Bir kutlu isyanla sarsılmak, sarılmak yeniden ümide…
Onurlanmak titreyerek, silkinmek, ağlamak doyasıya huzurla, belki utanmak vefadan-fedadan; iliklerimize kadar!..
Vatanın değersiz, Türklüğün öcü, askerliğin terör yuvasına indirgendiği, şahadetin ihanetle denk tutulup, alçaklığın gündem belirlediği, zamanımız çürümüşlüğüne inat!..
Söz konusu vatan olunca; Türk’e dair esintilerde şahlanışa bir yürek çıkar.
Gazi Komando Başçavuş Polat Katrancı…
***
Mayının kopardığı bacağını eline alıp beklemesinden ötedir; yaşayıp, yaşattıkları, anlattıkları gazimizin!
Kendi isteğiyle terör örgütüyle mücadele etmek için gittiği güneydoğuda mayına basar. Kopan bacağını eline alıp helikopter bekleyen Katrancı, operasyona gitmeden önce Tugay Komutanının söylediği, "İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum" sözünü ömrü boyunca unutmayacağını söyleyerek başlar anlatmaya…
Atalarının da birçok savaşa katıldığını ve bir parçasını vatan toprağında bıraktığı için gurur duyduğunu belirterek, “Dedemin babasının ilk ağabeyi Çanakkale’de, ikinci ağabeyi Trablusgarp’ta ve üçüncü ağabeyi de Mekke’de savaşmış. Onlar nasıl kanlarını ve naaşlarını oralarda bıraktıysa ben de bir parçamı vatan toprağında bıraktım, bunun için de çok gurur duyuyorum” diye ifade ediyor.
Olayda kendisinden daha önemli kahramanların olduğunu aktaran Katrancı, şöyle devam ediyor;
“Kahramanlığı, mayına basıp kendimi yerde bulduktan sonra etrafımdaki diğer personelin bizleri himaye etmesinde, kol komutanı kan revan içerisinde bacağı kucağında beklerken duygularını içeri atıp etraftan gelebilecek tehditlere karşı etrafı gözetleyen profesyonel uzman çavuşlarımıza, diğer metanetli davranan kol komutanlarına lanse etmek daha doğrudur. Ayrıca 20 dakika gibi kısa bir sürede herhangi bir pilotun inmeyi göze alamayacağı tepede, bir tekerini yumruğum kadar taşa, kuyruğunu da iki taşın arasına sokan helikopter pilotu kahramandır. Ben olayda sadece metanetli davranarak gözümü açtığımda etrafımı kontrol ettim. Baktım ki bacağım kucağımda, aklıma gelen ilk şu oldu: Ya bu bacak kesilir ya da ben bu bacakla ölürüm. Ama gördüğünüz gibi protez yardımıyla hayatımı en iyi şekilde devam ettirebileceğim şekilde bacağımı kurtardı. Hayatımı, Şırnak Askeri Hastanesi’ndeki askeri doktorlara, personellerine, ardından ameliyatları gerçekleştiren Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) doktorlara ve personellerine borçluyum. Asıl kahraman onlardır.”
“Ben sadece bacağımı kucağıma aldım ve görev arkadaşlarıma, ‘Kendinize dikkat edin, size yaklaşmaya çalışıp keskin nişan tüfeğiyle vurabilirler, menzillerinize sahip olun ve etrafı gözetleyin’ dedim. Ardından da bacağımı kucağıma aldım, üzerine yaralı kolumu koydum ve helikopteri beklemeye başladım. Çok şükür ki uzun süre beklemedim. Bu kısa süreli bekleyiş hayatımı kurtardı. Kahramanlık, o anda beni orada bırakmayıp, çünkü patladığım yerde başka bir mayın daha olabilirdi, o riski göze alıp beni o bölgeden 5 metre geriye taşıyan 3 uzman çavuşumun yaptığıdır. Kahramanlık, kanı görüp, kucaktaki bacağı görüp, ‘Komutanım iyisin, Allah’a şükürler olsun bizimlesin’ deyip bana ilk müdahaleyi yapan uzman çavuşlarındır. Kahramanlık, Beytüşşebap’ta metanetiyle görev yapan Beytüşşebap Kaymakamınındır ve kahramanlık, bölgedeki birçok olayı, hatta tamamını öngörüsüyle, taktik bilgisiyle ve zekasıyla daha önceden görüp bizi yönlendiren tugay komutanımızındır. Allah onlardan razı olsun. Allah onlara daha iyi yerlerde, daha iyi mertebelerde, daha iyi şekilde görev yapmayı nasip etsin”
“Kahraman, o bölgede görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet personelidir. Devlet çalışanlarıdır. Ben sadece yapılması gerekeni yaptım. Bu bedel ödenebilecek bir bedeldir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.”
***
Sonradan öğreniyorum ki gazi komandomuz, terör örgütü ile mücadele için gönüllü olduğunda da gazi imiş, ne mutlu diyorum!..
Tam bağlayacakken duygu selimi kalemde; Saygıdeğer büyüğümüz Emine Işınsu’nun 1969 yılında ifade ettiği sözü, bir gönül dostunun sunumuyla çıkıyor karşıma;
"Atalarının kanlarından bir nebze yiğitlik kalmışsa damarlarında, bir nebze iman varsa içinde… Hatta bir nebze düşünürsen, inan. Büyür Türkiye."
Kurtuluş savaşı yıllarına gidiyorum ardından…
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini? "
Ankara’da kurulan mecliste bir vekil, meclis kürsüsünde Namık Kemal’in bu iki dizesini okur. Gazi Mustafa Kemal’in cevabı şöyle olmuştur:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!"
Vesselam!..