Bir yanda terör can almaya devam ediyor. Diğer yandan teslim olan teröristler etkin pişmanlıkla serbest bırakılıyor. Bombalar yakalanıyor. Ama diğer yandan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait RF-4 tipi keşif uçağının Suriye tarafından vurulmasıyla ilgili açıklamalar yorumlar devam ediyor.
Ne oldu, ilişkilerin daha da kötüleşmesine nasıl gelindi?
2004 yılında Erdoğan Suriye’ye giderek serbest ticaret anlaşması imzalar. Ticaret alanındaki adımlar, yine 2011 yılı ortasına kadar yükselen bir ivme izler ancak Türkiye’nin aldığı yaptırım kararı nedeniyle ikili ekonomik ilişkiler durma noktasına gelir.
1 Ocak 2007 tarihinde Serbest Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle ikili ticaret hacminde kayda değer artış yaşanır. 2006 yılında 796 milyon dolar olan iki ülke arasındaki 2010 yılında 2.5 milyar dolar seviyesine ulaşır.
2009 yılında imzalanan Vize Muafiyeti Anlaşması sonucu, Türk firmaları Suriye’ye akın ederken, Türkiye ile Suriye arasındaki turistik ziyaretlerin sayısı iki kattan fazla artar. 2010 yılında 1.6 milyon Türk Suriye’ye giderken, bu ülkeden 900 bin turist Türkiye’ye gelir. Bu turistlerin arasına Esad çifti de katılır. Bodrum’a gelen çifti, havaalanında Erdoğan çifti karşılar. Aileler beraber tatil yaparken, muhabirler samimi anları görüntüler.
2008 yılında; Türkiye aynı zamanda Suriye’nin diğer ülkelerle yaşadığı sorunlara da el atar. Türkiye Şam ve Tel Aviv arasında Golan Tepeleri sorununun çözümü için arabuluculuk yapar. Türkiye’nin Gazze’ye yönelik İsrail saldırısını sert sözlerle eleştirmesi arabuluculuk rolünü sona erdirir. Bu görüşmeler yeniden Fransa’nın arabuluculuğunda başlaması gündeme geldiğinde Esad, Kardeşim Erdoğan objektifti, der.
2011 yılında; Lübnan’da baş gösteren hükümet krizinin çözümü için Şam’da Türkiye, Suriye ve Katar arasında üçlü bir zirve gerçekleştirilir.
Nisan 2009 tarihinde; iki ülke arasındaki dostluk, işbirliği ve karşılıklı güvenin artması için sınır hattında ortak bir askeri tatbikat düzenlenir. Türkiye ile İsrail’in ikili ilişkilerinde ciddi bir düşüş yaşanırken, bu tepki çeken bir adım olur. Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Suriyeli meslektaşı Hasan Türkmeni savunma endüstrilerinde işbirliğinin artırılması için gerekli adımları belirleyen anlaşmaya imza atar.
13 Ekim 2009 tarihinde; Türkiye ve Suriye arasında on bakanının katılımıyla Halep ve Gaziantep’te Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 1. Bakanlar Kurulu toplantısı yapılır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ilişkilerin vizyonunun, ortak kader, ortak tarih, ortak gelecek, olduğunu söyler. Aynı yılın aralık ayında benzer bir toplantı Şam’da yapılır.
Şubat 2011 tarihinde; Başbakan Erdoğan, Asi Nehri üzerinde inşasına başlanan barajın temel atma töreninde, Esad’a "kardeşim" diye hitap eder.
Mart 2011‘de Suriye’de başlayan rejim karşıtı gösteriler, iki ülke arasında soğuk rüzgarların esmeye başlamasına neden olur.
Haziran 2011 tarihinde; Erdoğan ilk defa Esad rejimini halkına karşı şiddet uygulamakla eleştirir. Aynı anda, yüzlerce Suriyeli ülkesini terkederek Türkiye’ye sığınır. İlk başta sayıları onlarla ifade edilen Suriyeli sığınmacıların sayısı bugün 33 bini geçmiş durumda.
Haziran 2011 tarihinde; sınırdaki Cisr El Şuğur kentinde 120 asker ve rejim yanlısı Suriyeliler öldürülür. Katliam sonrası Suriye, teröristlerin Türkiye’den sızdığını iddia eder.
Ağustos 2011 tarihinde; Türkiye’nin Şam nezdinde son diplomatik hamlesi Davutoğlu’nun ziyareti olur. Erdoğan’ın mesajlarını Suriye’ye ileten Davutoğlu’na Esad, teröristlere karşı mücadele ediyoruz, der. Ankara’nın Suriye’ye tavsiyelerin reddedilmesiyle köprüler atılır.
21 Eylül 2011 tarihinde; ABD Başkanı Obama ile görüşen Erdoğan, Suriye ile bütün ilişkileri kesmeyi planladığını söyler.
13 Kasım 2011 tarihinde; Türkiye, Suriye Ulusal Konseyi ve Özgür Suriye Ordusu’nun yönetici kadrolarına ev sahipliği yapar. Türkiye’ye yönelik öfkenin ilk işareti Şam’daki elçiliğinin öfkeli Suriyeliler tarafından basılması olur. Bu elçilik 7 ay sonra kapatılır.
30 Kasım 2011 tarihinde; Türkiye misilleme yapar Şam ile ilişkilerini kestiğini açıklar.
Nisan 2012 tarihinde; Suriye sıklıkla terörist olarak nitelendirdiği silahlı muhalefetin Türkiye’de buluşmasını eleştirir. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Türkiye’yi Suriye sorunun parçası olmakla ve Annan Planı’nın uygulanmasını engellemeye çalışmakla suçlar.
Nisan 2012 tarihinde; Şam, Suriye’nin düşmanları, sözleriyle suçladığı Suriye’nin Dostları Toplantısı Türkiye’de yapılır. Ankara bu inisiyatif içinde Suriye karşıtı en sert söylemleri dile getiren ve uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye çağıran aktörlerden olur.
Nisan 2102 tarihinde; BM Suriye Özel Temsilcisi Annan’ın Türkiye’yi ziyaretinde, sığınmacı kamplara kimliği belirsiz kişiler ateş açar ve iki kişi ölür. Erdoğan, NATO’nun 5’inci maddesinin uygulanmasını isteyebileceklerini söyler. Davutoğlu da Suriye’ye yönelik uçuş yasağı ve insani yardım koridoru açılması gibi önlemlerin alınabileceğini söyler.
Suriyeli makamlar ise Türkiye’nin Suriyeli muhalifleri silahlandırmak ve eğitmekle suçlar. Batı basınında da yer alan söz konusu iddiaları Türkiye yalanlar, aynı süreçte Suriye rejimini, halkına karşı vahşet uygulamakla suçlar.
Mayıs 2012 tarihinde; Uçak krizinden bir önceki son büyük restleşme Türkiye’nin Suriyeli diplomatları sınır dışı etme kararı alması olur.
Ve gelinen nokta. Sıfır dış sorun politikası iflas eder, bütün komşularla sorunlar artar ve dost ve kardeş Suriye’de düşman kabul edilir.
Günün Sözü: Emir almaya alışan yöneticiler toplumu ve devleti felakete sürükler.