Nazım Peker
Nazım Peker

Şevket Barutçu’yu Tanımıştım

Yıl 1969. Eylül ayının başlarıydı. Er öğretmen olarak Isparta’da vatani görevimi tamamladıktan sonra; kura çekimi sonrası tayinim Kastamonu’ya çıkmıştı.
 
Görev yerimi, Çankırı ile değiştim.
 
Bilmediğim bir coğrafya köşesi idi Çankırı.
 
Yarı umut, yeri ümitsiz Çankırı’ya gittim. Eşim de öğretmendi. En azından ikimizin beraber çalışabileceğimiz bir okul istiyordum.
 
Çankırı yolunda, “Baykuş Boğazı’nda” yediğim yumurta ekmeğin tadını dün gibi hatırlıyorum.
 
Çankırı’ya vardım. Otele yazıldım. Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Kendimi tanıtınca, “Hamza Anaç’ı tanır mısınız?” sorusuyla karşılaştım. Nasıl tanımazdım Rahmetliyi.
 
İşlerim kolaylaştı. Eşim ile Orta ilçesinin Hasanhacı köyüne tayinimi yaptılar. O köyün manzarasını, o köyün sevecen, hoş sohbet, misafirperver insanlarını unutmak mümkün mü? Hele hele rahmetli eğitmen Hasan Gündoğmuş’u. Namı diğer Yaşar ağasını!
 
Yolum düştükçe Çankırı’ya inerdim.
 
Bir inişimde, “Kim var kim yok diye?” sorduğumda; “Şevket Barutçu” ismini verdiler.
 
Çankırı küçücük derli toplu bir il. Kendisini buldum. Kitaplarla, özellikle de çocuk kitaplarıyla dolu bir odada beni karşıladı. Çocuklara kitap veriyor, okuma sevgisini aşılıyordu.
 
Hal hatır faslından sonra, iş memleket meselesine geldi.
 
Rahmetli, rahmetli Başbuğ’u atlatmıştı. Nurettin Ok, Gürhan Titrek, Arif Tosyalıoğlu S. Demirel’in vekilleriydi.
 
Şevket Barutçu, şahsiyetlere dokunmadan, olgun ve vakur bir şekilde günün olaylarını, Türkiye’nin açmazlarını komünizmin ülke ve İslam için ne büyük bir tehlike olduğunu tek tek anlatmıştı.
 
Onu dinledikçe ülkem adına üzülürken; bir yandan da seviniyordum ki, Şevket Barutçu gibi vatanseverler de varmış diye.
 
Her Çankırı’ya gelişimde muhakkak yanına uğrardım.
 
Aramızda güzel bir hukuk oluşmuştu.
 
Hep, “Ülkenin Şevket Barutçu gibi insanlara ihtiyacı var” derdim.
 
Başbuğa hasta idi. Onun iradesini, azmini, mücadelesini anlatır; gençliğe ve üniversitelere sahip çıkışından bahsederdi. Kadına önem verirdi ve Nazım Hoca, “Toplumun yarısı kadın. Bu yarısı da diğer yarısını eğitmektedir” derdi. Kadınlara önem verilsin isterdi. O, bunları anlatırken, T. Fikret’in, “Cahilse kadın; alçalır beşer.” Deyişi gelirdi hep aklıma.
 
Ölüm haberini sosyal medyadan öğrendim. Sevenlerine, yakınlarına başsağlığı diliyor. Mekânın cennet olsun ey yüce ve temiz insan; Şevket Barutçu diyorum.
 
Esen kalınız.   
 
 
NOT: Kurban Bayramının; siz değerli okurlarıma, site sahip ve yöneticilerine, aziz Türk milletine, arkadaş ve dostlarıma, gazilerimize, değerli ailelerine, şehitlerimizin arkada kalanlarına. Türk ve İslam âlemine huzur, barış, kardeşlik, dirlik, bereket getirmesini dilerim. Bayramınız kutlu olsun. N.P.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!