Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçimi geride kaldı, ancak cumhurbaşkanını belirleyecek sonuç ikinci tura kaldı. İkinci tura kalan yarışta, ilk turun sürpriz ismi ATA İttifak’ı ortak adayı Sinan Oğan oldu.
ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times, Oğan ile yaptıkları röportajı “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetti fakat ikinci turda belirleyici olabilir” başlığıyla yayımladı.
“Bir anda Türkiye’nin en çok aranan adamı haline” geldiğini söylen Oğan, New York Times’a verdiği röportajda “Çok yoğun” olduğunu ve Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun ofisleri de dahil olmak üzere pek çok kişiden cumhurbaşkanlığı yarışı konusunda telefon aldığını belirtti.
Oğan’ın güçlü bir çıkış yaptığını ifade eden New York Times, sağ milliyetçi seçmenin “Türkiye’deki 3,3 milyondan fazla Suriyeli mülteciye karşı sert bir tutum takınılmasını savunuyor” dedi.
“Başkan yardımcısı olmak varken neden bakan olayım ki?” ifadesinde bulunan Oğan, mültecilerin sınır dışı edilmesine yönelik kapsamlı bir çalışma ve yeni hükümette üst düzey bir görev istediğini söyledi.
Sinan Oğan, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu hakkındaki görüşlerini de dile getirdi. Oğan, “Erdoğan’ın çalışma ahlakını beğeniyorum fakat karar almadan önce başkalarına yeteri kadar danışmamasını eleştiriyorum” yorumunu yaparken Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan kadar çalışkan olmadığını ancak başkalarının düşüncelerine önem vermesini beğendiğini dile getirdi.
“Sahada çok milliyetçi bir rüzgar estirdik” diyen Oğan’ın, talepleri arasında terörle bağlantılı olduğunu düşündüğü hiçbir siyasi partinin hükümette herhangi bir rolü olmasını istememesi yer alırken “Ben herkesle konuşurum” dedi.
DİKTATÖRLER ve SOYTARILARI!
Villiam Shakesper, ‘’En çok soytarılara üzülüyorum’’ der.
Kendisine ‘’Hangi soytarılara?’’ diye sorulunca, cevabı aşağıdaki şekilde tam da günümüze uygun bir cevap olur;
‘’Dalkavuğu olduğu Diktatörün gölgesini kendi gölgesi sanarak şımarıp çevresinde ki insanlara güç gösterisinde bulunan soytarılara’’
Bundan sonra toplumda bu tip soytarıları daha sık göreceğiz. Şu an bu soytarıların bir çoğunun yakın civarda patlattıkları havâi fişeklerin sesini duyup milletimin adına üzülüyorum.
Şayet bir ülkenin üzerini, cüce, sığ, terbiyesi kıt ve ağzı bozuk insanların büyük büyük gölgeleri kaplamış ve bu gölgeler kör gözlerce fark edilemeyip, hâlen daha o yalancı dev gölgelerin cüce ve sığ sahiplerinden medet umuluyorsa; o ülkede güneş batıyor, sonu meçhullüklerle dolu zifiri karanlık sabahsız bir gece başlıyor demekti.
Eğer bir ülkede;
Milletin birlik ve bütünlüğünü tesis etmekle görevli en tepe noktadaki yöneticiler, yalan, riya, kin ve nefret yüklü sözlerle meydanlarda halkın %50 sini, diğer %50 sine YUH ÇEKTİRİP, zaman zaman da üzerilerine saldırtarak bundan büyük bir zevk alabiliyorsa, o ülkeye düşman ordularının girmesine gerek yok, çünkü o ülke içeriden işgâl edilmiş demektir.
Sözün şehveti;
Meydanlarda dalkavuklardan yükselen alkışların ve övücü sözlerin şehvetine kapılan diktatörlerin beyinleri ve gönülleri ihtilam yaşar ve her ihtilâm sonrasında biraz daha çirkinleşir ve çirkefleşirler.
28 Mayıs 2023
ORHAN KILIÇOĞLU