CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya milletvekili Engin Özkoç, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e Sivas ziyaretinde konuşma yaptığı sırada bazı kişilerin sözlü sataşmada bulunmasına değinen Özkoç şu ifadeleri kullandı:
* Failleri benim için önemli değil. Onları kim bu saldırıya teşvik etti? Benim için önemli olan o. Bunu söyleyen Cumhurbaşkanı aynı şu ifadeleri kullandı, dedi ki daha önceki saldırı sonrasında: “Dur bakalım, başına daha senin neler gelecek?” dedi. Bu ne demektir? “Bundan sonra başına gelecek olanlardan benim. Recep Tayyip Erdoğan olarak haberim var. Bu senin yaşadığın daha hiç bir şey değil, daha başına çok şey gelecek” demektir. Geldi mi? Geldi.
* Bunu daha önceden kim söyledi? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi. Halkı kin ve nefret duygusuyla kışkırtarak yönlendiren kişi kimdir? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu konuda hukuk karşısında, adalet karşısında suçlu mudur? Suçludur. Halkın ayrıştırılması, halka kin tohumlarının ekilmesi, muhalefet partilerine halkın saldırılmasını, kendi taraftarlarının; halkın değil, kendi taraftarlarının, tutulmuş, satılmış insanların saldırmasını sağlayan kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır” diye konuştu.
“TÜİK’İN YALANINA KİMSE İNANMAZ”
TÜİK’in işsizlik rakamlarının gerçeği yansıtmadığını belirten Özkoç, “Türkiye’de pandemi süreci doğru yönetilmemekte. Ekonomi bitti. Devlet, vatandaşın, esnafın, işçinin, üreticinin yanında hiç olamadı. İnsanlar çaresizlik ve yoksulluk içindeler. Sokağa çıktığımızda toplumun isyanını görüyoruz. Ancak iktidar sokağa çıkmadığı için bu isyanı göremiyor. Esnaf tükendi. İşsizlik aldı başını gidiyor ama Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi bir kurumu olan TÜİK açıklama yapıyor, üstelik de müjdeli bir açıklama: “İşsizlik rakamları düştü, yüzde 0,6 oldu” diyor. Bu yalana hiç kimse inanmaz Türkiye’de. TÜİK, Türkiye’nin değil, sarayın istatistiklerini açıklayan bir kurum haline dönüştü” ifadelerini kullandı.
“KİLİS’İN YÜZDE 82’Sİ SURİYELİ”
Türkiye’nin göçmenler konusunda bir politikası olmadığını vurgulayan Özkoç şunları söyledi:
* Bunlar mülteci değiller, geçici sığınmacı statüsünde olan kişiler. Böyle bir sorun yokmuş gibi davranmak, bu sorunu çözmüyor. Soruyorum: Gerçekten bu iktidarın bir göçmen politikası var mı? Cumhuriyetin kuruluşundan, yani 1923’ten 2011’e kadar sadece 2 milyon kişi Türkiye’ye göç etmiş ya da mülteci olarak gelmiş. Evet, 2 milyon kişi gelmiş mülteci olarak. Şimdi 88 yılda 2 milyon kişi; peki 6 yılda Türkiye’ye ne kadar mülteci ve sığınmacı gelmiş? 4 milyon. 88 yılda 2 milyon, 6 yılda 4 milyon. Böyle bir politikasızlık olur mu? Türkiye böyle bir çaresizliğe terk edilebilir mi?
* Bakın bazı illerin değişen yapısını ben sizlere rakamsal olarak vereyim: Şu anda Kilis’in yüzde 82’si Suriyeli. Kilis’in yüzde 82’si Suriyeli. Hatay’ın yüzde 27’si, Şanlıurfa’nın yüzde 22’si, Gaziantep’in yüzde 21’i, Mersin ve Adana’nın yüzde 11’i Suriyeli. Sadece İstanbul’da 560 bin Suriyeli yaşıyor. Bu nedir? Bu tam bir politikasızlıktır. Gelen insanlar sayı değil, bunların hepsi can… Eğitimi var, sağlığı var, yerleşim alanları sorunu var, istihdam meselesi var. 8 yıllık geçici sığınma statüsü gerçekten olur mu? Bunca 4 milyon kişi bu statü altında Türkiye’de var edilebilir mi?”
“TÜRK GENÇLERİ ÖLMEYE GİDERKEN AFGANLAR BURADA YAŞAMYA GELİYOR”
Afganlar konusunda Erdoğan ve Biden’ın anlaştığını öne süren Özkoç, “Dışişleri Bakanlığından herhangi kimse var mı? Yok. Büyükelçi var mı? Yok. Pekala, Dışişleri Bakanlığının tercümanı mı Tayyip Erdoğan’a eşlik ediyor? Hayır. Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi tercümanı, Biden ve kendisi. Peki ondan sonra ne oluyor? Recep Tayyip Erdoğan açıklama yapıyor: “Afganistan’da biz havaalanını korumak için askerlerimizi orada tutabiliriz” diyor. Taliban istiyor mu? Hayır. Orada böyle bir anlaşma var mı? Hayır. Peki Afgan gençler nereye gidiyorlar? Türkiye’ye. Peki Türk gençleri neden orada ölmeye giderken, Afgan gençler burada yaşamaya geliyorlar? Nasıl bir kirli pazarlıktır bu? Nasıl bir yaklaşımdır bu? Kendi çocuklarımızın üzerinden nasıl bir pazarlık içerisindesin Biden’la sen, kendin ve özel tercümanınla beraber orada Türkiye’nin geleceğiyle ilgili, çocuklarıyla ilgili bir pazarlık yapıyorsun?” dedi
“48 SAAT ARAYLA YALAN SÖYLEYEN BİR İNSAN BAKANLIK YAPABİLİR Mİ?”
Orman yangınlarının söndürmede hükümetin başarısız olduğunu belirten Özkoç şu ifadeleri kullandı:
* Bir orman bakanı yangın döneminde Türkiye tarafından gerçek yüzüyle tanınmış oldu. Orman Bakanı Pakdemirli, dün Marmaris’te çok sayıda görevlendirilmeyen yangın uçakları olduğunu söyledi. Şimdi ben tarih tarih onun söylediklerini ifade ediyorum. 30 Temmuz 2021 Cuma günü Orman Bakanı Pakdemirli: “Envanterimizle yangın söndürme uçağımız ve helikopterimiz yoktur” diyor. Peki bunu biz mi uyduruyoruz? Hayır.
* Bütün gazetecilerin huzurunda söylüyor, basının huzurunda söylüyor, videoları, canlı videoları duruyor. Yani bunu söylemiş midir? Evet söylemiştir. “Envantere uçak alımıyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla çalışmalara başladık” diyor. Değerli arkadaşlarım, hiç yangın söndürme uçağı yok ama cumhurbaşkanı bir talimat vermiş. Kaç yıldan sonra? 20 yıldan sonra. Ne zamandan sonra? Ormanlarımız cayır cayır yandıktan sonra. Ne zaman için? Bundan sonrası için.
* Peki kendi 13 tane uçağından sadece 1 tanesi satılsa, 50 tane yangın uçağı Türkiye alıyorken ve bunca can orada yanmamış olması gerekirken, kendisine de artı 12 uçak kalıyorken, Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç yangın uçağının olmaması yüz kızartıcı değil mi? Evet. Peki bunu açıklayan kim? Recep Tayyip Erdoğan’ın bakanı. Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın bakanı diyor ki: “Yangın uçağımız yok, bundan sonrasın için benim cumhurbaşkanım emir verdi” diyor. Aradan 48 saat geçiyor.
* Yani 1 Ağustos 2021 Pazar günü, “uçak olarak dünyada az bir filoya sahibiz.” Allah kahretsin ya! Yalancı insanlar, beceriksizler, yüzsüzler. Gerçekten bu kadar samimiyetsizlik olur mu ya? 48 saat önce bir şey söylemişsin, 48 saat sonra… Yahu nasıl bir yüze sahipsiniz? Nasıl bir vicdana sahipsiniz? Nasıl insansınız yahu?
* Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan bütün vatandaşlarıma sesleniyorum: 48 saat arayla bu kadar net yalan söyleyen bir insan bakanlık yapabilir mi? Bırak bakanlığı, doğru ve namuslu insanlar böyle insanı kendi evine almaz, misafir olarak almaz böyle bir insanı, bu kişilikteki bir insanı. Böyle bir yaklaşım olabilir mi?” dedi.
“BAKANLIK UMUT TACİRLİĞİ DEĞİLDİR”
AKP iktidarının eğitim politikalarında başarısız olduğunu vurgulayan Özkoç, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un sessiz sedasız istifasına ilişkin şöyle konuştu:
* Türkiye Cumhuriyeti’nde üniversite sınavlarına girenler AKP iktidarıyla eşit yaştalar, 18 yaşındalar. 18 yaşına geldiler, tek gördükleri iktidar AKP iktidarı. 18 yıllık ömürlerinde 8 Milli Eğitim Bakanı değişti. En son Ziya Selçuk görevden ayrıldı. Göreve gelirken hedeflerini açıkladı mı Ziya Selçuk? Açıkladı. Peki görevden ayrılırken neden ayrıldığını açıkladı mı? Hayır, açıklamadı.
* Böyle bir şey olur mu? İstifa ediyorsun, teşekkür ederek istifa ediyorsun. Bakanlık umut tacirliği değil ki, icraat makamı bakanlık. Hem orada insanlara umut aşılayacaksın, sana güvenecekler, insanlar “bu namusludur, dürüsttür, iyi ki bakan olmuş” diyecekler. “Ne güzel şeyler açıkladılar” diyecekler.
* Ayrılıp gideceksin, cumhurbaşkanına teşekkür edeceksin. Başka? Başka çıt yok. Peki niye istifa ettin kardeşim? Eğitim sistemini mi düzeltemedin? Düzeltemedin de kime rağmen düzeltemedin? Öğretmenlerle ilgili alınması gereken tedbirleri alamadın mı, kadroları oluşturamadın mı? Kim yüzünden oluşturamadın da, istifa ettin? Söylesene!
* Türkiye’nin cesur insanlara ihtiyacı var, namuslu insanlara ihtiyacı var, dürüst insanlara ihtiyacı var. Kapalı kapılar ardında kendi hayatını garanti altına almak için Türkiye Cumhuriyeti’nin bakana da, cumhurbaşkanına da ihtiyacı yok. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Daha bir yıl önce, “eğitimde başarılı olamadık” dedi. Bir yılda ne yaptınız? Şimdi ben soruyorum. Başarılı olamadığımız konularla ilgili bir iyileştirme mi yaptınız? Hayır. Bunu dün açıkladılar, barajları düşürmüşler. Eğitimde nitelik arıyoruz, nitelik; eğitimde kalite arıyoruz.
Kaynak: Sözcü