Avrupa Birliği dize geldi!..
Müjde vizeler kalkıyor!..
AB’den zaferle dönüyoruz!..
Avrupa hatasını gördü!..
Vs. vs…
Zavallı “saplantılarımızdan” vurulduk yine tüm aldanmışlıklarımızla!..
***
Tam sayfa manşet zafer naralarının melankolisinden sıyrılıp, alt sütunlara bakabildiğimizde görüyoruz; “Vizenin kalkması için, gerçekleştirilmesi gereken 72 madde var!..”
“Neyse” diyor, avunuyoruz…
En azından bu sefer gündüz ışığında havai fişek patlatmadılar!
***
Kesinlikle doğru olan bir şey var.
Avrupa Birliği ile bir konuda, ilk defa, rekor kısa bir zamanda, apar topar anlaşma sağlandı. Her iki tarafta şen şakrak!..
Konu; sığınmacılar.
Çözüm ise; ihalenin sığıntı muamelesini yadırgamayanlara kesilivermesi…
***
Meselenin esası şu!
Avrupa sığınmacılara kalkan olacak, yükünü alacak, kendilerine ulaşmasını engelleyecek bir “babayiğit” peşinde!
Büyük Ortadoğu Projesinin bölgeyi kan gölüne çevirip, devletsiz coğrafyalar tesisi ile birlikte milyonlarca kişi topraklarından kaçmak zorunda kaldı. Bunlardan 2,5 milyon civarında sığınmacı Türkiye’de ağırlanırken, ölüm yolculuğundan sağ salim çıkabilen 100 bin civarında sığınmacı Avrupa toprakların ulaştı.
Avrupa ülkelerinin sayısı dikkate alındığında her birine düşen sayı çok az olmakla beraber, hepsi birden korku nöbetlerinde savrulup kâbusla uyanır oldular. İnsan hak ve özgürlüklerinde ahkâm kesmekten, Dünyaya medeniyet taslamaktan, bir an bile geri durmayan bu “modern” topluluk, çoluk çocuk o kadarcık insana bile yardım eli uzatmaktan kaçıyor, o çaresizlere tahammül edemiyordu.
***
Akıllarına hemen Türkiye geldi, her zamanki gibi!
Hem 2,5 milyon sığınmacıya zaten bakıyordu, 5 milyon olsa ne yazardı. Haliyle geçiş yolu da ağırlıklı olarak burasıydı. Hem geçişler engellenmeli, hem de şimdiye kadar geçenler “geri kabul” anlaşmasıyla geri gönderilebilirdi.
Biraz para, biraz umut, biraz vaat gösterildi mi, hele birde sizi ne kadarda severmişiz mesajı verildi mi, mesele tamamdı!
Dahası, baskı, zulüm, adaletsizlik alanında her gün önlerine gelen vakaları da yok saymaya, görmezden gelmeye hazırdılar.
***
İşin birde kahpelik yönü var ki, görmemek insanlığa ihanettir!
Bebek, çocuk, yaşlı hasta milyonlarca insanı topraklarından koparıp, ölüm yollarına düşüren; petrol ve enerji paylaşımının kan üzerinden savaşıydı. Bu kirli savaşın baş aktörleri ise bu çaresiz bıraktıkları insanlara cüzamlı muamelesi yapan yine batı merkezli aynı ülkelerdi.
***
Hal böyle…
Hala “girmeliyiz saplantısı” olanlara söylüyorum, Avrupa Birliği tamamen hayaldir…
Çaresiz sığınmacılardan kurtulmak için, rüşvet verip, hayal satarak; sığıntı muamelesi yaptığı ülkeyi hiç kendine denk tutarmı?..
Yanına ortak alırmı?..
Bırakın artık şu pişkin kandırılmışlık rolleriyle Milleti kandırmayı!..