Suriye’de bulunan bütün küresel ve bölgesel güçlerin ortak amacı Türkiye’yi bölgeden uzak tutmaktır. Bu konuda Rusya, ABD, Esat rejimi ve IŞİD amaç birliği içindedir. El Bab’da TSK’ya yönelik son saldırı da bu amaçla ilgilidir.
TSK’yı hedef seçenlerin amacı nedir?
TSK’ya yönelik gerçekleştirilen son saldırının hedefine değinmeden önce TSK’nın bölgeye müdahalesinin hedefini ortaya koymak gerekir. Bir defa Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüyle sorunu yoktur. Türkiye’nin, Fırat Kalkanıyla bölgeye girmesinin nedeni güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kalmasının sonucudur.
Gelinen aşamada TSK’nın belirlediği ilk hedef El Bab ile Afrin ikinci adım ise El Bap ise Münbic hattının kesilmesidir. Daha sonra Münbicteki PYD varlığına karşı harekete geçilecektir.
Bu bağlamda PYD üzerinde ki TSK’nın baskısı arttıkça provokasyonlar da artıyor. Türkiye’yi ABD, Rusya ve Suriye’yle karşı karşıya getirerek TSK destekli ÖSO’nun önünün kesilmesi için malum mahfillerde ciddi çalışmalar yapılıyor.
Rus uçağının düşürülmesinin yıl dönümü olan 24 Kasımda Suriye uçaklarının saldırısıyla beş Mehmetçik şehit düşmesi sıradan bir olay değildi.
Hain saldırının kaza olmadığı bilinçli yapıldığı açıktır. Yüksek irtifada uçan Suriye uçaklarınca, Bab’a yaklaşık 1 km mesafede olan TSK birliğine karşı sağlam istihbarat bilgisiyle nokta atışı yapıldığı da biliniyor. Hedefi ve sonuçları inceden inceye hesaplanmış bir saldırıyla TSK karşı karşıya kalmıştır.
Bu saldırıyla Türkiye’nin derhal Suriye’ye karşı mukabelede bulunmasının amaçlandığı anlaşılıyor. TSK’nın böyle bir müdahalesinin muhtemel üç önemli sonucu olacaktı. Birincisi TSK’nın Suriye topraklarında DAEŞ’le değil Suriye’yle savaşmak için olduğu propagandası yapılacaktı. İkincisi TSK’nın PYD üzerindeki Menbiç-El Bab baskısı zayıflayacaktı. Üçüncüsü de Türkiye, Rusya ve ABD ile şu veya bu ölçüde karşı karşıya getirilmiş olacaktı.
Suriye’nin saldırısının hesabı Rusya’dan sorulmalıdır!
Türkiye kendisine karşı kurulan stratejik tuzağa, karşı stratejik hamle ile cevap vermelidir. Türkiye bu saldırıya soğukkanlı, sağduyulu ve büyük devlet olma bilinci ve iyi bir zamanlamayla sert bir cevap vermelidir.
Suriye’deki rejim ancak Rusya’nın himayesinde ve gölgesinde varlık gösterebilmektedir. Rusya’nın bilgisi dışında Suriye’nin böyle bir saldırıyı gerçekleştirme ihtimali yok denecek kadar azdır.
Nitekim Suriye’nin bu hain saldırısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya lideri Putin’le iki kez görüşmesi bu bağlamda anlamlıdır.
Türkiye saldırının cevabını saldırıyı yapan Suriye’e vermelidir. Saldırının siyasi anlamda hesabını da Rusya’dan sormalıdır.
Adım adım hedefe yaklaşılıyor!
Fırat Kalkanı Harekâtı’nın amacı, Kuzey Suriye’de Türkiye düşmanı bir yapının oldu-bittisine izin ve imkân vermemektir. Nitekim TSK’nın Cerablus hareketiyle kuzeyden önü kesilen PYD bu defa güneyden El Bab üzerinden Afrin’e ulaşmak hesabı yapıyordu. Bu nedenle var gücüyle ÖSO’dan önce El Bab’a inerek oradan Afrin kantonuyla bağlantısını tamamlamak arzusundaydı.
TSK bunun farkında olarak harekâtın derinliğini 28 kilometre uzaklıktaki El Bab’a uzattı. Suriye uçaklarının El Bab’daki Türk birliğine yönelik yaptığı saldırının arkasından TSK himayesindeki ÖSO’nun PYD’nin Afrine uzanan koridorunun önünü kestiği haberleri geliyor.
PYD, TSK’dan önce Halep’in kuzeyinde Fırat Nehri’nin batı yakasındaki Münbiç’ten DAEŞ kontrolündeki Bab’ı ele geçirmeyi hedefliyordu. Bu amaçla Münbiç’ten Bab’a çıkmak için hamle yapan PYD, Türkiye’nin hava saldırıları ve ÖSO’nun direnişiyle durdurulmuştu. Devamında da TSK destekli ÖSO, Bab-Münbiç yoluna ilerleyerek stratejik önemdeki Acemiye köyünü terör örgütü DAEŞ’tan aldı. Böylece, PYD’nin Münbiç’teki güçlerini Bab’a intikal ettirmek için kullanacağı yol kesilmiş oldu. Bab’ın düşmesiyle PYD’nin umutları suya düşecektir. Ardından da Münbiç’ten terör unsurları Fırat’ın doğusuna sürülebilecektir.