Ermeni tehciri… 1915’te ne olmuştu?

Osmanlı imparatorluğunda asırlardır binlikte yaşayan ve kadir birliği eden Türkler ve Ermeniler arasına 19. yüzyılda “dış güçler” giriyor ve inişler çıkışlarla 1915’e kadar geliniyor.

Önce “1915’te ne olmuştu?” sorusunun cevabını vermek gerekir.

1915’ten bir yıl kadar önce yapılan Osmanlı Mebusan Meclisi seçimlerinde, iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi ile Ermeni Taşnak Komitesi tek listeye oy vermişlerdi.

1915’ten yalnızca 7 yıl önce, 1908’de önde gelen ittihatçılar ve Taşnak Komitesi liderleri, İstanbul’da meydanlarda “Yaşasın Hürriyet!” diye haykırmışlardı.

Karşımıza şu soru çıkıyor: Türk ve Ermeni liderler, Dünya Savaşı için seferberlik ilan edildiğinde neden birbirlerine “düşman” saflarda savaşa katılmışlardır?

1915 ilkbaharında Müttefik kuvvetlerin Çanakkale Boğazı’na saldırıları ve Doğu Anadolu’ya yönelik Rus ordularının da kara harekâtı sürmektedir.

Aynı günlerde imparatorluğun kıyı bölgeleri Müttefik savaş gemilerinin bombardımanları altındadır.

24 Nisan 1915 günü, yani Ermeni diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti’nin bir tür “seçilmiş travma” olarak ilan ettikleri gün, İstanbul’da, Hükûmet, Osmanlı Ermeni Komiteleri liderlerini “düşman orduları lehinde askeri faaliyetlerde bulundukları” gerekçesiyle tutuklamıştı.

***

24 Nisan 1915 günü İstanbul’daki ve Anadolu’daki manzara neydi?

İstanbul’da Fransız Elçiliği tarafından hazırlanan 25 Nisan-1 Mayıs 1915 arasındaki istihbarat notlarında şu ifadeler yer almaktadır:

-Rus donanması İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişindedir .

-İngiliz ve Fransız donanması Çanakkale Boğazı girişine saldırmaktadır.

-Kafkasya Cephesinde Ermeniler, Rus ordusuylae birlikte Türklere karşı savaşmaktadır.

-Erzurum bölgesinde, özellikle Van’da Ermeni çeteleri, Türklere karşı savaşmaktadır.

-Osmanlı başşehrinde Ermeni komitelerinin liderleri tutuklanmıştır.

-Osmanlı hükûmetinin bu baskısı, Zeytun (Maraş) ve Kafkasya Cephesinde Ermenilerin tutumundan kaynaklanmaktadır.

-Osmanlı Harp Divanı Başkanına göre; ülke dışındaki Ermeni Komiteleri, Doğu Anadolu’da altı vilayette ayaklanma hazırlığındadır.

Türk-Ermeni ihtilafının en şiddetli tartışma alanı, 1915 yılında ve sonrasında etkili propagandalarla karartılmıştır.

Tarih yazımı açısından bu konu günümüzde uluslararası boyutlarda bir ihtilafa dönüştürülmüştür. Artık müzminleşmiş olan bu ihtilafta tarafların pozisyonları şöyledir:

1- Ermeni Komitelerin savaş altında düşman hesabına gerçekleştirdikleri askerî faaliyetler, Ermeni diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti tarafından, “Osmanlı egemenliğinden kurtulmak” için girişilen eylemler olarak açıklanmaktadır.

2- Birinci Dünya Savaşı’ndaki Müttefik devletler için, Ermeni Komiteleri’ni kullanmak ve Türkleri arkadan vurmak savaş şartlarında son derece normaldir. Fakat, Türk tarihçiler tarafından bunun hatırlatılması elbette can sıkıcıdır. Ermeni Komiteleri’ne bir diyet borcu olarak parlamentolarından ve uluslararası kuruluşlardan siyasi nitelikli “soykırım” kararları almaları zorunluluktur. Böylece 1915’in “masum kuzucukları” onların bu kararlarından sonra Birinci Dünya Savaşı’nda nasıl kullanıldıklarını unutacaklardır.

3- Türkler ise Osmanlı Ermeni Komiteleri’nin askeri faaliyetlerini ve kanlı katliamlarını, imparatorluğun varlığını tehlikeye düşüren, bastırılması bir nefis savunması zorunluluğu ve devlet sorumluluğu olarak değerlendirmektedir .

***

Birinci Dünya Savaşı başında Ermeni Taşnak, Hınçak ve Ramgavar Komiteleri tarafından Osmanlı ordusuna ve sivil ahalisine karşı sürdürülen askeri faaliyetler nelerdir?

Bunlar bir “dolaylı savaş” mıdır veya “iç savaş” olarak mı tanımlanabilir?

Yoksa daha farklı bir kavramlaştırma mı gerekmektedir?

***

1940 yılında, Rus Tümgenerali Nicolay Georgiyeviç Korsun, zorunlu göç kararı uygulanırken, Türk askeri makamlarının ve Türk halkının göçmenlere nazik davrandığını; ancak bazı bölgelerde Ermenilerin saldırılara uğradıklarını yazmıştır.

Rus Tümgeneraline göre, Ermeni göçmenlerin yarısı açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle ölmüştür.

Birinci Dünya Savaşı’nda bir kısım Anadolu vilayetlerinde savaş şartlarının yol açtığı “iktidar boşluğu” yüzünden, Türkler (Müslümanlar) ve Ermeniler (Hıristiyanlar) arasında bir de karışıklık hâli gözlemlenmektedir.

Kimi yerleşim birimlerinde Ermeniler ve Müslüman ahali birbiri aleyhine silahlanmış ve mukateleye (birbirini öldürmeye) kalkışmıştır. Bütün bunlardan dolayı iki taraf için de hazin olaylar cereyan etmiştir.

1914-1918 arasında Anadolu’da Ermeni Fedailerin ve Ermeni Gönüllü Birliklerin katlettiği Müslümanların sayısı, dört yıl süren Dünya Savaşı’nda Müttefik kuvvetlerin, Osmanlı ordusuna silahlı çatışmalarla verdirdikleri zayiatın yaklaşık beş katıdır. (Kaynak: Prof. Dr. Hikmet Özdemir, 1915 Tartışılırken Gözden Kaçırılanlar, 2007)

Kısaca; tarih kendi şartları içinde değerlendirilmelidir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!