Özerklik, öz yönetim, kantonlaşma adı altında terör örgütü PKK, Türkiye’ye karşı savaş açmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti yalnız kırsal, köy ve mezralarda değil aynı zamanda kent merkezlerinde de terörün vahşi yüzüyle karşı karşıya gelmiştir.
Hendek kazıyor, barikat örüyor insan öldürüyor!
PKK hücreleştiği ya da yerleştiği mahallerde bölgeyi halk için yaşanmaz hale getirmiştir. Teröristler yalnız asker ve güvenlik güçlerine değil hastaneye, itfaiyeye, ambulansa, okula, camiye ve kütüphanelere de saldırmaktadır. Evler yer altından birbirlerine bağlanmış, odalar mevzilere çevrilmiştir. Evlerin kapı arkaları bubi tuzakları, bahçeleri ise el yapımı bomba düzenekleriyle doldurulmuştur.
Sokaklar hendeklerle ve barikatlarla donatılmıştır. Özellikle Sur, Silopi ve Cizre’de PKK terör örgütü bölge halkını evlerinin içinde rehin almıştır. İnsanları canlı kalkan olarak kullanmaktadır. PKK hendek kazıyor, barikat örüyor ve insanları öldürüyor. Güvenlik güçleri terörün kalleş, kahpe ve hain pusularına karşı halkın can güvenliğini tehlikeye atmamak için operasyonlarını dikkatli ve kılı kırk yararak yapmaktadır. Asker ve polis verdiği onca şehit ve gaziye rağmen halka zarar vermemek için oldukça itinalı ve temkinli hareket etmektedir.
Köşeye sıkışan terör örgütü ‘sivil, yaşlı, çocuk demeden öldürüp, güvenlik güçlerinin üzerine atmak’ gibi bir yöntem izlemektedir. Cinayetleri, kitle katliamları, bombalamaları ve vahşi eylemleri cümle alemce malum olan PKK’yı sıkıştığı alandan kurtarmak için özelde güvenlik güçlerine genelde devlete karşı korkunç bir karalama kampanyası yürütülmektedir.
PKK’nın terörüne dolaylı destek!
Ölümlerin, bombalamaların, çatışmaların ve her türlü hainliklerin faili PKK’dır. Olayları kentlere, sokaklara, evlere taşıyan da PKK’dır. Güvenlik güçleri vatandaşın can güvenliğini ve kamu düzenini sağlamaya çalışmaktadır. Eline silah, beline bomba alan, önünde hendek, arkasında barikat bulunan ölüm mangalarına karşı güvenlik güçleri halkı savunmaktadır.
PKK’nın devlete, anayasal düzenle halka karşı gerçekleştirdiği hain ve vahşi eylemlerini sempatiyle karşılayanlar güvenlik güçlerine saldırmaktadırlar. PKK’ya doğrudan destek sunanların yanında bir de sureti haktan görünerek dolaylı destek verenler vardır. PKK yandaşı olan bu zevatlar çocuk-anne ölümlerini onları öldürenler lehine istismar etmektedir. Halkın merhamet duygularını halkın aleyhine sömürmektedirler.
PKK sempatizanı kimseler örgütün hain ve alçak eylemlerini gençlerin direnişi olarak nitelendirmekte, Hendeklerin arkasındakileri gençlerin masum direnişi olarak sunmaktadırlar. Bir televizyon programına bağlanan kadının bu bağlamda söyledikleri ibret olacak niteliktedir. O şöyle diyor: “Burada doğmamış çocuklar, anneler, insanlar öldürülüyor… Sessiz kalmayın, insan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun, artık bize el verin. Yazık, insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ölmesin.”
Bölgede doğmamış çocukları da doğmuş olanları da hem öldüren hem de ölüme gönderen PKK’nın kendisidir. İnsanların evlerine el koyarak silahlı mevzi haline getiren PKK’dır. İnsanları, çocukları, anneleri öldüren de PKK’dır. Hendekleri kazan, barikatları kuran, sokakları savaş alanına çeviren, bombaları döşeyen, halkı canlı kalkan olarak kullanan ve bölge insanlarını göç ettiren PKK’dır.
Bu malum kadın, çocuk katillerini, anneleri öldürenleri, el yapımı bomba döşeyenleri halka zulüm edenleri değil bu canilere karşı mücadele edenleri suçluyor. Bu kadının sözlerinde “nerede terörü övmek var, neresinde şiddete yöneltmek var?” diyerek onu savunanlar var. İnsanları saf, hiç bir şeyden anlamaz sananlara biz de ‘bu kadının sözlerinde ölümlerin, göçlerin, patlamaların ve olan biten her şeyin faili olan PKK’dan, onun kör teröründen söz eden ya da onu yeren neden bir cümle yok?’ diye soruyoruz. Bu şartlarda teröre ancak bu kadar arka çıkılır!