Bilmemfarkında mısınız, ama “Şeriatın kestiği parmak acımaz” sözünü kullananlarınsayısı giderek azalıyor. Son gelişmeler ve yargının verdiği kararlar adalet duygusuna çok büyük bir darbe vurmuştur. Buna yargı mensuplarının bazı tutum vedavranışları da eklenince adalete olan inancın ciddi biçimde sarsıldığıgörülür.
Güç odaklarının mahkemesi veyargıçları!
Balyoz, Ergenekon, Casuslukve MHP davalarıyla ilgili olarak yargının takındığı tutum vahimdir. Bütünmilletin gözü önünde ülkenin Genel Kurmay eski başkanı silahlı terör örgütülideri olarak yargılandı. PKK’nın iki numaralı adamı Şemdin Sakık da gizlitanık olarak dinlendi. Emniyet müdürü Hanefi Avcı mücadele ettiği terör örgütünün mensubu olmakla suçlanarak tutuklanıp, mahkum edildi.
MHP’de “Olağanüstü kongre” toplanmasıyla ilgili olarak Ankara’daki mahkemenin verdiği karar için yetkisiz taşra mahkemeleri yürütmenin durdurulması kararı verdi. Onların verdiği yürütmenin durdurulması kararını da bir başka mahkeme durdurdu. Bu karardan 20 dakika sonra bir başka mahkeme da bu kararı geçersiz saydı.
Bu gelişmeler Türkiye’de bazı güç odaklarının adaleti değil kendi mahkemesini ve yargıcını aradıklarını göstermektedir.
Cumhurbaşkanının yarattığı fiili durum!
Mevcutanayasaya göre seçilmiş Cumhurbaşkanı, bu anayasada öngörülen parlamenter sistemin “bekleme odasında” olduğunu ilan etmişti. AKP’nin en etkin veyetkinleri açıkça “siyasi partili cumhurbaşkanlığı” sistemine geçildiğini anayasanın buna uydurulması gerektiği ifade etmektedir. Davutoğlu’nun yerine gelmiş olan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanının durumuna atıfta bulunarak “fiili durumu hukuki hale getirmek” gibi bir görevlerinin olduğunu söylemektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onlarca defa yargıyı hizmet yapmanın önündeki en büyük “engel” ve “ayak bağı” olduğunu söylemiştir. Bundanbir süre önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça AYM kararını ‘tanımıyorum…karara uymuyorum saygı da duymuyorum’ demişti.
Cumhurbaşkanı için anayasanınöngördüğü çerçeveyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etmiyor. Bu nedenletarafsızlık üzerine yaptığı yemine de uymuyor, AKP’ye dört yüz milletvekili isteyebiliyor. Cumhurbaşkanı siyasi partiler gibi miting yapıyor, parlamentersistemin Başbakan için öngördüğü icra yetkisini kullanıyor. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP üzerindeki etkisini kullanarak başbakan Davutoğlu’nu istifa ettirdi.
Yüksek yargımensuplarının tutumu!
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla kuvvetlerin ayrılığı ilkesi birbirini tamamlarlar. Hukuk devletlerinde gösterilen bazı sembolik tavırlar kuvvetlerin ayrılığına vurgu yapar.
Yargı mensuplarının bağımsız ve tarafsız olması her tutumlarıylada bunu göstermeleri adalete güvenin ve hukuk devletinin gereğidir.
Yargının kendi saygınlığını öncelikle kendisinin koruması gerekir. ABD’de yüksek yargı başkanları, başkan karşısında ayağa kalkmış birgörüntü vermekten özellikle kaçınırlar. Amerika’da başkan konuşmak içinSenato’ya geldiğinde herkesin ayağa kalkmasına rağmen yüksek yargı mensupları ayağa kalkmazlar. ABD başkanları göreve başlarken Yüksek Mahkeme Başkanı’nınhuzurunda yemin ederler.
Türkiye’de yargının halk nezdindeki itibarı en düşük sevideykenYargıtay ve Danıştay başkanlarının yüksek mahkeme kararlarına “saygıduymuyorum…uymuyorum” diyen Erdoğan’la çay gezilerine katılması her şeyden önce şık olmamıştır. Bu tür geziler dolaylı olarak ‘yargıya saygı duymuyorum’ söylemlerini onaylamak anlamına gelir.
CumhurbaşkanıErdoğan’ın “parti başkanı olmadığını…bu tür görüntülere alışmayanların, alışacaklarını söylüyor”. Doğrusu resmen parti başkanı olmayanların fiilen parti başkanı hareket etmesi bu tartışmalara neden oluyor.
Yürütme, yasama ve yargı arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürecek davranışlardan öncelikle yargının başındaki insanların kaçınması gerekir. Yanlış algılamalara neden olacak bu tür görüntü vermemek yargı mensuplarının temsil ettikleri makamlara saygının gereğidir.
Yargının hukuku, iktidarın ihtiyaçlarına uydurmak gibi bir görevi olmadığını herkesten önce yüksek yargı mensuplarının bilmesi gerekir.