Türk’e Sövüp Dini Çarpıtmazsan Yoksun!

Yaşadığımız günlerin iki ayrı konunun iki gelişmesinin gündemde yer alış şekli, başka bir deyişle yer alamama hali içine düştüğümüz çürümüşlük sarmalını gözler önüne serdi. Son derece önemsenmesi gereken iki gelişme sessiz sedasız tüketilip bitirildi…

***

Türk’e sövmüyorsanız yoksunuz!

Oscar ödüllü Russell Crowe, Son Umut filminde Çanakkale savaşını konu alıyor. İçinde birçok insanlık hikâyesi barındıran, dünyanın en çetin savaşlarından birini, ilk defa tarihi çarpıtmadan, Türk Milletine hakaret etmeden veriyor. İlk defa Batı ülkelerinin vahşeti ve işgalciliğinin tescili yanında, Türk insanının haklılığı, iyiliği, güzelliği anlatılıyor.

Ülkemizde çok büyük reklamlarla, bir general oğlu tarafından çekilen tek Çanakkale filminde bile Atatürk yok sayılıp, işgalcileri masum gerekçeler türetilerek meşrulaştırılma çabasına girilmiş iken, bizden olmayan birisinin bizi dosdoğru anlatıyor oluşu özel bir anlam kazanıyor. 

Dünyanın belli başlı ülkelerinde gösterime giren “Son Umut” Türk düşmanlığı üzerine yapılanmış mahfillerden anında sert tepkiler almak durumunda kalırken, Russell Crowe, ihanetle itham edilecek kadar ileri gidildi.

Böylesi bir durumda, ülkemizde de gösterime giren film, her yönü ile değerlendirilmeyi, sahiplenilmeyi fazlasıyla hak ederken, gündemde canlı tutulması gerekirken, birkaç magazin haberinden öte gidilemedi.

Bugüne dek Türk’e söven, hakaret eden filmlerin günlerce dilden düşürülmediği ülkemizde, tüm Dünyada Türk Milletinin haklılığını anlatma yönü ile tek olan “Son Umut’a” sırtımızı dönüverdik. Görmedik, duymadık, değerlendirmedik!

*

Akçe, Uçkur, Vahşet Kıskacında Din!

Özellikle son yıllarda İslam Dini, çarpıtmalar ve sapkınlıkların taarruzu altında kaldı. Dindarlaşma ritüellerinin perdelediği vahim gelişmeler, tüm İslam ülkeleri ile birlikte ülkemizde de korkunç yaralar açar oldu. Müslüman coğrafyasının kan gölüne döndüğü, insanlık dışı vahşet görüntülerinin sıklıkla sergilenir oluşu her geçen gün daha da baş edilemez hale geldi.

Din ile ahlakın arası açılırken, hırsızlık, yolsuzluk fetvalandırılacak kadar ileri gidildi. Yeni peygamberler ilan edildi. 6 yaşında çocuğun evliliği dillere düşürülüp, muta nikâhı denen bir zina modeli, ‘üst düzey dincilerimizin’ sığınma evi oluverdi. Kul hakkı yemede, devlet malını peşkeş çekmede din örtüsü bahane kılındı.

Böylesi bir zaman diliminde Diyanet İşleri Eski Başkanı Ali Bardakoğlu’nun, A. Hakan’la söyleşisindeki tespitleri, meselenin merkezine neşter vurma özelliği taşır derinlikte, çöküş alanlarını ortaya koymaktaydı.

Bardakoğlu’nun tespitlerinden bazıları şöyle;

“Şekil ve sembolleri ölçü alırsak, bolca kullanılan dini kelime ve kavramları ölçü alırsak ilk bakışta dindarlaşma artıyor zannederiz. Ama dinin insandan beklediği özü ve samimiyeti ölçü alırsak, ahlakiliği esas alırsak, kendine ve çevresine barış ve huzur veren bir rahmet olmasını esas alırsak… Çok gerilere gittiğimizi söyleyebilirim.”

 
-“”Türkiye ve İslam ülkeleri hızlı bir şekilde dünyevileşiyor. Din adına topladıklarıyla dünyaya yatırım yapanlar türedi”
diyerek ekliyor; “Ahlak gitti, şekil kaldı. İslam’ın hükmü kaybolmadı ama hikmeti kayboldu. Ahlak ve hikmet zemini olmaksızın İslam’ın şekil ve kurallarının içinin boşalacağını fark edemedik.”

  -“İdeoloji ile İslam’ı, siyaset ile İslam’ı özdeşleştiren ve bireyleri din konusunda yol ayrımına getiren bir dil benimsenmiş durumda. Bu dil, Kuran’da ve Peygamber’de olmayan, sonradan üretilmiş siyasal bir dildir, dini dil değildir.”

-“Bugün İslam dünyasında tam bir ulema enflasyonu ve dini bilgi keşmekeşliği var. Sorun çözücü olması gereken ulema sorun kaynağı olabiliyor.”

-“Ulema da dünyevileşti. Siyasete ve dünyaya bu kadar yakın duran ulemanın eğilip bükülmemesi, kirlenmemesi de zaten mümkün değildi.”

-Yapacak şey belli: Şablonlar ortaya koymak yerine, bireyi Kuran ve İslam’la zihinsel temas kuracak bir donanıma sahip kılmak. Böylece İslam’ı anlama ve yaşama tercihini ona bırakmak.”

İşte bu son derece önemli tespitler, hiçbir ilgili kurumda, hiçbir yapılanmada, hiçbir din iddiası ile yapılanmış yayın organında görülemedi. Din adına çıkmazları her fırsatta öne çıkaran merkezi basın ve aydın kesimi de bu teşhisleri göremedi. Hiçbir dini gurup ve sohbetlerinde bu elzem konular konuşulup, değerlendirilmedi.

***

Türkiye etrafı ile birlikte tarihinin en karmaşık, kaotik, koşar adım meçhule gidişin tam ortasında… İhanetlerin, sapkınlıkların, çöküşlerin, bölünmüşlüklerin, uçlara çekilmişliklerin girdabında boğulmak üzere…

Ne hazindir ki; Türk’e sövenlerin, Dini çarpıtanların el üstünde tutulup, belirleyici kılındığı bir dönemin fon müziği konumundayız!

Belli ki büyük bedel her geçen gün daha belirginleşmekte!.. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!