Dış politikada ilginç bir aldatmaca ve yanıltmacayla Türkiye karşı karşıyadır. Sondan başlayarak panoramayı çizelim. Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi ABD, İngiltere, Fransa vb. ülkeleri “Suriye’nin dostları” olarak ilan ediyor. Dünyanın sömürgeci ülkelerine Erdoğan/Davutoğlu ikilisi her fırsatta, komşu ve Müslüman bir ülkeye neden müdahale etmiyorsunuz, diye eleştiri ve sitem ediyor.
Erdoğan/Davutoğlu bir yandan sömürgeci ülkeleri komşumuz Suriye’ye müdahale etmesi için çağrıda bulunuyor, diğer yandan da Türkiye’nin dünyada sözü geçen, Orta Doğu’da ise “oyun kurucu” bir ülke olduğunu söylüyorlar.
Türkiye bir yandan da Suriye gibi bir ülkeye karşı sınırlarını korumak için canhıraş bir biçimde NATO’dan yardım dileniyor.
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condeleezza Rice: “İran’a karşı, Suudi Arabistan, Katar ve diğer komşu ülkeler, Sünni muhalifleri destekliyor. Türkler de, Suriye’deki Kürtlerin özgürlük mücadelesinin Türkiye’deki Kürtleri de etkileyeceğinden duyduğu endişe nedeniyle çatışmanın içine çekilmiş durumdadır. Füzeler, Türkiye ve İsrail sınırları boyunca giderek daha sık görülüyor. Ankara’nın yardım konusunda çığlıkları sonunda NATO’yu etkiledi” diyor.
Erdoğan/Davutoğlu ikilisi Esad rejimini kast ederek “bıçağın kemiğe dayandığını…/…sözün bittiği yerde olduklarını” söylediler. Tam da bu sırada Suriye, Türkiye’ye ait bir savaş uçağını düşürdü. Suriye hükümeti uçağı “Biz düşürdük” dedi. Türkiye uzun süre, “Kim düşürdü? Nasıl düşürdü? Ne ile düşürüldü?” konusunu tartışıyor.
Sonunda Suriye’nin, Türk savaş uçağını düşürdüğü ilan edildi. Erdoğan/Davutoğlu ikilisi noter gibi durum tespiti yapıp geçtiler!
Davutoğlu Kıbrıs’ı “Kırk yıllık çözülmeyen sorun” olarak ilan etti ve “Çözümsüzlük çözüm değildir” dedi. Rumlarla birleşik bir devlet halinde yaşamaya Kıbrıs’ta evet dediler ve dedirttiler. Rumlar reddettiler!
Davos’ta Başbakan Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanına “One Minute” çekiyor. İsrail’in buna misillemesi Mavi Marmara gemisinde dokuz Türk vatandaşını kurşuna dizmek oluyor. Türkiye, “Özür dile, tazminat öde, Gazze’ye ablukayı kaldır, ilişkiler sürsün” diyor. Türkiye, uluslararası komisyon kurulmasına razı oluyor. Komisyon İsrail’i haklı buluyor.
İsrail gelinen aşamada Erdoğan’ın sözlerine, Davutoğlu’nun gözyaşlarına ve blöflerine aldırmadığını Gazze’yi yeniden bombalayarak ortaya koyuyor. İsrail öldüreceği kadar öldürüyor, yıkacağı kadar yıkıyor. Devreye Türkiye girmek istiyor. Ancak inisiyatifi Mursi marifetiyle Mısır ele alıyor. Oyun kurucu Erdoğan ve Davutoğlu, hayalleriyle avunmak durumunda kalıyor! Oyun kurucular kendi oyunlarına gelmiş oluyor!
Filistin devletinin gözlemci statü kazanmasına Doğu Kudüs’e Yahudi yerleşim yerleri açarak cevap veriyor!
Suriye’de Kürt Ulusal Konseyi, PYD ve Barzani arasında dolaylı bir mutabakat sağlıyor. Bölgede PYD’nin hâkimiyet alanlarını giderek genişletmesine karşın Erdoğan’ın payına, Suriyeli sığınmacılara beş yüz milyon dolara yakın yardım yapmak düşüyor. Türkiye’nin payına zaman zaman Suriye’nin attığı havan ve top mermileri de düşüyor.
Irak’ta Şii Maliki’ye karşı Erdoğan/Davutoğlu ikilisi, Sünni Haşimi’yi destekliyor. Türkiye’nin Irak’la ilişkileri geriliyor. Maliki, Kerkük’e yönelik olarak kuvvetlerini harekete geçiriyor. Barzani güçleri buna karşı koyuyor. Her iki tarafın kuvvetleri Irak’ın kuzeyinde eller tetikte karşılıklı olarak mevzileniyor. Her an bir çatışma ile Barzani bölgesinde bağımsız Kürdistan ilan edilmesi an meselesidir.
Erdoğan ve Davutoğlu tam da ‘sıfıra sıfır elde var sıfır’ politikası izliyor.
Gazze yüzünden İsrail’le; Suriye’ye karşı NATO’dan Patriot talep edilmesi yüzünden Rusya’yla, İran’a karşı ABD’ye ‘Füze Kalkanı’ kurdurulmasına izin verilmesi neticesinde İran ile Türkiye’nin ilişkileri geriliyor. Ermenistan’la imzalanan protokoller ise Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerini zehirliyor!
Türkiye “Komşularla sıfır sorun” ve “bir adım ileride olarak” başarılı (!) dış politikasına devam ediyor. Vah Türkiye vah!..
