Başbakan Tayyip ERDOĞAN, geçtiğimiz günlerde Suriye’de meydana gelen olaylarla ilgili şu açıklamayı yaptı: Bugüne kadar birçok konuda ’Acaba halledebilir miyiz?, Acaba söylenenler yerini bulur mu?’diye çok sabrettik. Ama artık burada da sabrın son anlarına geldik ve bunun için de bu süreç içinde salı günü (yarın) Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nu Suriye’ye gönderiyorum. Kendileriyle orada gerekli olan görüşmeleri yapacaklar. Bu görüşmelerde mesajlarımız artık kendilerine kararlı bir şekilde iletilecektir. Bundan sonraki süreç verilecek cevaba ve uygulamaya göre şekillenecektir. Çünkü biz Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir. Çünkü bizim Suriye ile 850 kilometre sınırımız var, akrabalık, tarih, kültür bağlarımız var. Dolayısıyla burada olanlar, bitenler bizim asla seyirci kalmamıza fırsat vermez. Tam aksine oradaki sesleri duymak zorundayız, duyuyoruz ve tabii ki gereğini de yapmak durumundayız.
Tayyip ERDOĞAN’ın Suriye’de meydana gelen olaylar hakkında yaptığı konuşma, bir imparator edasıyla yüksek perdeden yapılmış bir konuşmadır. Bu konuşmada ERDOĞAN, Suriye’nin eski Osmanlı toprağı olduğunu ima etmiştir. Bir devletin başbakanı böyle bir iddiada bulunuyorsa, doğal olarak o devletin bir imparatorluk iddiasının olması gerekir. İmparatorluk iddiasında bulunan bir devletin Başbakanı da herhalde kendisini “imparator” addediyor olmalıdır.
Tayyip ERDOĞAN’ın imparator edasıyla yaptığı konuşma, sık sık gündeme getirilen “YENİ OSMANLICILIK” hayallerinin AKP Hükümeti tarafından benimsendiğini akla getirmektedir. Peki, AKP’nin de benimsediği imparatorluk hayalinin gerçekleşebilme ihtimali var mıdır? Kanaatimce bu hayalin gerçekleşebilme ihtimali sıfırdır. Çünkü,
1-Türkiye Cumhuriyeti, üniter-ulus bir devlettir. Devletimizin geleneksel dış politikasında böyle uçuk bir hayalin zerresi yoktur.
2-Halkımızın böyle bir ideali ve beklentisi söz konusu değildir.
3-Suriye Halkı’nın böyle bir talebi yoktur.
4-Türkiye’nin ekonomik-askeri gücü böyle bir hayali gerçekleştirmeye müsait değildir.
5-İmparatorluk iddiasının ülkemize ve milletimize sağlayacağı bir yarar söz konusu değildir.
6-Mevcut dünya konjoktürü böyle bir iddiayı gerçekleştirmeye kesinlikle uygun değildir.
7-İmparatorluk iddiası, Türkiye’yi uzun sürecek bir savaşın içine çekebilecektir. Böyle bir savaştan ülkemiz kesinlikle yorulmuş, harap olmuş bir biçimde çıkacaktır. Savaşacağımız ülke yalnız Suriye olmayacak bölgesel, çok taraflı büyük bir savaş yaşanacaktır. Böyle bir savaşta süper güç sayılan devletlerle savaşmak durumunda kalınabilecektir. Allah korusun böyle bir savaş sonunda Türkiye toprak bütünlüğünü dahi koruyayamacak duruma dahi düşebilecektir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere imparatorluk iddiası ile komşu ülkelere karşı kabadayılık yapmak kesinlikle milli çıkarlarımıza uygun değildir. Bir savaşın içine girmesek bile imparator edasıyla yapılan bu konuşmalar Suriye ile ilişkilerimizi kötü bir hale getirebilecek ve bu durum uzun bir süre devam edebilecektir.
Suriye’ye karşı imparatorluk edasıyla yüksek perdeden kabadayılık yapmanın milli çıkarlarımıza zarar vereceğini biz görebiliyorsak devleti yöneten AKP Hükümeti görmüyor mu? Mutlaka görmesi gerek. Bu tehlikeyi görmüyorsa vay halimize! Peki, Hükümet böyle bir tehlikeyi gördüğü halde bu kabadayılığı niçin yapıyor? Hükümetin, ABD’nin talebiyle bu girişimleri yaptığına dair medyada çıkan haberler doğruysa daha da vay halimize! Çünkü, bu durum, kesinlikle ABD’ye taşeronluk yapmak demektir. Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni başka bir devletin taşeronu yapmaya hakkı ve yetkisi yoktur.