Ülkede karamsarlık egemen. Peki ama neden?
Kabus dolu son yıllar Türk insanının duygularını, düşüncelerini, inançlarını, yarınlara güven duygusunu sarsmış durumdadır.
Türkiye’de çağdışı zihniyet değişimi yaşanıyor. Son yıllarda yıkım yaşayan, yeraltı yerüstü kaynaklarını, topraklarını yabancılara peşkeş çeken ihanet yapılanması ile sorunları büyümüş, istikrarsız bir şekilde yarı sömürge haline gelmiştir.
Türkiye’nin demokrasi, ekonomi, hukuk, kültür, siyaset alanlarında gerçekleştirdiği yıkıcı bölücü ifsad edici dönüşümlerin büyük bir zihniyet değişikliğini de beraberinde getirdiğini, bunun da ihanet olduğu bir gerçektir.
Türkiye’nin, başarılarıyla ümit veren, halkının öz güvenini yükselten bir ülke idi.
Türkiye’nin dünya sahnesinde hak ettiği yeri alabilmesi ve ilelebet payidar kalabilmesi yolunda güçlü bir irade ortaya konulmalıdır. Bu irade ve azmin, yöneticilerden vatandaşlara kadar toplumun tüm kesimlerini kuşatmış olmalıdır.
Ciddi risk ve tehditlerin bulunduğu bir coğrafyadaki Türkiye’nin, yakın bölgesine ve ötesine barış, adalet ve refahı yaymaya çalışmalıdır.
Kendi içinde ayrıştırılan bölünen Türkiye; talihsiz aciz işbirlikçi bir kadro ile idare edilmektedir.
Türkiye; demokratik ve laik bir ülke olarak, farkındalık yaratan nitelikleriyle bölgemizde ilham kaynağı olması, vizyoner bir bakış açısına kavuşmalıdır.
Esasen bu durum, sahip olduğumuz yumuşak güç unsurlarının sağladığı somut bir kazanımdır. Ülkemizin uluslararası alandaki bu konumunu pekiştirecek, kazanımlarımızı sağlamlaştıracak adımların kararlı bir şekilde devam ettirilmesi gerekir.
Bu umut ve güvenle; geçmişle geleceğin muhasebesini yapmamız, yeni hamleler için bizlere cesaret verecektir.
Cumhuriyet ve demokrasi en önemli değerlerimizdir.
Türk Milleti’nin her bireyi; demokratik rejimin erdemlerinin kıymetini bilmeli, bunun bilinci içinde de yarınlara güvenle bakmalıdır.
Ortak hedef; herkesin demokrasi ve hürriyet içinde yaşadığı, hak ve özgürlüklerini evrensel standartlarda kullandığı bir Türkiye’dir.
Türkiye’nin gelişmiş bir demokrasi haline gelmesi için; temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesinin, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi gerekir.
Bir ülkedeki özgürlük ortamı, esasen demokrasiye hayat veren bir güçtür.
Demokrasimizin kalitesinin yükseltilmesi, ülkemizde gerçek barış ve huzurun yakalanmasının yanı sıra, istikrar, refah ve güvenliğin de teminatı olacaktır.
Bu nedenle; temel hak ve özgürlükler konusundaki eksikliklerimizin tamamlanması amacıyla da hassasiyetlerimizi korumamız gerekir.
Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik performansı inişli çıkışlı seyir izlemektedir. Sürdürülebilir büyüme şarttır. Türk ekonomisinin dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer almasını sağlayacak politikaları kararlılıkla uygulamalıdır. Bu doğrultuda yapısal reformların sürdürülmesinin gerekir.
Akılcı ve sağduyulu yaklaşımlar; çok daha güçlü bir Türkiye görmemizi mümkün kılacaktır.
Her alanda gelişmiş, üretken, zengin, demokrat ve modern bir Türkiye en büyük idealimizdir.
Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmayalım. Yeter ki, kapasitemizin, gücümüzün, potansiyelimizin, farkına varalım, birlik ve beraberliğimizi koruyalım.
Yıllarımızı heba etmenin acısını hep birlikte çektik. Enerjimizi boşa harcamanın, kısır çekişmelerle günü geçirmenin getirdiği ağır yükü yakın tarihimizden biliyoruz.
Başta siyaset alanı olmak üzere akılcı yaklaşımlar sergilenmesi, diyalogun sürdürülmesi, sağduyulu ve uzlaşma kültürünün benimsenmesi, önümüzdeki yıllarda çok daha güçlü bir Türkiye görmemizi mümkün kılacaktır.
Hiçbir zaman unutmamalıyız ki: Terör başta olmak üzere, ülke gündemini işgal eden sorunları kararlılıkla ama aynı zamanda da itidalle, kalıcı bir şekilde çözecek bilgimiz, gücümüz ve tecrübemiz mevcuttur.
Hiçbir kişi, sınıf ve zümrenin sorunun geleceğimizi ipotek altına almasına müsaade etmeyeceğiz.
Güçlerini meşruiyetlerini yabancılardan alan, karanlık emeller peşinde koşanlar, her zaman olduğu gibi, tüm Türkiye’yi karşılarında tek yürek olarak bulacaklardır.
Günün Sözü: Milletler kararlı bilinçli bilgili liderleri ile güçlü olurlar.