Soçi Zirvesi’ne Doğru: Rusya’nın İdlib ve Afrin’eYonelik Saldırılarının Arka Planında Ne Var?

Soçi Zirvesi’ne Doğru: Rusya’nın İdlib ve Afrin’eYonelik Saldırılarının Arka Planında Ne Var?

Rusya, Soçi Zirvesi’ne saatler kala, Suriye’de Türk kontrol bölgelerine saldırılarını artırdı. Bir süredir rejim güçlerinin yoğun saldırılarına maruz kalan bölge, son bir haftadır Rus saldırılarının da hedefinde.

Rejim güçleri, İdlib’in güney kırsalındaki Jabal el-Zawiyah’a bağlı Sufuhon, Kafr Uwaid ve Kansafra köyleri ile Hama’nın batı kırsalındaki el-Maşik’teki diğer bölgeleri bombaladı. SOHR aktivistleri, Rus savaş uçaklarının İdlib’in güneyindeki Jabal el-Zawiyah’taki El-Barah bölgesinde sivillerin evlerinin yakınındaki Türk karakolunun yakınlarına dört hava saldırısı düzenlediğini bildirmiş, herhangi bir can kaybı bildirilmemişti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Cumartesi sabahı Rusya’ya ait savaş uçaklarının İdlib kırsalındaki el-Fua beldesi ile er-Ruveyha ve Ayn Şib bölgeleri yakınlarındaki yüksek tahribatlı vakum füzeleriyle 13 saldırı düzenledi. Ayrıca Hama’nın batı kırsalındaki Duveyr el-Er-krad ve es-Sirmaniye bölgelerine de 2 hava saldırısı düzenledi. Suriye gözlemevi, Rus savaş uçaklarının Türkiye destekli SMO kontrolündeki Zeytin dalı bölgesine de 5 hava saldırısı düzenlediğini de bildirdi. Öte yandan Rusya’nın Eylül ayı başlarından itibaren İdlib Gerginliği azaltma bölgesi ile Suriye’nin kuzeyi ve kuzeybatısını kapsayan Zeytin Dalı Harekatı bölgesine 200 hava saldırısı düzenledi.

Rus savaş uçakları dünden bu yana, Suriye’nin Halep ilinde Afrin’in güneyindeki Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) desteklediği Suriye Milli Ordusuna (SMO) yönelik hava saldırıları düzenledi. Bölgeden edinilen bilgilere göre, saldırılarda çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Rusya’nın hedef aldığı bölgenin, Afrin kenti yakınlarında konuşlu Hamza Tümeni’nin merkez karargahının olduğu bildirildi.

5 Mart 2020 tarihinde Türkiye ile Rusya arasında imzalanan İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi mutabakatı, bölgenin terörden ve terör faaliyetlerinden arındırılması, sivillere yönelik saldırıların ve hak ihlallerinin durdurulması ve önlenmesi temeline dayanmaktaydı.Ancak, Rusya’nın Türkiye destekli SMO birliklerine yönelik saldırıları ve saldırıların ardından yaptığı açıklama tamamen temele aykırı görünmektedir. Çünkü Rusya’nın İdlib ve Afrin’e yönelik artırdığı saldırıları hem sivil halkı olumsuz etkilemiş hem de sivil ölümlerine yol açmıştı. Temele aykırılığın bir diğer boyutu ise Rusya’nın “terör” algısında. Rusya’nın ‘terör örgütü’ listesinde Türkiye destekli SMO ve fraksiyonları mevcut değil. Dolayısıyla Rusya’nın İdlib’de gerginliği azaltma anlaşmasına rağmen gerçekleştirdiği saldırılar, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov tarafından terörle mücadelenin bir parçası olarak lanse edilmiş ancak bu tutum tamamen temele aykırı gerçekleştirilmiştir.

Rusya ve rejim güçlerinin bölgeye yönelik saldırılarını yoğunlaştırması, Putin-Esad görüşmesinin bir parçası olarak da yorumlanabilir. Son bir aydır Halep’in kuzeyine ve güneyine yönelik baskılarını artıran rejim güçleri, Rus desteğiyle Türkiye’yi bölgeden kalıcı olarak atmaya çalışıyor. Heyetu’s Siyase fi İdlib üyesi Muhammed Hassun, muhalif gruplar ile rejim güçlerinin yeni hatlarda çatışmalarının yoğunlaştığını bildirerek Rus savaş uçaklarının Suriye’nin kuzeybatısında İdlib kırsalındaki Gassaniye, el-Aliye ve el-Fua bölgelerinin bombalayabileceğini ifade etti. Hassun, Rusya’nın Türk kontrol bölgelerine yönelik bu saldırılarının yeni bir anlaşma dayatma amacı güttüğünü belirtiyor. Rusya’nın, Suriyeli muhalif grupların Halep ile Lazkiye arasındaki M4 uluslararası karayolunun kuzeyindeki bölgelerden çekilmesi için Türkiye’ye baskı yapacağı düşünülüyor.

Türkiye, 2017’den itibaren muhaliflerin elindeki bölgede kontrolünü sürdürüyor. Rusya ile yaşanan gerginliklerin sebebi esasen bu bölge oluyor. 14 Eylül’de Putin ile Esad’ın görüşmesi de esas olarak Türkiye’nin bölgedeki varlığıyla ve bu varlığı sonlandırmayla alakalıydı. Bu amacın gerçekleşmesine yönelik askeri ayak, rejimin saldırılarını yoğunlaştırması ve bunu Rusya’nın desteklemesidir. Bu amacın diplomatik ayağı ise 29 Eylül’de gerçekleşecek Soçi Zirve’si olacak. Bu zirvede, ABD ile olan gerginlik de Türkiye’nin zayıf görünmesine sebep olacak

Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında Çarşamba günü Soçi’de yapılacak zirvenin ana gündemi Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un da ifade ettiği üzere elbette ki İdlib olacak. Rusya’nın ‘terör’ bahanesini kullanarak Türkiye’ye baskı yapacağı bekleniyor. Rusya’nın Türkiye’nin cihatçı grupları desteklediğini öne sürmesi beklenebilir. Ancak bu da temelsiz bir yaklaşımdır. Çünkü, Doç. Dr. Serhat Erkmen’in tespit ettiği üzere Rusya ile yapılan mutabakattan sonra TSK’ya radikal cihatçı örgütler tarafından yöneltilen veya yöneltildiği iddia edilen saldırı sayısı, 18 ayda 36’yı buldu. Saldırıların El-Kaide bağlantılı cihatçı gruplar tarafından başta M-4 Karayolu üzeri ve civarı bölgesine yoğunlaşması da düşündürücü bir boyutu oluşturuyor. Çünkü tam da Rusya’nın ve rejimin istediği bölgeye saldırıların yoğunlaşması TSK’ya yönelik eylemlerin “Rusya’nın ve Esad Rejiminin İdlib’i ele geçirme politikasına hizmet ettiğini düşündürüyor.

Dera’da Rusya aracılığıyla varılan anlaşma, diğer bölgelerde de kontrolün rejim lehine dönmesi projesinin sinyalini veriyor. Dolayısıyla proje gereği,İdlib ve Afrin’de Türkiye ve Türkiye’nin desteklediği grupların varlığının sonlandırılması, Rusya öncülüğünde bir Suriye anayasasının hazırlıklarının tamamlanması gerekiyor. ABD ve Rusya’nın örtülü ittifakı bu amacı destekliyor. ABD’nin Suriye’deki müttefiki terör örgütü PKK-YPG’nin özerklik kazanabilmesinin şartı da Suriye’nin bölgesel unsurlardan arındırılması, siyasi birliğini sağlaması ve anayasa oluşturulması olarak öne çıkıyor.

Büşra Aksu

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!