“Gün aydınlanıyor, biraz önce meclisten geldik. AKP meclisten bölünme, federasyon yasasını geçirmeye çalışıyor. Biz direniyoruz. Iğdır Kürdistan olmasın diye, Türkiye bölünmesin diye büyük bir mücadele içerisindeyiz. Ne zaman uyanacak bu millet, ne zaman sürekli birbirini eleştirmekten vazgeçip tehlikeyi ve verilen mücadeleyi görecek!!! Ne zaman birleşecek… Uyanın, birleşin!..”
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili Sayın Sinan Ogan mecliste sabaha kadar süren çetin ve yorucu mücadelenin ardından şafak vakti işte bu mesajla sesleniyor.
Çoğumuz “uyurken!”
Yorgunluğu, uykusuzluğu, gerginliğini bastıran kutlu sancısı, gün ağarırken dahi tüm beşeri ihtiyaçlarından uzak tutuyor. Çok sevdiği ailesi kendisinden mahrum kalmaya mahkûm! Yüreği yangın yeri…
Seher serinliği hala taze iken bu yürek ısıtıyor tüm benliğimi, hava bir başka aydınlanıyor bugün…
***
Oyun; sinsi, pusuda, kahpe, kalleş, inat… Oyun büyük!
Türk milletini- devletini-vatanını, bölmek için oynanan oyun belirginleşiyor. Bölünmeye giden yol eyalet sisteminde, eyalet sistemine giden yol, getirilen ve getirileceği belirtilen yasa tasarılarında gizli. “Sarı öküz” isteniyor her aşamada.
Hükümet- BDP omuz omuza.
Medya, anası babası belirsiz olanın sezaryenle erken doğumu derdinde! Yabancı “uzmanlar” bağrımızda cirit atarken, bölünme haritaları çarşaf, çarşaf göz alıştırıyor. Teslim alınamayan tek kale Milliyetçi Hareket kalmış.
Mecliste sayısal çoğunluk, milletimizin kahır ekseriyetinin kabul etmeyeceği sonuçları husule getirecek yıkımları gerçekleştirmek üzere, aldığı direktiflerde ısrarlı.
İşte MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin kurultay konuşmasının sonunda okuduğu dua bu sızının tezahürü olarak benliğimize nüfuz ediyor.
“Minarelerimizi ezansız, gökyüzümüzü bayraksız bırakma Allah’ım. Biliyoruz hasma karşı koymasını, bizi cansız bırakma Allah’ım. Bizi havasız susuz ve vatansız bırakma Allah’ım. Biz ki bin yıllık kardeşlik dedik, bizi ayrı düşürme Allah’ım. Biz ki bağımsızlıkta karar kıldık, bizi esaret altında bırakma Allah’ım. Felaketleri at hanemizden bizi gaip koyma Allah’ım. Milletimi yaşat, devletimi var et, sen bizden varlığını esirgeme Allah’ım. Bozkurt’un başını dik, üç hilalin geleceğini kutlu et Allah’ım.”
Vatan ve millet sevgisi üzerine yoğrulmuş her fert bu sızıyı hissetmektedir. Türk Milliyetçileri tehlikeyi sızı bilip bağrında taşımaktadır.
Sayın Sinan Ogan’ı şafak vakti feryat ettiren bu sızıdır.
***
Saygıdeğer Ogan’ın “uyanın, birleşin” feryadı ile biten şafak seslenişinin hemen öncesi, "Esselatu hayrun minen nevm" sedası “namaz uykudan hayırlıdır” derken uyanmaya davet ediyordu. Bir an düşündüm; nasıl ki uyanmanın hayırlı olduğunu biliriz de yinede çoğumuz uykuya dalarız. Ogan’ın “uyanın” seslenişi de doğru ve gerekli bilinirde, yinede görmezden gelmenin kolaycılığına kaçılır dedim. Buda unutulur, bu sözlerde gelip geçer yine bildiklerini okurlar dedim.
İrkildim sonra;
Ben de kolaycığa kaçıyordum. Neden sağıma, soluma, önüme, arkama bakıp insanlardan bir şeyler bekliyordum ki! Sinan bey ve arkadaşları öylemi yapıyordu oysa?.. Mecliste, basında, sosyal medyada, köyde, şehirde, yurt dışında, her alanda, her anlamda Türk Milletinin derdini sırtlamış koşuyorlardı.
O sesleniş bana dedim!
Uyanmalıydım… Birleştirmeliydim… Hemen şimdi, her zaman, yorulmadan!
“Uyanın, birleşin” demek için komşuma gidiyorum, sende akrabana seslen diyeceğim. Yarın diğer mahalleye gidip, gün bugündür diyeceğim.
İhanetin ısrarına, yedi düvelin kahpe emellerine karşı uyanık iri diri olalım diyeceğim.
Vurdumduymazlığın inadına karşı, şehitlerimizin kanı, evladımızın yaşayacağı ülke diyeceğim. Medyanın saklamaya çalıştıklarını ben anlatacağım.
Her şafak vakti, Saygıdeğer Bahçelinin duası, Saygıdeğer Ogan’ın “uyanın” seslenişiyle bir besmele daha çekeceğim.
Bilirim ki attığım her adım harcadığım her nefes, Saygıdeğer Bahçelinin gücü,
Saygıdeğer Ogan’ın şevki, yetimin hakkı, olacaktır.
Haydi Bismillah…