İpnoz ustaları; ilizyonist gösterilerle sahnede.
İpnoz ustaları; siyasette, yargıda, medyada, üniversitelerde gerçekleri tersyüz etmekle meşgul. Türkiye kaos içinde ama onlar çıkar peşinde, halkın çoğunun ise kafası karışık.
Kimi saz çalıyor, kimi darbuka, kimi flüt, kimi saksofon.
Bu tiplerin yansıyan özellikleri;
Beyinlerde; nefislerine tapınma var.
Ellerinde; kir var.
Dillerinde; pislik var, yalan var.
Gözlerinde; kin nefret ve öfke var.
Midelerinde; haram lokma var.
Kalplerinde; mühür var.
Kulaklarında; gerçeklere tıkanma var.
Düşüncelerinde; düşmanlık var.
Niyetlerinde, çalma çırpma var.
İlişiklerinde; ihanet, güvensizlik, istismar var.
Görüntülerinde; gurur, kibir, riya var.
Kaos olan nedir?
Devlet kavramının altüst edilişi,
Hukukun-adaletin katledilmesi.
Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi,
Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi,
Zengin yoksul/fakir farkının artması,
Nefret söyleminin egemen hale geldiği ortamda; sihirbazlar marifetlerini sergiliyor.
Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu, memnun mu? Memnun olanlar kimler?
Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız…
Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Yargı, siyaset iç içedir.
Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.
Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
Bu sürecin aktörleri; duygularına, koltuk servet hırslarına hakim olamamışlardır.
Türkiye; kin nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan dini istismar eden, adaleti katleden bir fasıklar güruhu ile karşı karşıyadır.
Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.
Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Sosyal Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.
İnanıyor ve umut ediyorum ki;
Duyarlı, bilinçli insanlar; ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;
Sivil Toplumun sesi olacaklardır.
Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.
Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.
Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.
Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.
Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.
Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.
Günün Sözü: Din adına dini tersyüz edenler, adalet adına adaleti adına katledenler en aşağılık insanlardır.