Tipim Bozuk Herhalde

Yıllarca dağlarda vatan savunmasındaydı.

44 ay demir parmaklıklar ardındaydı.

Bir gün olsun isyan etmedi.

İçini sızlatan tek şey: Haksızlığa uğramasıydı.

İlk kez Bengütürk ekranlarında canlı yayınla karşımıza çıkan bir isimden bahsetmek istiyorum sizlere.

ENGİN ALAN.

Balyoz dediler, darbeci dediler tıktılar içeriye, hiçbir delilleri yokken.

Aradan aylar geçtikten sonra uydurma deliller buldular. Hüküm giydirdiler.

Ne oldu, sonuç ne?

Suçları kanıtlanamadığı için serbest bırakıldı.

Dava devam ediyor. Onlar sahte delil aramaya devam etsinler, biz Paşamıza bakalım.

Çıkar çıkmaz milletvekilliği görevini yerine getirebilmek için TBMM’de tok sesiyle, “BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ÖNÜNDE YEMİN EDİYORUM.” vurgulu tonlamasıyla yemin etti.

Heyecanlanmadım desem yalan olur.

Gözlerim doldu.

Bengütürk ekranlarında, canlı yayında görünce çok sevindim. İzleyenler muhakkak olmuştur, benim gibi hissedenler de çoktur, eminim.

Konuşmasıyla, duruşuyla, sözleriyle, jest ve mimikleriyle öyle karizmatikti ki anlatamam.

Yeniçağ gazetesi yazarı Selcan Taşçı şöyle bir soru sordu: “Bu balyoz davasında en çok sizinle uğraştılar. Sizinle bu kadar uğraşılmasının sebebi nedir?

Paşamız, Vekilimiz Engin Alan’ın cevabı ise: “Tipim bozuk herhalde…”

44 ay zindanda olmak paşamıza vız gelmiş tırıst gitmiş.

Kimse Paşamızın dik duruşunu, karizmasını indirememiş.

44 ay önce de aynıydı, şimdi de aynı.

Kızdığı noktalar çok; yüzünden, gözlerinden o kadar iyi anlaşılıyor ki bunlar…

Yalnız şunu belirtmek istiyorum: Paşamızın sözleri öyle noktalıydı ki üzerine söz söylemek mümkün değil. Her şey söylenmiş ve bitmiş derecesineydi.

Bu yönüyle hiç unutmadığım bir askeri, bir komutanı, bir lideri, bir Başbuğu hatırlattı bana: Türk Milletinin Son Başbuğu Alparslan Türkeş’i… Konuşma tarzıyla da anımsamadım değil. Belki bana kızanlar olacak: “Kimse Başbuğumuza benzeyemez.” diye. Haklısınız; fakat dikkat edin Başbuğumuz da konuşurken noktalı konuşurdu. Onun sözü üstüne kimse bir şey diyemezdi.

Bunu bir yerlere çekmek için söylemiyorum, sakın yanlış anlaşılmasın. Sadece anımsadığım için sizlerle paylaşmak istedim.

Paşamıza soru çoktu.

Paşamızın da diyeceği çoktu.

Malum medya, zamanında paşamızı konuşturmamıştı. Şimdi sıra ondaydı.

Bir ara Öcalan’la takası söz konusu dile getirilmişti, hatırlasınız.

Bunun hatırlatılması üzerine, Paşamızın sözleri okkalıydı:

Hapisten mahpustan korkmayız.

Bizi eğip bükecek, bizi korkutacak kulu, Yaradan daha yeryüzüne indirmedi.”

Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili soru üzerine:

Sayın İhsanoğlu’nu tanımam, ama ben size bir şey söyleyeyim:

Harp Akademileri Kurmay Subay eğitiminde ilk öğretilen şudur:

Komutan (siyasette Genel Başkan) karar verene kadar fikirlerini özgürce savun.

Ama komutan kararı verdikten sonra o karar kendi kararınmış gibi onu savun.

Benim askerlik anlayışım da bu, siyaset anlayışım da bu…”

Bu bir lider doktrin meselesi değil de nedir!

Bu Türk tarihinin liderlik, komutanlık anlayışıdır. Otağ anlayışıdır. İl( devlet)anlayışıdır.

Biz Metehan’dan, Attila’dan, Bilge Kağan’dan,Dede Korkut’tan, Alparslan’dan, Fatih’ten, Yavuz’dan, Atatürk’ten ve Başbuğ Alparslan Türkeş’ten bunu öğrenmedik mi!

Kerkük, Musul meselesine gelince…

Vekilimizin sözleri bir yumruk gibiydi.

O dağlarda çok anım var. Bunlar kesinlikle bir plan dahilinde yürütülüyor. Her es geçilip neden direk Musul Konsolosluğuna ve Kerkük’ gidiliyor. Şunu da belirtmeliyim ki konsolosluktaki askerlerin canları pahasına orayı koruyacaklarını biliyorum; lakin yukarıdan emir öyle gelmiştir.” gibi sözleriyle bu meselenin özünü belirtmiş oldu.

Ve Diyarbakır’daki Bayrak meselesiyle ilgili:

Diyarbakır’daki birliğin komutanı siz olsaydınız, bayrak indirme olayında emriniz ne olurdu?” Sorusu üzerine:

Engin Alan’ın komutanı olduğu birlikte o direğin tepesine kimse ulaşamaz. Dolayısıyla bayrak sorunu da olmaz.” diyerek noktasını koydu.

Yıllarca teröristlerle savaşan Komutanımıza tahliyesiyle ilgili sorular üzerine:

Meclis kararıyla, PKK’lı vekille aynı kefeye konularak çıkmaktansa yargı yoluyla çıkmam doğruydu. Bu konuda yazılı açıklama yapan Partimin, Genel Başkanımın duruşu ve öngörüsü haklı çıkmıştır.” dedi.

Üzerinde uygulanan hukuksuzluk ve ülkemizdeki hukuksuzluk üzerine:

Bunlar Goebbels’i 8 defa solladılar…” dedi.

İlk başta kimi kast ettiğini anlamadım, sonra anladım ki Hitler’in en yakın arkadaşı Joseph Goebbels’i kastediyordu.

Ve programın sonlarında çözüm süreciyle ilgili soruya yönelik Paşamız bir soru sordu ve cevabını da vermiş oldu:

Silahı bırakanlar! Kim bu silahı bırakanlar?

Paşam onlar senin yıllarca savunduğun vatanına kurşun sıkanlar, senin Mehmetçiklerini gözlerini bile kırpmadan şehit edenler, silah arkadaşlarına namlulularını dayayanlar…

Velhasıl program bitti.

Hasret giderebildik mi: Hayır.

Buradan Bengütürk kanalına ve Murat İde’ye çok teşekkür ediyorum. Engin Alan Paşamızı sık sık ekranlarda görmek istediğimizi belirtmek istiyorum.

SAYGILAR…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!