Türk Milleti, varoluş mücadelesinde tarihi günlerinden birilerini, bir kez daha günümüzde yaşıyor. Bir kez daha diyorum; çünkü buna benzer olaylar Türk tarihinde sıklıkla yaşanmış şeyler… Yani bilenlerin yabancısı olduğu konular değil bunlar. Onun için millet olarak bu tip şeylere şerbetliyiz.
Burada sorunumuz; psikolojik operasyona maruz kalmış olan Türk Milleti’nin, yaşamsal sorunlarının farkında olmayan geniş halk yığınlarıdır. Böyle olmasa PKK ile çözüm için “el ve etek bile öpülebilir” aşağılamasına maruz kalınır mıydı?
Eğer bu halk yığınları, sorunun ne kadar can alıcı olduğunun farkında olsaydı, tercihlerini bu kadar menfaatlerini göz edici şekilde kullanır mıydı? Aksi olsa bölücülük sorununun yıkıcı etkisi zayıflayarak ve de eriyerek ortadan kalkacaktır. Onun için bölücüler kadar, onlar karşısında değişik nedenlerle mücadelesi zaafa uğratılmış olan halk yığınlarının, günümüzde yapılanlar üzerinde vebali vardır. İşin bir diğer önemli yanı budur…
Önümüzdeki sorunun açık ve net tarifi: memleketimizi bölmeyi amaçlamış olan dış destekli Kürt milliyetçiliğinin silahlı eyleme dönüşmüş hareketi olan PKK terörüdür. Ve verilecek hiçbir taviz, onları memleketi bölme amacından vazgeçirmeyecektir. Tarih bize böyle söylemektedir. Bunu başka türlü izah ederek Türk Milleti’ni ikna etmeye çalışan her kim olursa olsun; ihanet içindedir.
PKK, mevcut anayasal düzene başkaldırmış ve devlete karşı silahlı mücadeleye girişerek binlerce masum insanın canına kıymıştır. Devletin ve milletin zenginliğini heba etmiş, başta ABD olmak üzere AB ülkeleri, Rusya, İsrail, İran, Irak, Suriye dahil bir çok devletin bize karşı hesaplarını tahakkuk ettirmek üzere, onların taşeronluğunu üstlenmiştir.
Kısaca PKK’lılar ve onların siyasal, STK ile diğer tüm uzantılarının tamamı, Türk Milleti’ne ve Türk Devleti’ne karşı ihanet içindedir.
Şimdi iş; Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat Soruşturmaları bahane edilerek eli, kolu, kanadı kırılan Türk Ordusu’nun da sessizleştirilmesi suretiyle, bu ihanetle uzlaştırılma safhasına getirilmiştir. Halbuki, Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçleri bölücülük karşısında çok başarılıdır. Ben bunu 1897 yılında yapılan Türk – Yunan Savaşı’nda dağılan Yunanistan’ı yok olmaktan kurtaran, günümüz küresel güçlerinin, araya girerek masa başında Yunanistan’ı galip ilan etmelerine ve Türk topraklarını Yunanlılara vermelerine benzetiyorum.
Gördüklerimize göre parlamento içinde ve dışında bir tek MHP haricinde herkes “ihanetle barış” arayışı içindedir. Amerikancı ve Kürtçü cemaatin başı, Türk Milleti’ni ikna amaçlı psikolojik operasyona destek vererek “hayırlı sulh” ten bahsetmekte ve buna ilişkin görüntüler saat başı televizyonlarda gösterilmekte ve de ekranlara çıkartılan kişilerle bu görüşler desteklenmektedir. Herhalde bu ve buna benzer yapılar, onları oluşturanlar için böyle günlerde lazım olmaktadır.
Türk Milleti böylece ölüm gösterilerek sıtmaya razı edilmek istenmektedir. Hem de din kullanılarak. Bakalım İslam Dini, Türk Milletine çileler çektirmek için daha ne kadar çarpıtılacak?
Asla bir arada anılamayacak kişilerde, Türk Milleti’nin “gururu incinmesin ve haysiyeti korunsun” diye ağız birliği etmiş durumdalar. Ne kadar da Türk Milleti’ni düşünüyorlar! Emin olun gözlerim yaşarıyor…
Esas ağrıma giden ve en önemli operasyon noktası olarak gördüğüm husus, işin içine şehit ailelerinin çekilmesidir. Onların yaşadıklarını ve duygularını istismar ederek, ılık suda haşlandığını fark etmeyen kurbağa misali keyif süren Türk Milleti’ni, bu şekilde kaynatmak suretiyle patlatacaklar. Merak edenler, isterlerse Selanik’in sulhle teslimindeki ihaneti ve ondan sonra Selanik’teki Müslüman Türklerin akibetini okuyarak bir öğrensin…
Şehit ailelerini ağzına bile almaması gereken pkk ihanetinin siyasal uzantıları, ne yazık ki; hedeflerine ulaşmak için onları ikna etmeye yönelik, söylem geliştirmeye başladı.
İktidarın temsilcisi ise hiç utanmadan MHP ile BDP’yi bir terazinin iki ayrı kefesine koyarak durumu “tahterevalli siyaseti” ile izah etti. Yani PKK ile MHP aynı öyle mi? Bu arkadaş devam ederek, MHP’yi Türklerin BDP’yi de Kürtlerin partisi olarak niteledi. Soruyorum o zaman: AKP kimin partisidir? Eğer böyleyse AKP, milliyetsizlerin veya kendini Türk Milleti’ne mensup görmeyen etnisitelerin partisidir. Bu durumda, Türk Milleti’nin gözünü açması gereken ayrı bir husustur.
Açıklamalara ve gelişmelere bakarsak: MHP, Türk Milleti’nin ayakta kalan ve direnen en güçlü partisidir. Unutulmasın ki; sel akar kum kalır misali hepimiz geçer gideriz ama geride sadece Türk Milleti ve Türk Devleti kalır… Tarih hep böyle yazmıştır.
Esas lafım; barış, özgürlük, insan hakları ve demokrasi gibi ağdalı laflara takılan ve günlük menfaatlerinin peşinde olan yüzsüz insanlaradır. Bunlar Türk’te olabilir veya kendisini başka bir etnisiteye mensup görebilir. Olan biteni içiniz nasıl kaldırıyor? Yoksa mideniz mi yok? Türk olmayanlar; siz namusunuzu, canınızı ve malınızı korumak için adeta yalvararak Türk Milleti’ne ve Türk Devleti’ne sığınmadınız mı? Şimdi milletimizin ve devletimizin müzakere, açılım ve terör vb. gibi konularla demokratik tercihlerinizi bile meşru yollardan kullanmayarak, altının oyulmasına nasıl seyirci kalırsınız veya destek verirsiniz?
Son söz; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkes iyi bilmelidir ki, Türk Milleti ve Türk Devleti bir çok defa serden geçerek imtihan vermiştir. Bu günlerde elbet geçecek ama hiçbir şey yapanların yanına kar kalmayacaktır. Allah’a duamız; bölücülerle müzakere edenlerin karşısında, Türk Milleti’nin uyanışını ve dirilişini sağlamasıdır. Gayret bizlerden, takdir Yüce Allah’tandır…