Sevr ile Lozan’ın Karşılaştırması

Lozan Antlaşması’nın önemini ve değerini küçülterek Atatürk’e saldırmak isteyen Siyasal İslamcı çevreler, kasıtlı bir biçimde,  Osmanlı Devleti’ni 1. Dünya Savaşı’na sokan, savaşın sonunda milyonlarca kilometrekarelik vatan toprağının kaybedilmesine sebep olan sanki Atatürk ve arkadaşlarıymış gibi bir izlenim yaratarak kaybedilen topraklara kıyasla Lozan ile kurtardığımız toprakların çok az olduğunu ima ederek Lozan Antlaşması’nın büyük bir zafer olmayıp İngiltere ve Fransa’nın baskısı sonucu imzalanmış bir hezimet belgesi olduğunu iddia etmektedirler. Bu, Atatürk ve arkadaşlarına yapılmış çok büyük bir haksızlıktır. Azıcık tarih okuyanlar bilirler ki, Atatürk 1. Dünya Savaşı’na girilmemesi için çok uğraşmış, ancak derdini kimseye anlatamamıştır. Savaş başladıktan sonra kendisine görev verilmemesine rağmen Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki askeri ataşelik görevini bırakarak İstanbul’a gelmiş, kendisine cephede bir görev verilmesini istemiştir. Israrları üzerine Atatürk’e şimdiki Çanakkkale Eceabat İlçesi’nde bulunan  19. Tümen komutanlığı verilmiştir. Atatürk, Çanakkale’de tarihin akışını değiştirecek büyüklükte zafer kazanmış, İngiliz ve Fransızların boğazları geçerek İstanbul’u ele geçirmelerine engel olmuştur. Atatürk, daha sonra Kafkas ve Suriye cephelerinde savaşarak büyük başarılara imza atmıştır. 1. Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinin sorumlusu asla Atatürk ve arkadaşları olmayıp o dönemin basiretsiz sivil ve askeri yöneticileridir.

Atatürk, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’na da itiraz etmiş, ancak kabul ettirememiştir. Atatürk’ün itirazları kabul edilmiş olsaydı Yunanlılar İzmir’i işgal edemez, vatanımızın diğer bölgelerine de galip devletler tarafından asker çıkarılamazdı. Atatürk’ün itirazları kabul edilmiş olsaydı ordumuz da dağıtılmaz, silahları İngilizlere teslim edilmezdi. Bunlar olsaydı büyük bir ihtimalle İstiklal Savaşı’nı yapmak durumunda da kalmazdık.

Yukarıda açıkladığım sebeplerle Lozan Antlaşması’nın öneminin ve değerinin daha iyi anlaşılabilmesi için Sevr Antlaşması ile Lozan Antlaşması’nın karşılaştırmasını yapacağım. Önceki yazımda Lozan Antlaşması’nın tam metninin bulunduğu internet adresini vermiştim. Sevr Antlaşması’nın tam metninin bulunduğu internet adresi ise şöyle:sam.baskent.edu.tr./belge/Sevr_TR.pdf şeklinde. İsteyen okurlarımız bu antlaşmaların tam metinlerine bakarak yapacağımız karşılaştırmanın denetleyebilirler.

Şimdi, Sevr Antlaşması ile Lozan Antlaşması’nın karşılaştırmasını yapalım:

SINIRLAR

A) Trakya Sınırı

Sevr’de: İstanbul’un Çatalca İlçesi bizde kalacak, Trakya’nın geri kalan kısmı Yunanistan’a verilecek.

Lozan’da: Şimdiki sınırımız olan Meriç hattı kabul edilmiştir.

B) İzmir Bölgesi

Sevr’de: İzmir ve çevresindeki Kuşadası, Ödemiş, Salihli ve Akhisar’ı içine alan bölgenin hakimiyeti kağıt üstünde Türkiye’de olacak, Türkiye, bu hakimiyeti kullanma hakkını Yunanistan’a devredecek, Türk hakimiyetinin göstergesi olarak İzmir’in dış mahallelerinden birinde Türk Bayrağı bulunacaktı. Yerel bir meclis toplanacak, bu meclis 5 yıl sonra bu bölgenin Yunanistan’a katılmasına karar verebilecekti.

Lozan’da: Bu konunun sözü dahi edilmemiş, İzmir kesin olarak Türkiye sınırları içinde kalmıştır.

C) Suriye Sınırı

Sevr’de: Suriye sınırı Karataş burnundan başlayarak Osmaniye, Bahçe, Gaziantep, Birecik, Urfa, Mardin ve Nusaybin’i epey güneyde Suriye topraklarında bırakıyordu.

Lozan’da: 1921 Ankara Antlaşması’yla çizilen şimdiki sınırımız kabul edilmiştir.

D) Irak Sınırı

Sevr’de: İmadiye bizde kalmak şartıyla Musul şehrinin kuzey sınırı

Lozan’da: Çözümü ertelenmiştir.

E) Kafkas Sınırı

Sevr’de: Türk-Ermeni sınırının belirlenmesi ABD Başkanı Wilson’a bırakılmıştır. Wilson, sınır olarak Giresun’un doğusundan başlayan, Erzincan’ın batı ve güneyinden, Bitlis ve Van Gölü’nün geçen bir çok noktada 1. Dünya Savaşı’ndaki Türk-Rus cephesini takip eden bir sınır çizmiştir.

Lozan’da: Bu mesele kökünden kaldırılmıştır.

F) Boğazlar Bölgesi

Sevr’de: Rumeli’nin Türkiye’ye bırakılan tüm kısımlarıyla, Anadolu’da İzmir’den başlayıp Manyas Gölü’nün güneyine ve Bursa İznik’in kuzeyinden, Sapanca Gölü’nün batısından Ahabadr  Deresi’nin kaynağına giden bir bölge. Bu bölgede asker bulundurma ve askeri harekat yapma hakkı sadece İtilaf Devletleri’ne aittir. Bu bölgedeki Türk Jandarması İtilaf Devletleri komutasında olacaktır.

İtilaf Devletleri, bu bölgede askeri amaçlarla kullanılabilecek yol ve demiryolu inşasını yasaklayabilecekleri gibi bugün var olanlar arasında bu amaçlarla kullanılabilecek olanları da tahrip edebilecektir.

Lozan’da: Gelibolu Yarımadası’yla Kumbağı, Baklaburnu hattının güneydoğusu, Çanakkale bölgesinde sahilden yirmi kilometrelik bir bölge ve boğaziçinin iki tarafında sahilden on beş kilometrelik birer bölge ve Marmara’da İmralı Adası’ndan başka adalar ve İmroz ve Tenedos adaları askerden arındırılmış hale getirilecektir.

Hiçbir yerde İtilaf Devletlerinin işgal gücü kalmayacaktır.

Not: 1936 yılında yapılan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Lozan’daki hükümler değiştirilerek boğazların ve Marmara Denizi’nin her iki tarafında asker bulundurma ve boğazları koruma hakkı sağlanmıştır.

 KÜRDİSTAN

Sevr’de: İtilaf Devletleri temsilcilerinden oluşacak bir komisyon Fırat Nehri’nin doğusunda ve Ermenistan, Irak ve Suriye arasında kalan bölge için bölgesel özerklik belirleyecektir.

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından bu bölgenin Kürt Halkı Milletler Cemiyeti Meclisi’ne başvurarak Kürtlerin çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmayı istediğini ispat ve Meclis bunu kabul ederse Türkiye bu bölgedeki tüm haklarından vazgeçecektir.

Lozan’da: Bu konunun sözü dahi edilmemiştir.

İKTİSADİ NÜFUZ BÖLGELERİ

Sevr Antlaşması’nın ardından İtilaf Devletlerinin aralarında imzaladıkları üçlü antlaşmaya göre :

Fransız Nüfuz Bölgesi: Suriye sınırıyla yaklaşık Adana İli’nin batı ve kuzey sınırı ve  Kayseri ile Sivas’ın kuzeyinden geçen ve Muş hariç bu kasabanın yakınından Cizre’ye giden hattın içinde kalan bölge

İtalyan Nüfuz Bölgesi: İzmit Yarımadası’ndan çıktıktan sonra Afyonkarahisar’a kadar Anadolu demiryolu hattı ve oradan Kayseri civarında Erciyes Dağı yakınlarına kadar giden hatla İzmir Bölgesi, Ege Denizi, Akdeniz ve Fransız bölgesi arasında kalan bölge

Lozan’da: Sözü dahi edilmemiştir.

İSTANBUL

Sevr’de: Antlaşmanın Türk tarafınca samimiyetle uygulanmaması halinde İstanbul elimizden alınacaktır.

Lozan’da: Sözü dahi edilmemiştir.

ADLİ KAPİTÜLASYONLAR

Sevr’de: İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın temsil edildikleri dört üyeden oluşan bir komisyon kapitülasyonlardan yararlanan diğer devletlerin temsilcileriyle birlikte yeni bir yöntem belirleyecek ve Osmanlı Hükümetiyle görüşüldükten sonra bu yöntemi tavsiye edebilecek.

Osmanlı Hükümeti bu yöntemi kabul etmeyi şimdiden taahhüt edecek.

Lozan’da: Kapitülasyonlara ilişkin hiçbir kayıt yoktur.

AZINLIKLARIN KORUNMASI

Sevr’de: l9l8 Ateşkes Anlaşmalarından sonra yapılan bütün antlaşmalarda bulunan hükümlerden başka, Türkiye’ye, özellikle şunlar da kabul ettirilmek istenilmiştir:

a) Yerlerinden ayrılmış olan ve Türk olmayan bütün halkın eski yerlerine gönderilmesi.
Başkanları Milletler Cemiyetince atanacak olan yargıcı kurullar aracılığıyla bunların haklarının geri verilmesi; bu komisyonlar isterlerse, Türk olmayan halkın yıkılmış olan mallarının onarılması için de, paraları hükümetçe ödenmek üzere işçiler sağlanması, göç ettirme ve buna benzer işlerde parmağı bulunduğu, adı geçen kurullarca savlanan herkesin sürgün edilmesi vb.

b) Türk Hükümeti, azınlıkların, Millet Meclisinde kendi sayıları oranında temsilci bulundurmalarını sağlayan bir seçim yasası tasarısını iki yıl içinde İtilaf Devletlerine sunacaktır.

c) Patrikhanelerle bunlara benzer kurumlara tanınmış olan bütün ayrıcalıklar pekiştirilmekte ve artırılmakta, bunların yönettikleri okul, öksüzler yurdu ve benzerleri üzerinde o güne değin hükümetin kullanmış olduğu az etkili bir denetleme hakkı da kaldırılmaktadır.

d) İtilâf Devletleri, Milletler Cemiyeti Meclisine danışarak bu kararların yürütülmesini sağlamak için alınması gereken önlemleri saptayacaklardır. Türkiye bu konuda, sonradan alınacak her önlemi kabul edeceğine şimdiden kesin söz verecektir.

Lozan’da: Misakı Millimizde kabul etmiş olduğumuz üzere ve yalnız Müslüman olmayanlara uygulanmak için, Birinci Dünya Savaşından sonra yapılan bütün uluslararası anlaşmalarda bulunan hükümler.

ASKERİ HÜKÜMLER

Sevr’de:

Türkiye’nin silahlı kuvvetleri şu sayıları aşmayacaktır:

Padişahı Koruma Birliği 700 kişi

Jandarma 35.000 kişi

Jandarmayı desteklemek için özel birlikler 15.000 kişi

Toplam 50.700 kişi

Lozan’da: Trakya ve Boğazlarda askersiz duruma getirilen bölgelerle ilgili sınırlamalardan başka hiçbir şey yoktur. Dahası, Boğaziçi’nin iki yakasındaki askersiz bölgede 12 .000 asker bulundurabilmek hakkını kazanmışızdır. Bu bölgeler için bile hiçbir denetleme kabul edilmemiştir.

CEZA

Sevr tasarısında: Türkiye, savaş sırasında savaş kurallarına aykırı davranışlarda bulunmuş, ya da Türkiye içinde kıyımlar yapmış ve zorla göç ettirme gibi işlere karışmış olan kimseleri, isterlerse, İtilâf Devletleri (bu arada Yunanistan) ve Türkiye’den toprak almış olan devletler (Ermenistan ve başkaları) teslim edecektir. Bu kimseler, kendilerini isteyen devletin askeri mahkemesince yargılanacak ve cezalandırılacaklardır.

Lozan’da: Söz edilmemiştir.

MALİ KONULAR

 Sevr’de: İtilaf devletleri Türkiye’ye yardım konusunda İngiliz, Fransız ve İtalyan delegelerden oluşan bir maliye komisyonu kuracaklar ve bu komisyonda danışman olarak bir Türk bulunacaktır.

Bu komisyonun görev ve yetkileri aşağıdaki şekilde olacaktır:

a) Türkiye’nin gelirlerini devam ettirmek ve artırmak için her türlü tedbiri alabilecektir.

b) Türk Meclis-i Mebusan’ına sunulacak bütçe öncelikle maliye komisyonuna sunularak onun kabul ettiği şekilde Meclis’e gönderilecektir. Meclis’in yapacağı düzeltmeler ancak komisyon tarafından uygun görülürse uygulanabilecektir.

c) Komisyon doğrudan doğruya kendisine bağlı olacak ve üyeleri kendi isteğiyle seçilecek olan Türk maliye denetleme kurulu aracılığıyla bütçemin ve mali kanun ve yönetmeliklerin uygulanışını kontrol edecektir.

d) Düyun-u Umumiye İdaresi ve Osmanlı Bankası’yla anlaşarak Türkiye’nin para basma yöntemini düzenleyecektir.

e) Düyun-u Umumiye’ye verilen gelirler hariç olmak üzere Türkiye’nin bütün gelirleri bu maliye komisyonunun emrine verilecektir. Komisyon bu gelirlerle;

Öncelikle:

Kendisine ve Türkiye’de kalacak işgal kuvvetlerine ait masrafları ödedikten sonra 30 Ekim 1918 tarihinden beri İtilaf devletleri ordularının gerek bugünkü Türkiye’de, gerek Osmanlı İmparatorluğu’nun değişik kısımlarındaki masraflarını ödeyecektir.

İkinci olarak:

Türkiye, dolayısıyla zarar görmüş olan bütün itilaf devletleri vatandaşlarının zarar ve kayıplarını karşılayacaktır.

Türkiye’nin ihtiyaçları bundan sonra karşılanacaktır.

f) Hükümet tarafından verilecek her bir ayrıcalık için maliye komisyonunun onayı şarttır.

g) Komisyonun onayıyla halen yürürlükte olan Düyun-u Umumiye tarafından bazı gelirlerin doğrudan doğruya toplanması yöntemiyle mümkün olduğu kadar geniş bir şekilde yaygınlaştırılacak ve bütün Türkiye’yi kapsayacaktır.

Gümrükler maliye komisyonu tarafından seçilecek ve kendisine karşı sorumlu olacak bir genel müdürün yönetiminde olacaktır vb…

Lozan’da: Bu sınırlamaların tümü kaldırılmıştır.

İKTİSADİ HÜKÜMLER

Sevr’de: Kapitülasyonlar, savaştan önce bunlardan yararlanan İtilâf Devletleri uyruklarına yine verileceği gibi, bu haklardan daha önce yararlanmamış olan devletler (Yunanistan, Ermenistan vb.) uyruklarına da yeniden verilecektir.

Gümrük vergisi bildirgeleri (Gümrük tarifeleri) için 1907 bildirgesi (%8) yeniden yürürlüğe konulmaktadır.

Türkiye, İtilâf Devletlerinin gemilerine en azından Türk gemilerine verdiği hakları tanıyacaktır.

Yabancı postalar yeniden kurulacaktır.

Lozan’da: kapitülasyonların her türlüsü tümden ve süresiz olarak kaldırılmıştır.

BOĞAZLAR KOMİSYONU

Sevr’de: Kendine özgü bayrağı, bütçesi ve kolluğu bulunacak olan bu komisyon, gemilerinBoğazlardan geçmesi, fenerler, kılavuzluk… vb. gibi işlerle uğraşacak ve daha önce Yüksek Sağlık Kurulunun yaptığı görevlerle kurtarma işleri artık bu Komisyonun gözetimi altında ve onun yönergesine göre yürütülecek; Komisyon, boğazların özgürlüğünü tehlikede görürse, İtilâf Devletlerine başvurabilecektir.

Komisyonda Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Rusya delegelerinin ikişer oyu olacaktır.

Amerika istediği zaman, Rusya da Milletler Cemiyetine girerse, ancak o zaman, Komisyona katılabileceklerdir.

Komisyon üyeleri, diplomatik bağışıklıklardan yararlanacaklardır. Komisyona, sıra ile ve ikişer yıl süre ile, iki oyu olan devletlerin delegeleri başkanlık edeceklerdir.

Lozan’da: Komisyonun başkanlığı bize verilmiştir.

Komisyonun görevi, gemilerin boğazlardan geçişinin Boğazlar Sözleşmesi hükümlerine uygunluğunu sağlamaktır. Komisyon her yıl Milletler Cemiyetine rapor verecektir.

Lozan Antlaşması ile İstanbul’daki Uluslararası Sağlık Kurulu da kaldırılarak sağlık işleri Türkiye hükümetine bırakılmıştır.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Görüldüğü üzere Sevr Antlaşması Türk Milleti için (özellikle ekonomik yönden) tam bir teslimiyet, yıkım ve yok oluş belgesi iken Lozan Antlaşması tam bir bağımsızlık ve  özgürlük belgesidir. Türk Milleti, Lozan Antlaşması ile kendisine vurulmak istenen tüm prangaları kırıp atmış, varlığını, bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Bu sebeple akıl ve vicdan sahibi, vatanını, milletini seven hiçbir kimse  “Lozan  Hezimettir.” diyemez. Tüm gerçekler ortada iken Lozan Antlaşması’na hezimet diyenler ya gafildir, ya da hain.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!