumhuriyet’in ilanından sonra şapka yüzünden dinin elden gideceğini söyledi.
Giresun İstiklal mahkemesinde yargılandı. Şapka risalesini devrimden önce yazdığı için beraat etti.
Ardından Ankara İstiklal mahkemesinde Kurtuluş Savaşı’ndaki ihanetleri yüzünden yargılandı. Ayrıca şapka risalesinin isyanlarda halkı kışkırttığı göz önünde bulundurularak vatana ihanet suçundan idam edildi.
Yani şapka giymeyen âlim asıldı diye bir şey yok. Vatana ihanetten asılan soyu bozuk bir din tüccarı var.
Kurtuluş savaşında Atatürk’ün yanında olan hocalar, gerçek vatanseverlerdi. Atatürk, onlara karşı her zaman saygılı olmuştur.
Anlayacağınız her sakallıyı molla sanmak cahilliktir. Atatürk bunun ayrımını çok güzel yapmıştı.
Bugün yaşadıklarımız Atatürk’ün haklılığını bir kez daha ispatlıyor.
Artık devletin tüm tarikatlara karşı net bir tavır almak zorundadır. Atatürk’ün de söylediği gibi;
“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”