Tayyip ERDOĞAN, eskidenberi PKK’nın baskıyla, tehditle Güneydoğu’daki seçmenleri BDP’ye oy vermeye zorladığını iddia ederdi. Son günlerde bu konudaki iddialarını hem genişletti, hem de dozunu artırdı. Tayyip ERDOĞAN’ Hakkari, Şırnak ve Batman’a miting yapmak için gittiğinde PKK ile BDP’nin birlikte esnafa baskı ve tehdit uygulayarak kepenk kapattırdığını iddia etti. Aslında buna “İddia” değil, “Şikayet” demek daha doğru. Başbakan, güya BDP ile PKK’yı halka şikayet ediyor.
Tayyip ERDOĞAN’ın BDP ile PKK’yı halka şikayet etmesinin amacı, çok sevdiği mağdur rolünü oynamak. Bu suretle geçmişte olduğu gibi mağduriyet istismarıyla yeniden iktidara gelmek. Ama, halk bu seçimde mağduriyet istismarını yutmuyor. Bu sebeble Başbakan ERDOĞAN, bu seçimde mağdur rolünü oynayarak iktidara gelemeyecek.
Milletimiz, AKP’nin PKK ve BDP’yi şikayet etmeye hakkı olmadığını düşünüyor. Bu sebeble Tayyip ERDOĞAN’ın mağduriyet istismarını yutmuyor. Gerçekten de AKP’nin PKK ve BDP’den şikayet etmeye hakkı yok. Neden mi? Açıklayalım:
1-AKP; dokuz yıldan beri iktidardır. İktidar makamı şikayet yeri değil, memleketin, milletin problemlerine çözüm bulma yeridir. AKP, PKK ve BDP’den şikayet etmek yerine ülkenin her yerinde asayişi sağlamak, vatandaşın ticaret özgürlüğünü sonuna kadar güvence altına almakla yükümlüdür. AKP, bu yükümlülüğü çerçevesinde PKK’nın ve BDP’nin baskılarını ve tehditlerini bertaraf edecek, baskı ve tehditte bulunanları kulağından tuttuğu gibi adalete teslim etmek görev ve sorumluluğunu taşımaktadır.
2- AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Güneydoğu Bölgemizde PKK’nın vatandaş üzerinde baskı kurması, tehditle kepenk kapattırması söz konusu bile edilemezdi. AKP, iktidara geldikten sonra PKK’ya verdiği tavizlerle, PKK’nın ekmeğine yağ sürecek icraatları ile bu ortamın oluşmasına zemin hazırlamıştır. PKK, AKP’nin göz yumması, hoş görmesi, taviz vermesi ile yeniden Güneydoğu’da insanlar üzerinde terör estirecek, baskı kuracak, tehditle kepenk kapattıracak güce ulaşmıştır. PKK’nın Güneydoğu’da baskı ve tehditle kepenk kapattırmasının asıl sorumlusu başta Tayyip ERDOĞAN olmak üzere AKP’li Hükümet üyeleridir.
Tayyip ERDOĞAN, muhalefet partisi liderlerini Sivas’ın ötesine geçememekle, Güneydoğu’ya gidememekle itham ederken şimdi kendisi aynı duruma düşmüştür. Binlerce kişilik koruma ordusuyla Güneydoğu’ya gitmek marifet değildir. Marifet olan, çok geç kalınmış da olsa aciliyetle PKK’nın bölgedeki etkinliğini kıracak, Devlet otoritesini yeniden tesis edecek radikal tedbirleri alabilmektir.
AKP’nin Güneydoğu’da Devlet otoritesini yeniden tesis edebilmek için alabileceği radikal tedbirlerin başında OLAĞANÜSTÜ HAL veya SIKIYÖNETİM ilan etmek gelmektedir. Ancak, bunlar yetmez. Bunun yanında güvenlik güçlerine PKK ile mücadele edebilmek için geniş yetkiler verilmelidir.Yukarıda açıkladığımız radikal tedbirler alınıp kararlılıkla uygulamaya konulduğunda Güneydoğu’da kaybolmuş olan Devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesi zor olmayacaktır.
Tayyip ERDOĞAN ve kabine üyelerinde bu radikal tedbirleri uygulayacak cesaret ve kararlılık var mıdır, bilemiyorum. Olmasını temenni ediyorum. Ancak, 9 yıllık AKP iktidarını göz önüne getirdiğimde bunun mümkün olmadığını düşünüyorum. AKP’de bu radikal tedbirleri alacak cesaret ve kararlılık yoksa milletimizi, devletimizi daha fazla sıkıntıya sokmadan iktidarı bırakıp gitmeleri en akıllıca yoldur. AKP kendisi gitmezse 12 Haziran’da millet göndermelidir. Çünkü, Güneydoğu’da PKK’nın hegomonya kurmasına engel olamayan AKP’nin bu millete yapabileceği bir iyilik kalmamıştır.
