Her gelen iktidarın yeni bir eğitim sistemi uyguladığını biliyorduk ta, aynı iktidarın bakanlarının her birinin farklı bir eğitim sistemi getirmesine ilk defa şahit oluyoruz.
Hüseyin ÇELİK döneminde SBS getirildi. Ondan sonra gelen bakan Nimet ÇUBUKÇU bu sistemin faydalı olmadığını söyledi ve uygulamadan kaldırdı. Şimdiki bakan da en iyisi 4+4+4 diyor. Sanki eğitim değil, deneme tahtası.
Meşrutiyet döneminin Maarif nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Emrullah bey “Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” demiş.
Bence AKP çok zorlanmamalı, Emrullah beyin düşüncesi köklü bir çözüm olabilir! Hem dershanelerin çoğu kendi yandaşlarında, kapatsınlar okulları biz de kurtulalım, onlar da!
Yeni kanun teklifiyle zorunlu eğitim süresi 8 yıldan 12 yıla çıkarılıyor. Üçlü bir kademelenme söz konusu.
Kanunu savunanlar diyorlar ki; 8 yıllık zorunlu eğitim, mesleki eğitime katılma yaşını geciktiriyordu. Bu sitemle mesleki eğitime yönlendirme artacak.
Bu gerekçe eğitim sistemimizde böylesine radikal bir değişimi gerektirir mi?
Gerektirdiğini kabul edelim. Eğitim reformu gibi bir milletin hayatındaki en önemli konuya, tek başına bir siyasi partinin karar vermesi doğru mudur?
Karar verdikten sonra da, sayısal çoğunluğuna güvenerek, sistemin tartışılmasına imkân vermeden, tekme tokat kabul ettirmenin kime ne faydası olacaktır?
Türk Eğitim sisteminin tek sorunu mesleki yönlendirme ile zorunluluk süresi midir? Mevcut uygulamada da zaten 8 yılı bitirenlerin yüzde 95’i liselere devam ediyor.
Eğitimde fırsat eşitliği, okulların fiziki durumları, taşımalı eğitimin sakıncaları, öğretmenlerin sorunları, kalabalık sınıflar, eğitimin kalitesi, müfredatın yetersizliği ve daha birçok sorun 4+4+4 ile çözülecek midir?
OECD ülkeleri arasında matematikte sondan ikinci, temel bilimlerde sonuncu görünüyoruz. Bu ürkütücü tablo eğitim sistemimizin nasıl bir çıkmazda olduğunu ortaya koymuyor mu?
Bilimsel makaleler alanında ülkeler arasında yapılan kıyaslamalar da Dünya’nın ilk 100 üniversitesi arasında adımız bile geçmiyor. Oysa bizim iktidar üniversite sayısını 170 çıkardık diye övünüyor.
Yükseköğrenimini tamamlayıp diploma alanların arasında düzgün bir Türkçe’yle bir sayfalık yazı yazamayanların sayısı hayli fazladır.
Yukarıda saydığımız sorunların bugüne kadar çözülmemesinin sebebi 8 yıllık zorunlu eğitim midir?
İşin gerçeğini Başbakan açıklıyor. AKP iktidarı geçmişle kavgayı seviyor. Bunlardan birisi de 28 Şubat döneminde getirilen 8 yıllık zorunlu eğitimdir. Sadece o dönem getirildiği için şimdi kaldırılıyor. Sistemin sakıncalı olduğunu 10 yıl sonra ancak anlayabilmişler!
Başbakan Tankla tüfekle gelen sistemi ortadan kaldırıyoruz diyor. Yerine tekmeyle tokatla bu sistemi getiriyor.
Tankla tüfekle gelen çözüm olmadığı gibi, tekme tokatla gelende olmayacaktır.
Bilimsel araştırmalar sonucu hazırlanacak ve milletimizin bünyesine uygun, toplumsal mutabakatla kabul edilecek bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır.
İnsan odaklı, bilgiyi, sevgiyi ve hoşgörüyü genç dimağlara aşılayan, siyasi değil, iktidara göre değil, millete göre hazırlanmış MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİNE ihtiyaç vardır.
Milli eğitim komisyonununda yaşanan rezaleti gördük. O zihniyet bir reform gerçekleştirebilir mi? Onların reformundan bu çağın gençliğine hayır gelir mi?
Şairin dediği gibi
“canan gide, rindan dağıla, mey ola rizan,
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinden.