Ağın Eski Belediye Başkanı ve Elazığ İyi Parti Eski İl Başkanı Yılmaz Serttaş ile ekonomi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Yılmaz Serttaş, genel ekonomi ve Türkiye ekonomisi hakkında verdiği temel bilgilerin yanı sıra günümüzde yaşanan işsizlik, enflasyon ve bütçe açıklarının çözümüne yönelik önerilerde bulundu.
Soru: Dünyada sabit bir iktisadi model var mıdır? Eğer iktisadi modeller değişiklik gösteriyorsa bunun sebebi nedir? Türkiye Cumhuriyeti hangi iktisadi sistemi benimsemiştir?
Cevap:
1-Adam Smith
2-Thomas Matthus
3-Friedrich List
4-John Stuart Mill
5-Karl Marx
6-Alfred Marshall
7-Irving Fisher
8-John Maynard Keynes
9-Friedrich Hayek
10-Miltan Friedman
11-Mustafa Kemal Atatürk
(Karma Ekonomi Savunucusu ve Uygulayıcısı)
Yukarıda bahsettiğimiz ekonomistlerden edindiğimiz bilgi ve tecrübeler ışığında; günümüz ekonomistlerinin makale ve yayınlarını incelediğimizde görülecektir ki, dünyada sabit bir ekonomik model vardır denilemez. Her ekonomik modelin o ülkenin: kültür, eğitim, sosyal yapısı ve yetişmiş insan sayısı ile yakından ilişkilidir. Ülkemizdeki ekonomik model incelendiğinde görülecektir ki, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar M.Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk Milleti’ne has uygulamada isabetli olan ve geniş alan bulan karma ekonomi ile devlet ve millet işbirliği ile karma ekonomi kalkınma modeli uygulama alanı yaratılmıştır.
Bu modelde devlet, ağırlıklı işleri uhdesinde toplamıştır. Örneğin: eğitim (okullar, üniversiteler), ulaştırma (Devlet Demir Yolları, Devlet Hava Yolları), Savunma Sanayi (MKE, Aselsan, TAİ, Roketsan vb.), sağlık (Devlet Hastaneleri ve Sağlık Ocakları), tarım (et, süt ve balık fabrikaları), alkol ve tütün ürünleri, akaryakıt ve doğalgaz ürünleri ve bunlar gibi daha birçok sektör devlet eliyle yaptırıldı. Bu alanlarda yetişmiş uzman elemanlar (mühendis, doktor, hemşire, teknisyen, usta, yetişmiş eleman, vb.) karma ekonominin özel teşebbüsten başarılı olmasında önemli görevler üstlenmişlerdir. Dünyada bu modeli uygulayan ender ülkelerden biriyiz. Siyaset ve hukuk bu güzel düzenlemelerin gerisinde kalmış ve ayak uyduramamıştır. Örneğin: Ticaret Kanunu, İcra İflas Kanunu ve Bankalar Kanunu.
Soru: Türkiye ekonomik açıdan düzenli bir ülke midir?
Cevap: Ülkemizde ekonomik düzenin var olup olmadığı, karın tokluğuna çalışmak isteyen insanların iş bulamadıklarından anlaşılır. Onun için asıl konumuz olan asgari ücretin tespitinde düzgün bir ekonomik modele sahip olmadığımızdan ve karma ekonomiyi de karma karışık hale getirdiğimizden asgari ücretin tespitinde hükümet yetkilileri ve işverenler çalışanlara açlık sınırının altında ücret vermek zorunda kalmışlardır. Bizim iktidarımızda, asgari ücretin tespiti için komisyon üyeleri şu meslek gruplarından oluşacaktır:
1-Hükümet yetkilisi (1 üye)
2-İşveren temsilcisi (1 üye)
3-İşyeri temsilcisi (1 üye)
4-Sendika temsilcisi (1 üye)
Asgari ücretin mali tespitinde ise gayri safi milli hasılanın fert başına düşen miktarı esas alınacaktır. Fert başına düşen yıllık milli gelir payının (7715 (Ekim,2020)) baz alınması esastır. Bundan böyle asgari ücret yeni verilere göre hesap edilmelidir. Bunun için asgari ücret tespit komisyonu kurulmalıdır.
GSMH’nın tespitinde: Yurt dışında çalışanların gelirleri, ticaret, ulaştırma, inşaat, tarım, sanayi, haberleşme, konutlar, mali kuruluşlar, ithalat vergisi gibi hizmetlerin toplamı ön plana çıkan unsurlardır. Bu unsurlardan gelen toplam gelirin ülke nüfusuna bölünmesiyle kişi başına düşen para miktarı elde edilir. Buna fert başına düşen milli gelir denir.
Ülke ekonomisinin canlılık kazanabilmesi için asgari ücretin satın alma gücünün yoksulluk sınırının üstünde olması gerekir. Bu husus hem piyasanın hareketlenmesini sağlar hem de arz talep dengesini korur.
Soru: Peki cumhuriyetin ilk yılları ile günümüz arasında bahsi geçen konuda ne gibi temel farklılıklar var?
Cevap: M.Kemal Atatürk’ün karma ekonomi düzeninde planlama teşkilatı kurulmuştu. Devletin planlaması sayesinde tarımda, sanayide arz ve talep dengesi gözetilirdi. Günümüzde arz talep dengesinin bozulduğunu, enflasyonun yüksek seviyelerde seyrettiğini, halkın satın alma gücünün azaldığını, dış ticarette rekabet edemeyişimizden ihracatın düştüğünü, yurt içinde üretilemeyen malların ithalatla kapatılmaya çalışıldığını, bütçe ve cari açığın kapatılamayacak kadar büyüdüğünü görmekteyiz. Bunlara paralel olarak işsizliğin arttığı (%25-30 seviyesinde) enflasyonun en az %30 olduğu, 1 milyondan fazla üniversite mezununun işsiz ve 9 milyondan fazla işsiz sayısının olduğu, ekonominin iyi yönetilemediği, her geçen gün dolara dayalı faizli borç miktarının arttığı ve ödemeler dengesinin bozulduğu günümüze gelmiş bulunuyoruz.
Soru: Altını çizdiğiniz problemlere yönelik çözüm önerileriniz nelerdir?
Cevap: Bu yapılan değişiklerle kendi kendine yeten bir ülke konumuna tekrar gelebilmeliyiz. Bu ekonomik tutarsızlığın çözülebilmesi için;
1-Üretim: Tarımda üretim bir plan dahilinde yapılmalıdır. Planlama teşkilatı yeniden kurulmalıdır. Yapılmayan toprak analizleri yapılmalıdır. Çiftçimize kazançlı üretim için yön verilmelidir. Gerek kredi, tohum, ilaçlama vb. konularda devlet yardımı olmalıdır.
a)Sanayi ve teknoloji üretiminde dünya ülkeleriyle rekabet edebilecek seviyeye gelebilmek için üniversitelerle sanayi kuruluşlarıyla müşterek kararlar alınabilmelidir.
b)Yerli ilaç sanayi kurulmalıdır. Hıfzıssıhha enstitüsü aşı üretim merkezi olarak tekrar kurulmalıdır.
ARGE konusunda devlet hiçbir masraftan kaçınmamalıdır. Bankalar arasındaki faiz miktarı düşürülmelidir. Yatırımlar çoğaltılmalıdır. Yabancı sermaye özendirilmelidir. Uzun vadeli yatırımlara devlet teşviki kazandırılmalıdır.