“Her ne olursa olsun % 1 bile ümidiniz varsa, aksine olan % 99 ihtimali % 1’er % 1’er öldürürsünüz.”
İnsanoğlu, araştırmacıların karşısına yaşamı boyunca belki de en karmaşık mekanizma olarak çıkmıştır. Çünkü her ne kadar ortak pay da olsa, aslında yeryüzünde insan sayısı kadar farklı davranış ve karakter ortadadır. Bu sebeple hala çözülemeyen ama farklı yönlendirmelerle yönetilmeye çalışılan insanın, en zayıf noktaları böyle bulunmuştur. İnsanın aslında yapacakları ve yapamayacakları zihinde başlar ve biter. Zihin gücü bir işin yapılmasında ya da yapılmamasında en güçlü kaynaktır. Bu sebeple “inanç, umut ve ümit” insanların sahip oldukları doğal zırh ve kuşanmadır.
Şayet bu zırhı iyi bir şekilde kullanamazsak ya da varlığından bir haber yaşarsak o zaman yenilgi kaçınılmazdır.
Konumuzla ilgili olarak özellikle siyasette korku psikolojisi oluşturma ve uygulamada karşımıza bu düşünceler çıkmaktadır. Çünkü gelişen dünyada artık teknolojinin tüm evreni kapsamasıyla beraber zihin yapısını çözme çalışmaları ve elde edilen bulgularla yapay zekânın oluşturulmaya çalışılması buna en güzel örnektir.
İnsan, güce inanır ve şüphesiz güçten korkar. Bu sebeple güçlü bir inancın ve ümit edilen durumun önünde hiçbir şey duramaz. Tarih bunu defalarca göstermiştir. Ümitli insanların olduğu müddetçe de gösterecektir.
Ümit sadece insanın içinde değil aynı zamanda toplumun içinde birey, olgu ya da süreçtir. Bu sebeple ümit şahsi düşünce olduğu kadar, bir lider, önder de olabilir.
Dünya da belki de bu saydığımız şekilde “ÜMİTVAR” kişiler sadece Türklerdir.
Çünkü her çıkmaz durumda, her bitişte, karanlığın her çöküşünde onları tan atımına kavuşturacak bir liderleri olmuştur.
Çünkü tarihin en karanlık sayfalarından “TÜRK” adını yenilmez-eğilmez-yönetilmez olarak müjdeleyen aslında içimizdeki ÜMİT’tir.
Çin Sarayı’nı 40 kişiyle basma gayretini gösteren de yine bu ÜMİT’tir.
Demirden dağları eriterek, ikinci kez dünyaya meydan okutturan da yine bu ÜMİT’tir.
“Sizlere öyle bir yurt alacağım ki ebediyen sizin olacaktır” diyen Alparslan ve giydiği kefen de bir ÜMİT’tir.
Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olup, çağ açıp-çağ kapayan, surların önünde “Ya sen beni alırsın, Ya ben seni!..” diyerek fethedip Konstantin’i; Türk kılan, İstanbul kılan Sultan Fatih Mehmet Han’da bir ÜMİT’tir.
Bu ÜMİT’tir ki 200 yıl aradan sonra aynı şehri (Viyana) aynı ordu ile iki kez kuşatmıştır. Tıpkı Doğuda Çinlere korku saldığı gibi Batıda da Avrupalılara “Türkler Geliyor” korkusunu yaşatan da bu ÜMİT’tir.
Mabedimizin göğsüne namahrem eli değeceği zaman, milletin içinden çıkıp önce “Geldikleri gibi giderler!” diyerek sonrasında “Savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te milletine kim olduğunu hatırlatan bir ÜMİT’tir.
Belki de içinde ümitlerin en büyüğünü barındıran, bunun için 44’lerde Irçılık-Turancılıkla mimlenip, 60’larda sistemden atılmak istenen ve o içindeki ümitle, inandığı ve güvendiği dava arkadaşlarına sürgünden “Türk Dünyası’nın Ümitleri”ne diye başlayan mısraları yazan Başbuğ Alparslan Türkeş’te ÜMİT’tir.
Şu an milletimiz türlü caydırma ve ahlaksız siyasetle sindirilmek istenmekte ve ümitleri yok edilmeye çalışılmakta. Tüm bu süreçte yukarıda bahsi geçen ÜMİT’leri de unutturulmaya çalışılmaktadır. Böylece körelen ümitleri yıkmak ve yönetmek daha kolay olacaktır.
Oysa tam bu süreçte;
Sanki bu günleri aylar öncesinden görerek hamlesini ve stratejisini bu doğrultuda uygulayan, yanına ilim ve iman dolu kadrolarla yola çıkan, eşkenar üçgenin üzerinde kurduğu tuzaklara ve tehditlere boyun eğmeyerek; “Milletime gidiyorum” diyen MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türk Milletinin ve Türk Milliyetçiliği’nin ÜMİT’i olmuştur.
Başta Sn. Bahçeli olmak üzere, MHP’nin vizyon isimleri de bu milletin ÜMİT’idir.
“Üniter-milli devlet Türkiye Cumhuriyeti Avrasya ekseninde binlerce sene savaşan bir milletin, 1071’den 1922’ye kadar Batı ve Kuzey ile yaptığı kesintisiz 851 sene savaştan sonra tükenme noktasına geldiğinde sığındığı son nokta Ergenekon’dur.” Diyerek ve “12 Haziran 2011’de yapılacak seçimlerin Türkiye için milli birlik ve demokrasi mücadelesi anlamına gelmektedir.” Diyerek bu ölüm-kalım savaşında milletin tercihi için “Herşeye rağmen” Ülkücü Duruşu ile partisi MHP’nin neferi olarak sokak sokak İstanbul’u dokuyan Prof. Dr. Ümit Özdağ da bu milletin ÜMİT’idir. Onun içindir ki Prof. Dr. Ümit Özdağ, 21.yy’da Türk Milliyetçilerinin yetiştireceği ender insanlardandır. Ve binlerce şükür ki Ülkücü Hareketin, Türk Milletinin ve Türk Milliyetçiliğinin ÜMİT’idir.
Asrın felaketini asrın gururuna çeviren Koray Aydın da bu milletin ÜMİT’idir.
Babasından aldığı ahlak ile babasının izinden giden Yıldırım Tuğrul Türkeş’te bu milletin ÜMİT’idir.
TV programlarının aranan isimleri ve Türk Milliyetçiliğinin yine ender isimlerinden Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’de bu milletin ÜMİT’idir.
Velhasıkelam vatan sathında iman ve inançları ile, liderleri ve çalışma arkadaşları ÜMİT’ler ile Yüce Meclis’in onurunu korumak için yola koyulan, her türlü çileye göğüs geren 540 adet adayımızın alayı da bu milletin ÜMİT’leridir.
Karar anına bir hafta kala milletimizin ÜMİT’lenmesi ve ÜMİT’var olması gerekmektedir. Bu sebeple maratonun son düzlüğünde uyumadan-yemeden-içmeden var gücümüzle ve ÜMİT’lerimizle milletimize gidelim. ÜMİT’lerimizi ve büyüklüğünü anlatalım.
Biz ne kadar ÜMİT’liysek ve Geleceğe ne kadar ÜMİT’le bakıyorsak, biliniz ki bu ÜMİT’i kimse söndüremez-engelleyemez!
Tıpkı yıllardır dediğimiz gibi; “ÜMİT’liyiz…Dağlar gibi ÜMİT’imiz var!..”
Selam ve dua ile…