En az birkaç yıldır belli kişi, kurum ve kuruluşlar, 1982 Anayasasının darbe anayasası olduğu, ülkenin ve halkın ihtiyaçlarını karşılamadığı, çağın gerisinde kaldığı, demokrasiye aykırı olduğu vb. gerekçelerle tamamen değiştirilerek sıfır bir anayasa yapılmasının şart olduğu tezini ısrarla dillendiriyorlar. Bu sebeble bu kesimlere “SIFIR ANAYASACILAR” demenin doğru olacağını düşünüyorum. Sıfır Anayasacı grubunun içine giren belli başlı kişi, kurum ve kuruluşlar, TÜSİAD, TESEV, AKP, BDP, LİBERALLER, YENİ OSMANLICILAR, İKİNCİ CUMHURİYETÇİLER, SİYASAL İSLAMCILAR vb.
Sıfır Anayasacılar, mevcut anayasanın her maddesine itiraz etmiyorlar. Bunun sebebi mevcut anayasanın birçok maddesinin zaman içinde değişmiş olması. Sıfır Anayasacılar, mevcut anayasanın belli başlı maddelerinden rahAtsızlar. Ancak, bu rahAtsızlıklarını açıkça ifade etmiyorlar. Açıkça ifade etmemelerinin sebebi ise gerçek niyetlerinin ortaya çıkmasını önlemek. Gerçek niyetlerini saklamak için Anayasanın tümünün değişmesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Sıfır Anayasacıların Anayasada asıl rahAtsız oldukları maddeler şöyle: Başlangıç kısmı, 2. Madde, 3. Madde, 14. Madde, 24. Madde, 42. Madde, 66. Madde ve 127. Madde. Şimdi, önce bu madde metinlerini, sonra da Sıfır Anayasacıların bu maddelerden duydukları rahAtsızlığın sebeblerini açıklayalım.
Sıfır Anayasacıların rahAtsız oldukları madde metinlerini şöyle:
BAŞLANGIÇ
Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkilap ve ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
"Hiçbir faaliyetin" Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkilapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;
Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
– Bu Anayasa, 07.11.1982 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.
Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı "İstiklal Marşı"dır.
Başkenti Ankara’dır.
Madde 14 – Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Madde 24 – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfus sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Madde 42 – Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.
Madde 66 – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. Yabancı babadan ve Türk anadan olan çocuğun vatandaşlığı kanunla düzenlenir.
Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.
Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.
Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz. Madde 127 – Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Mahalli idarelerin seçimleri, 67 nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahalli idareler organlarına veya bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.
Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.
Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir.
Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.
Sıfır Anayasacıların bu maddelerden rahAtsız olma gerekçeleri olarak açıkladıkları hususlar 1982 Anayasasının askeri dönemde yapılmış olması nedeni ile demokrasiye aykırı olmaları, faşizan anlamlar taşımaları, ırkçılık ve şövenizm uıygulamalarının dayanakları olmaları, çağın gerisinde kalmış olmaları, halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olmaları vs. Ancak, bu maddeler dikkatli bir şekilde incelendiğinde ileri sürülen gerekçelerin haklı olmadığı ortaya çıkıyor. Bu çerçevede,
1-Bu maddeler demokrasiye aykırı değildir. Bilakis, başlangıç bölümü ile 2. ve 14. maddelerde demokrasiye, demokratik devlete kuvvetli vurgu yapılmıştır.
2-Bu maddelerde üniter-ulus devletin korunması, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünden söz edilmesi demokrasiye aykırılık olarak nitelendirilemez.
3-Bu maddelerde Türk kimliğinden, Atatürk Milliyetçiliğinden söz edilmesi ırkçılık ve şövenizm olarak değerlendirilemez.
4-Anayasanın 66. maddesinde Türk olmak, Türk ırkına mensup olmak değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile olmak şartına bağlanmıştır. Bu madde kesinlikle bölücü, ayrıştırıcı değil, aksine birleştirici bir anlama sahiptir ve bu yönüyle de bölücülerin, federasyoncuların iddialarını tamamen geçersiz kılmaktadır.
Sıfır Anayasacılar, bu maddelerden duydukları asıl rahAtsızlığı milleten tepki görmekten çekindikleri için açıklamıyorlar. Sloganlaştırdıkları bazı değerleri istismar ederek rahAtsızlıklarını açığa vuruyorlar. Bu zavallıların davranışları tam bir ikiyüzlülüktür. Bunu politik bir terimle ifade edecek olursak bu zavallıların davranışları tam bir OPORTUNİZM DİR. Bizim görevimiz ise bunların maskesini yırtıp atmaktır. Bu zavallıların yukarıda belirtilen maddelerden duydukları asıl rahAtsızlıklar şunlardır:
1-Bu maddeler, devletimizin TÜRK DEVLETİ, milletimizin de TÜRK MİLLETİ olduğunu çok kesin olarak ifade etmektedir.
2-Bu maddeler, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunun kesin güvencesidir. Bu maddeler nedeniyle Türkiye, bir federasyon olmayacak, Türk Milleti 36 etnik parçaya bölünemeyecektir.
3-Bu maddeler, dini politikaya alet ederek siyasal çıkar sağlamak isteyenlerin, ülkemizi milli bir devlet olmaktan çıkararak emperyalizmin istediği “ILIMLI İSLAM” devletine dönüştürmek isteneyenlerin önündeki en önemli engellerdir.
SIFIR ANAYASACILARIN rahAtsız oldukları bu maddeler Türk Milleti, Türk Vatanı için hava kadar, su kadar, ekmek kadar hayati öneme sahip çok önemli maddelerdir. Bu sebeble Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hür ve bağımsız yaşamak isteyen her Türk evladı bu maddelerin korunması için üstüne düşeni eksiksiz yapmak zorundadır. Aksi ise yok oluş ve tükeniştir.