PKK, Yüksek Ova’da yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor ve dört askeri kaçırıyor. Başbakan Erdoğan, “serbest bırakın çözüm süreci zarar görür” diyor. PKK’lılar BDP’liler üzerinden askerleri teslim ediyorlar. Bu durum PKK’nın eylem kapasitesinin eskisinden çok daha güçlü olduğu, her istediği an asker kaçırabileceğine ilişkin AKP iktidarına verilmiş bir mesajdır.
PKK, asayiş birlikleri kuruyor, kimlik kontrolü yapıyor, iktidar yetkilileri “bunlar çoluk çocuk” diyerek geçiştiriyor. PKK’nın bu tür eylemlerle bölgede devletten boşalacak alanı doldurma hazırlıkları yapıyor.
PKK, vergi adı altında bölgede resmen haraç alıyor. Bu duruma Başbakan Erdoğan da “yüzde onda ne oluyor” diye kızıyor.
PKK işi bölgede “müze” kurmaya kadar götürüyor. İktidar “süreç zarar görür” diyerek bu durumu da sineye çekiyor.
Osman Baydemir, doğrudan ve açıktan AKP hükümetine hakaret hatta küfrediyor. Meşenin dalından…söz ediyor. Hükümet, Osman Baydemir hakkında gereğini yapmak cesaretini kendinde bulamıyor. Bu da yetmiyor Tayip Erdoğan, Diyarbakır Belediyesinde Osman Baydemir’i ziyaret ediyor ve onu onurlandırıyor.
Başbakan Erdoğan “Yeni süreçte Diyarbakır hakem olsun” diyerek adeta bu kente özel bir misyon yüklüyor. İki taraf arasındaki itilaflarda hakemlik söz konusu olacağına göre Erdoğan bir tarafta kendisi ve partisinden diğer tarafta ise PKK ve Öcalan’dan söz etmiş oluyor.
Ahmet Kaya, “Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım” diyen şahıstır. Ona Cumhurbaşkanı “ödül” veriyor. Başbakan Erdoğan da “ah Ahmet Kaya ah” diye Diyarbakır’da adeta ona ağıt yakıyor.
Tayip Erdoğan, Diyarbakır’a “Türkiye Kerkük’e karışırsa biz de Diyarbakır’a karışırız!” diyen Kuzey Irak’taki yönetimin başındaki Barzani’yi davet ediyor. Barzani’nin onuruna “Kürdistan” terimini kullanıyor.
Bunun üzerine bölücü medya ve BDP harekete geçiyor; “Kürdistan”, “Sömürge Kürdistan’ı”, “Ulusal Halk Önderi Apo”, “Türkiye Kürdistan’ı”, “gerilla” söylemleri yasal ve anayasal metinlere sokulmaya çalışılıyor.
Tayip Erdoğan’ın Diyarbakır’a çağırdığı ve sarığına yağan konfitileri elleriyle temizlediği Barzani’nin Erbil’deki ofisinde Türkiye’nin 21 vilayetini içine alan Büyük Kürdistan haritası var! Barzani bu haritanın önünde oturuyor.
Barzani’nin Diyarbakır ziyareti sürerken, Barzani’nin partisi KDP’nin sitesinde bir ‘Kürdistan’ haritası yayınlanmıştı. Yayınlanan ‘Kürdistan’ haritası Başbakan Erdoğan’ın selamladığı ‘Kürdistan’dan hayli geniş bir coğrafyaya sahipti. O haritaya göre, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tamamı ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin tamamına yakın bir bölümü ‘Kürdistan’ haritası içinde gösteriliyordu.
AKP milletvekilleri “coğrafi Kürdistan”dan söz ederken, Başbakan Erdoğan “Türkiye Kürdistan’ı” sözüne dil ucuyla eleştiriyor.
Bu gelişmelerden sonra Kuzey Irak’ta Barzani yönetimine yakınlığı ile tanınan aynı isimli gazetesi bulunan, Rüdaw TV’de yayınlanan hava durumunda skandal bir harita daha ortaya çıktı. Yayınlanan meteoroloji haritasından Erzurum, Sivas, Ağrı, Van, Malatya, Hatay, Mersin ‘Kürdistan’ sınırları içinde gösteriliyor.
Konu AKP’nin Milli Savunma Bakınına soruluyor. MİLLİ Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Rudaw TV’nin metoroloji haberlerinde Türkiye’den 7 ili ‘Kürdistan’ sınırları içinde göstermesiyle ilgili olarak, "Bunu ciddiye alınacak bir husus olarak görmüyorum…Ciddiye aldığımız sürece o yapmış olduğu şeyin doğru olduğunu düşünür. Biz ciddiye almazsak bu söz kendi yaptığı ile kalır” diyor. Bakan, “gözlerimi kaparım görevimi yaparım” demeye getiriyor.
Güneydoğu’da Apo’cu olarak başlayan terör örgütünü de o günlerde “üç-beş çapulcu” diyerek ciddiye alınmamıştı. Bugün PKK adını alan terör örgütü lideriyle AKP hükümeti görüşme üzerine görüşme gerçekleştiriyor. Şimdilerde yayınlanan “Büyük Kürdistan” haritalarını, “Türkiye Kürdistan’ı” sözlerini AKP’li bakan ciddiye almıyor!
Sizce AKP ya da Başbakan Erdoğan ne yapıyor?