Nazım Peker
Nazım Peker

Büyüme Neden Durdu?

Bu gün Türkiye’yi idare edenler, iktidara geldiklerinde 57. Hükümetin BALDIRAN zehri içerek, hükümet olma imkânını elinden kaçırma pahasına; biten ekonomiyi rayına oturtmuş, bankaların içini doldurarak gelecek yıllara sağlam, ayakları üstüne basan bir Türkiye hazırlamışlardı.
  Enflasyon dizginlenmiş, kaybolan güven kazanılmış, boşalan hazine takviye edilmişti. Gel gör ki 2002 seçimleri ülke ekonomisini düzelten üç partiye yâr olmamış DSP-ANAP- MHP den oluşan koalisyon partilerini sandığa gömmüş ve TBMM’de temsil edilmelerini engellenmişti.

  Önce GÜL’ün 58. Ve daha sonra Sayın R.T. Erdoğan’ın kurduğu hükümetler, bu düzelmenin bir hediyesi olarak ilk üç yıla yakın bir süre elektriğe, doğalgaza, suya, akaryakıta ve diğer kalemlere ya hiç ya da dişe dokunur bir zam yapmamışlardı. S. Başbakan Tv’lere çıkıp, “ Biz onlar gibi haftada bir zam yapmayız” havasındaydı. Ekonomik büyüme göstergeleri iyi idi. Reel sektör bulduğu güvenle adeta depara kalkmış, ihracat rakamları yüzleri güldürmekteydi.

  Plansız ve hovardaca sürdürülen ekonomi uygulaması, seçim ekonomileri ve plansızca yapılan oya yönelik ödemeler ve devletin aşırı israfıyla birleşince kaçınılmaz sonuç kapımızı çaldı. Bir zamanlar, “Avrupa batarken biz büyümede ÇİN’i bile solladık!” övünmelerinde de sona geliverdik. O yıllarda ÇİN’in büyüme hızı yüzde7’lerin üzerindeydi.

  Milli ekonomistler bu büyümenin “HORMONLU” bir büyüme olduğunu söylerken ben dahi bir yazımda bunun böyle olmadığını yazmıştım. O zaman S. Başbakan ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanları, Bizlerin cahilliğimize vermişler, “ekonomiyi bilmediğimizi” söyleyerek, “bozgunculuk ve kara propaganda yapmakla” bizleri suçlamışlar “Hükümetin başarısını çekemediğimizi” söylemişlerdi.
Bizler demiştik ki, “Nasıl olurda ülke ekonomisi büyürken işsizlik artar?” Onlar yine bizim ekonomiden anlamadığımız türküsünü çığırmışlardı.

  Ne oldu? Takke düştü kel göründü. Keşke bizler haklı çıkmasaydık, keşke kazanan biz olmasaydık da ülkemiz ve ülkemizin ekonomisi olsaydı.

  TUİK 2012 büyüme rakamlarını açıkladı. Büyümemiz yüzde 2.2 olabilmiş. Bu rakamların bile sağlıklı olmadığını söyleyebilirim. Biraz suni büyütülmüş gibi.

  2011’deki büyüme rakamı yine TUİK’e göre yüzde 8,5 idi. Aslında o rakamda gerçek değildi. Değildi ki, bu yılki büyüme rakamları ile arsında yüzde 6.3 lük bir fark var. Eğer 2011’deki rakamlar sağlıklı ise bu ani firenin sebebi ne? Bu acı bir firen ise 2013 çok karamsar ve batık bir yıl olacak demektir.

  Sanayi esnafını dinlediğimiz de. “Bir sor bin ah işit” misali. Paranın dönmediğini, piyasalarda aşırı bir likit darlığından bahsetmekteler. Çek yasasının da getirdiği olumsuz etki ile işlerin iyiden iyiye durma noktasına geldiğini söylemekteler.

  Bu tezi hükümetin büyüme tahmin rakamları da doğrulamaktadır. Yıla yüzde 4 büyüme hedefi ile başlayan hükümet daha sonra bunu yüzde 3.2’ye revize etmişti.. Çekilen bu hedef bile ne yazık ki tutturulamamıştır. TUİK’e göre sektörlerde büyüme rakamları şöyledir. 6.6 ile Gayrimenkul, 4.3 Eğitim, 5.3 Sağlık, 3.2 Ulaştırma, 0.1 Ticaret, 0.6 İnşaat, 1.9 İmalat ve sanayi, 3.5 Tarım.
  Bu rakamları basitçe okursak Ticaret, inşaat, imalat ve sanayimizin can çekiştiği manası çıkar.
  Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Türkiye’nin daha fazlasını hak ettiğini” belirterek “2012 deki büyüme ülkemiz için bir fren olmuştur. “ derken. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu büyümenin bir başarı olduğunu belirterek,” 2013 yılı büyümenin dengeli biçimde hızlandığı bir yıl olacak. 2013’de Orta Vadeli Planda öngördüğümüz yüzde 4 oranında büyüme bekliyoruz.” Açıklamasında bulunmuştur.

  Bu da şunu gösteriyor. Ekonomi politikası da, Eğitim ve Sağlık politikası gibi, adalet politikası gibi bitmiş ve iflas etmiştir. Tarımda yüzde 3.5 büyüyen bir ülke” SAMAN” ithal eder mi? Bu, hormon değilse saman ithalatını nasıl izah edeceksiniz?

  Üretmeden tüketmenin, kazanmadan harcamanın resmidir bu rakamlar. Siz devletin ve cumhuriyetin kazanımı olan değerleri özelleştirme adı altında satıp bir hamlede yerseniz, geldiğiniz nokta da burası olacaktır. Ülkenin ekonomisi MİRAS YEDİ OĞLANIN içler acısı durumudur.

  Umarız yine biz çıkmayız. Umalım kazanan devletimiz ve asil halkımız olur. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derlermiş.

  Esen kalınız.  

  NOT: Ben ekonomist değilim. Ama ülkesini canı gönülden seven, onun dert ve sıkıntılarıyla yakında ilgilenen TÜRK oğlu TÜRKÜM.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!