Merhaba sevgili okurlarım,
Gelin bugün özel bir yolculuğa çıkalım… “Evlat” Nasıl güzel bir sözcük değil mi? Ciğer parçası anneyi babayı yakan tek şey evlat… Gözünün yaşını dizine indiren evlat, göğsünü kabartan yine evlat… Kıyamadığın, üstüne sevgi koyamadığın tek şey evlat da dahası var efendim…
Ne veriyor ne alıyoruz, hangi vicdana neler yüklüyoruz… Bir gün yanıp bir gün kor oluyoruz… Bazen o kadar çok şey verirsin ki alacağın bir tek şeydir… Ya senin olacak ya da senin hiç olmamış gibi hep canını yakacak…
Farklı duygu ve düşünceler içindeyim bu aralar evlatların anne ve babalarını üzdüklerini gördükçe canım çok yanmaya başladı. Nasıl bir çarktır ki bu dönmesini bile unutmuş… Vicdan perdesine kara yazılar yazıp gözlerini duman bürümüş… Bu günlerde daha sıklıkla karşılaşacağız bu durumlara, çünkü ne annenin gözyaşı ne de babaların emekleri artık yerini asla bulmuyor… Çirkin bir savaşın içinde kültür erozyonu ve değerler birer birer yok oluyor. Çok canım yanıyor. Çaresizlik içinde kıvranan bir beyin göçü yaşıyoruz adeta sanki bu serüvene ailelerde ortak oluyor.
Hayır sözcüğüne ne çok ihtiyaç duyar olduk… Kelimeler artık anlamını yitirmeye başlarken… Soruyorum nerede hata yaptık… Dur diyemediğimiz neleri yavaş yavaş yok ettik. Bunları konuşamazken neleri yitirdik. Acımıyorlar artık hatta acıtmıyorlar hiçbir hücremizi. Biz bizden gideli yıllar olmuş oysa… Sanki her şey normal gibi sen ya da ben değil hayat…
Biz olamadık bu günlerde çoluk çocuk han kapısından hep çevrildik çünkü zamana ayak uydurmak zorunda kalınca farkında olmadan treni kaçırmışız… Kaçırdık hem de çok uzun yıllar oldu işte o yılları da elimizle biz teslim ettik… Tek sebebi nereye yetişmeye çalıştığımızı da bir türlü anlayamadık… Her şeyi yitirdik ve bitirdik. Elimizden kayıp giden tarihe uzaktan seyirci olduk… Yüz yıllık çınarların devrilişine bizlerde göz yumduk… Öğretemedik sizlere, yoklukla büyüttüğümüz çocuklarımıza varlık dedikleri şeyin sadece para olduğuna kanaat getirip gelenek ve göreneklerimizi kendimiz yok ettik…
Şimdi dizlere vurma zamanı değil, umudumuzu yitirmeden biraz toparlanıp kafa yorma zamanı kıymetli okurlarım. Tren kaçtı ama biz yine bir sonraki Trene binebiliriz belki… Sevgilerimle.