195 ülkenin bulunduğu çalışmada Türkiye de yer aldı. Dünyada tiroid kanserine bağlı ölüm oranları artarken Türkiye’de bu oran azalıyor.
Saygın uluslararası tıp dergilerinden JAMA’da yayınlanan yeni bir çalışma, tiroid kanserinin görülme sıklığının dünyada yüzde 185 arttığını gösterdi.
195 ülkenin bulunduğu çalışmada Türkiye de yer alıyor. Çalışmanın bir diğer önemli sonucu ise, dünyada tiroid kanserine bağlı ölüm oranları artarken Türkiye’de bu oranın azalıyor olması.
Amerikan Tıp Birliği tarafından yayınlanan ve dünyanın en saygın tıp dergilerinden biri olan JAMA’da tiroid kanserleri ele alındı. 195 ülke üzerinde yapılan çalışmada Türkiye de yer alıyor.
Çalışmanın sonuçlarını değerlendiren Yeditepe Üniversitesi Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, bu kadar geniş kapsamlı çalışmaları literatürde ender gördüklerini vurguladı. Ayşan, şunları kaydetti:
“Tiroid kanserinin görülme sıklığı tüm dünyada yüzde 185 arttı ve bu endişe verici bir değer. Bununla birlikte hastalığa bağlı ölüm oranlarında da yükselme görülüyor. Hatta bu artış hızının yüzde 80’lere ulaştığı ülkeler var. Türkiye’ye baktığımızda, ne yazık ki ülkemizde de tiroid kanseri vakalarında artış söz konusu. İyi haber şu ki, ölüm oranları dünya ile aynı paralellikte gitmiyor. ABD, Çin ve Hindistan’da ölüm oranları artarken, Türkiye’de azalıyor. Bu önemli bir nokta. Konunun derinine indiğimizde Türkiye’de tiroid hastalıkları ve guatr konusunda farkındalığın olduğunu görüyoruz.”
En önemli etken genetik
Türkiye’de özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde tiroid kanserinin ve guatrın yaygın olarak görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Erhan Ayşan, şöyle devam etti:
“Bununla ilgili bir farkındalık var ve bu sayede insanlarımız tiroid ve guatr ile ilgili şüpheleri olduğunda hemen doktora gidebiliyorlar. Bu, ülkemiz için önemli bir avantaj. Yapılan araştırmada da dikkat çekildiği üzere, genetik faktörlerin tiroid hastalıkları ve tiroid kanseri için çok önemli bir etken olduğunu görüyoruz. Ailede bir kişide bile tiroid kanseri ya da guatr tespit edildiğinde diğer aile bireylerinin artmış bir risk altında olduğunu biliyoruz. Tiroid kanseri açısından ikinci önemli faktör ise radyasyon maruziyeti. Çevresel faktörler ve sigara kullanımı da tiroid kanserinde riski artırıcı unsurlar arasında yer alıyor.”
Erken teşhis hayat kurtarıyor
Hastalığın hem yüksek hem de düşük sosyoekonomik düzeye sahip insanlarda arttığını belirten Prof. Dr. Erhan Ayşan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ölümler düşük sosyoekonomik düzeye sahip insanlarda daha fazla. Bu durumun en önemli nedeninin de hekime geç başvurmak olduğu gösterilmiş. Yüksek sosyoekonomik düzeye sahip insanlar ise hekime, hatta konunun uzmanı olan endokrin doktorlarına erken başvuruyor ve bu sayede hastalığın tedavisini çok erken evrelerde alabiliyorlar. Böylece ölüm oranları bu gruptaki insanlarda daha düşük oluyor.
Dünyada tiroid kanserine bağlı ölümlerin en fazla olduğu ülke olan Etiyopya’da, kişi başına düşen gayri safi milli hasıla son derece düşükken, bu değerin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Katar’da ölüm oranları en düşük seviyede. Unutulmamalıdır ki, tiroid kanseri erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebilen nadir kanserlerden biridir.”
Erken evrede yakalamak için nelere dikkat edilmeli?
Tiroid kanserinin önemli bir özelliğinin bulgu vermemesi olduğunu belirten Prof. Dr. Erhan Ayşan, ”Tiroid kanseri kan bulgusu vermez. Dolayısıyla her hastada mutlaka ultrason yapılması gerekiyor. Ultrason son derece basit, ucuz, radyasyon içermeyen bir görüntüleme tekniğidir. Yaş ilerledikçe tiroid kanseri riski artıyor. Dolayısıyla bizim önerimiz 40 yaşından sonra yılda bir kez tiroid ultrasonu yapılması yönünde” dedi.
Çeşitli tiroid hastalıklarının ortaya çıkmasında gıda faktörüne de dikkat çeken Ayşan, şunları söyledi:
“Karadeniz, ülkemizde kara lahananın en fazla üretildiği ve tüketildiği bölgedir. Ne yazık ki, kara lahana vücutta iyodu tutuyor. Tutulan iyodu tiroid bezi kullanamadığı için bez büyüyor yani guatr ortaya çıkıyor. İşte Karadeniz’de guatrın fazla görülmesinin sebeplerinden biri de bu. Biz bu yiyeceği kesin olarak yasaklamıyoruz ancak tüketiminin azaltılmasını öneriyoruz.”
Kaynak:AjansBizim