Hakkında “organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak” suçlamasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker, ‘Her günahın bir intikam meleği olur’ başlığını taşıyan 5. videosunu yayınladı.
“Derin Mehmet, arkadaşlar, orada mısınız? Temiz Süleyman, sen de orada mısın? Namusu maaşı kadar olan gazeteciler, siz de orada mısınız? Onurlulara lafımız yok. Çakma solcular, siz de orada mısınız? İyi olanlara sözümü yok. Yoklamayı yaptık, beşinci videoya başlamakta bir sakınca yok” diyerek videoya başlayan Sedat Peker şunları söyledi:
‘BEN AKLIMI TATİLE ÇIKARDIM AMA ZEKAM DEVAM EDİYOR’
“Memduh Bayraktaroğlu diye çok sevdiğim bir abim var. Bu konularla ilgili yapmış olduğu yorumları televizyonda izleme imkanım oldu. Demiş ki, ‘Sedat Peker’i Soylu yanlış yönlendirdi, Mehmet Ağar’ı da yanlış yönlendirdi. Sadece Berat Bey’i değil.’ Ben kendisiyle aynı şeyi düşünmüyorum. Memduh abi, öncelikle zekamla ilgili söylediklerinizden dolayı teşekkür ederim. Hatırlarsanız, sizin evde otururken Tansu Hanım başbakandı. Özer abiyle sizin evde buluşmuştuk. Oradaki görüşmemizde Özer Bey benim yaşımı sormuştu. Ben de söyleyince ‘Sen benim oğlumdan daha küçüksün’ demişti. ‘Benim oğlum Etiler’de kız peşinde koşuyor, sen bu yaşta ülkenin kaderiyle ilgili konuları konuşuyorsun’ demişti. Abi bu kardeşin, aynı kardeşin. Ben aklımı tatile çıkardım ama zekam devam ediyor.
SEDAT PEKER’İN EVİNE BASKIN
Kıymetli abim iki tane örnek vereceğim, Mehmet Ağar’ın direkt bu konuyla ilgili olduğuyla ilgili. Bizim eve gelen polislerin içinde dikkat edersen hiçbirine suçlamada bulunmadım. Polis, bizim polisimiz, devletin, milletin polisi. Orada bir tane yaşlı olan dedim, bir de yanında biri var. Gelenlerin hepsi genç. 50 küsur yaşındaki özel harekatçı eğitmen olur. Operasyonlara katılmaz. Genelde 25-30 arası gelir. Saçı sakalı beyazlamış o arkadaş eve giren, çocuğa silahı doğrultan, o silahı devamlı çocuğun üzerinde tutan… Sonra organize polisinin müdahalesiyle indiren aynı kişi. Bu kişi kim biliyor musun? Mehmet abinin Özel Kalem Müdürü vardı Emniyet Müdürü, Yesugay (Aksakal). Şimdi emekli biliyorsun.
Özel Harekatçılar Derneği’nin başkanlığını yapıyordu. Bu saygısızlığı yapan kişi, Yesugay’la tanıdık hem de yakın çalışma arkadaşlığı yapmışlar geçmişte. Şimdi abi, sana soruyorum, bu kadar tesadüf olur mu? Veya Mehmet Ağar Antalya’da yemek yerken, kalabalık bir yemek, orada bir konu geçiyor benimle ilgili. ‘3-4 güne kadar göreceksin neler olacak’ diyor. Emniyette talimatla operasyon yaptırdı. Sen hiç para dağıttırılarak emniyette suç örgütü operasyonu yaptırıldığını gördün mü? Onlara da değineceğiz ama elimde görüntü ses kaydı olduğu için söylemiyorum.
‘SOLCU DA SAĞCI DA DEĞİLİM’
Ruşen Çakır isminde bir sol gelenekten gelen gazeteci var. Çok beyefendi. Kırmayan, incitmeyen kibar bir insan. Ruşen abi, ‘Sedat Peker solcu mu oldu’ demiş. Ben solcu değilim, sebeplerini anlatırım benim kafama yatmıyor. Ben sağcı da değilim, o da benim kafama yatmıyor. Ben akılcılık fikrine daha uygun olduğumu söylüyorum.
‘SAVCILARA ZAHMET VERMEMEK İÇİN’
Bazı gazeteci arkadaşlar konuşma yaparken şöyle diyorlar: ‘Deliller gelmeden konuşulmaz, uygun değil. Bunların incelenmesi gerekir.’ Annem hep şöyle derdi: ‘Oğlum kendi işinle ilgili başkalarına zahmet verme.’ Ben de savcılara zahmet vermemek için oradaki yazı işleri müdürü arkadaşların yazacağı yazıları ikişer satırla anlatıp… Bir hafta sonra anlatacaklarımın delilleneceği konusunda zaten şüphe yok.
BEYKOZ KONAKLARI’NDAKİ OLAY
Mesela savcı özel kalemine şunu dese, Sedat Peker’in bahsetmiş olduğu Beykoz Konakları’nda bulunan bütün şahıslar, Baran Korkmaz, Emir Sarıgül, Mehmet Ağar, Tolga Ağar, Tolga Ağar’ın kız arkadaşı, Emir Sarıgül’ün şoförü, sonradan gelen emniyet mensupları… Aynı yerde bulunmuşlar mı, aynı yerde sinyal veriyor mu? Baz istasyonu kayıtları bir günde gelir. İkincisi, Sedat Peker’in söylediği üzere Tolga Ağar ve kız arkadaşının saç tahlillerinin yapılması, kendisi eğer milletvekili olduğu için böyle bir tasarruf bildirmezse, sonrasında inceleme yapılması.
NADİR SALİFOV QULİ OLAYI
Sayın savcı buradan bahisle devam edelim, Rus kanun dışı insanların oluşturmuş olduğu yapının, bir grubunun başında olan Nadir Salifov Quli, Türkiye’de Organize Suçlar tarafından gözaltına alınıp polis cinayetine karıştığı için deport edildi mi?
Organize Şube’de bu kişinin deport edildiği yönündeki tutanakta ‘polis katili’ olduğu yönünde yazı var mı? Ayrıca böyle bir evrak var mı? Yazı İşleri Müdürlüğü devam eder, Sedat Peker’in açıklamalarında iddia edildiği üzere Mehmet Ağar kendi ya da koruma polislerinin telefonundan İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan Bey’i arayıp ‘Bu arkadaşı bırakın’ dedi mi? Bu sinyal kayıtları ilgili kişilerin ifadelerine başvurulması, yani İl Emniyet Müdür ve Mehmet Ağar’ın, ancak baz kayıtlarının alınması, doğru olan o…
Sedat Peker’in açıklamalarında iddia ettiği Nadir Salifov tekrar Türkiye’ye giriş yapabilmiş mi? Yapabilmişse hangi mahkeme kararıyla, hangi birimin kararıyla Türkiye’ye giriş yapabilir, deportu kaldırılmıştır. Ayrıca Sedat Peker’in bulunmuş olduğu Birleşik Arap Emirliği’ndeki Türk Büyükelçiliği’ne yazılıp bu konuyla ilgili bilgisinin sorulması.
MÜBARİZ MANSİMOV GURBANOĞLU
Mübariz Mansimov’a ait olan, Sedat Peker’in açıklamalarında Mehmet Ağar tarafından gasp edildiği söylenen 1 milyar dolar değerindeki yat limanı gerçekten 29 milyon dolara alınmış mıdır? Yine bahsi geçen yat limanını alan kişiler off-shore hesaplarında bir şirket kurup bu şirket içerisinde gizli bir ortaklık mevcut mudur? İlgili makama yazı yazıp, Mübariz Mansimov ile Mehmet Ağar Amerika’ya Fethullah Gülen’e gitmişleri mi, uçuş kayıtlarının istenmesine…
Yine ayrıca Mehmet Ağar yaptığı açıklamada devletin bilgisi dahilinde gittiğinden bahisle devletin hangi birimi tarafından gönderilmiştir, elinde bir yazılı emir var mıdır? Yazılı emir yoksa, devlet geleneğinde terör örgütü lideri olarak bilinen kişiye sözlü talimatla insan yollanır mı? Bununla ilgili kurumlara sorulmasına…
4 TON 900 KİLO KOKAİN
Kolombiya’dan yüklenen 4 ton 900 kilo kokainin, açık kaynaklarda dahi İzmir’de bir kimya şirketine geldiği ortadayken ve bunu Kolombiya Milli Savunma Bakanı, Kolombiya Organize Suçlar Daire Başkanı ve diğer yetkililer basın önünde açıklamışken, bu ihbar kabul edilerek, Kolombiya devletinden yazı gelmese bile bu bahsi geçen şirketle ilgili herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Bu konuyla ilgili gözaltı kararı olmuş mu? Eğer olmamışsa bu konuyla ilgili iki tane müfettişin İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilerek, orda bu konuyla ilgili rapor hazırlanmasının istenmesine…
YELDANA KAHARMAN
Yine Sedat Peker’in yapmış olduğu açıklamalardan bahisle, Tunceli’de tecavüze uğradığı ve ertesi günü intihar ettiği söylenen Yeldana isimli yabancı uyruklu bayanın adli tıp raporunun istenmesine, organize suç kapsamında değerlendirildiğinden dosyanın ikmalen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bölümü’ne gönderilmesine… Ayrıyeten adli tıpta, basında çıktığı gibi çelişkiler olduğu yönünde iddialar nedeniyle bilirkişiye gönderilmesine, bilirkişinin fikriyatı yeterli olmazsa gerekirse mezarının açılarak yeni bir adli tıp raporunun düzenlenmesine, bu konularla ilgili makamlara yazı yazılmasına… Bahsi geçen zamanlarda Tolga Ağar’ın bahsi geçen şehirde olup olmadığına ilişkin telefon sinyal kayıtlarının çıkarılmasına dendiğinde sayın savcımızın hiç zahmet etmesine gerek yok, bunların cevabı bir haftada gelir. O zaman kimsenin kafasında bir şüphe kalmaz.
SÜLEYMAN SOYLU
Bana diyor ya (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) ‘pis, pislik’ diye… O zaman temiz Süleyman’ın, derincilerin başı Mehmet Ağar’ın doğru söyleyip söylemediği anlaşılır. Bunu yapmak zor değil ki, devletin dünya kadar savcısı var. Bir de Süleyman Soylu’nun, Mehmet Ağar’ın kendi kontenjanından soktuğu avukat savcıları da var. FETÖ’cülerden boşalan yerlere atama yapılacak ya, kendi kontenjanlarından kaçar hakim savcı sokmuşlar? Eskiden örgütlü suçlarda kıdemli savcılar çalışırdı. Avukatlıktan savcılığa geçen hakim ve savcıların örgütlü suçlar ve terör birimlerine bu kadar yoğun yönlendirilmeleri gerçekten kafa karıştırıcı. Bana diyor ki (Süleyman Soylu) ‘fare gibi kaçma gel adalete sığın’… Senin tayin ettirdiğin hakime, savcıya değil mi? Senin bakanı olduğun İçişleri Bakanlığı’na geleyim değil mi?
AĞAR-SARIGÜL-ALTINBAŞ
Mehmet Ağar var ya, Emir Sarıgül’e kaset veriyor, diyor ki, ‘Bu senin eşinle ilgili bir kaset.’ Gidin sorun, yok derlerse ben kanıtlayacağım hem de rezil ederek hepsini… Sonra bunları birbirinden boşandırıyor. Tabi ortada bölünecek mal varlığı var. Biri Altınbaşlar, zenginlik var, dünya para. Bu ondan sonra araya giriyor. Çözüm olmuyor. Ondan sonra polis gidiyor Ali Altınbaş’ı gözaltına alıyor. Sonra polis Ali Altınbaş’ı sağlık problemi diye serbest bırakıyorlar. 15 sene önce olan bir petrol olayı için, ekonomik suç, zaten zaman aşımına girmiş. Bir de direkt İmam Altınbaş’ı almıyorlar, o holding binasında. Komşulara gidiyorlar, yani o duysun, korksun. Sonra dünürünün evine gidiyor, dünürünün karısını gözaltına almak istiyorlar, dünürü de bununla dünür aynı zamanda. Kadını emniyete getirmeye kalkıyorlar, Mehmet Ağar polisliği…
Tabi bunu arıyorlar, ‘Biz bunun akrabasıyız’ diye, bilmiyorlar ki tezgahı kurmuş, sonra iş patlıyor. Sonra Ali Altınbaş’ı serbest bıraktırıp yanına getirtiyor. Ali diyor ki, ‘Niye böyle oldu’?’ O da, ‘Ben size demedim mi yalıyı boşaltıp verin, şu kadar para verin’ diyor. Direkt tahsilat, polisle yaptırıyor. İl Emniyet Müdürü’nü arıyor, Zafer Bey’i, ‘Bir yanlış anlaşılma olmuş, bu arkadaşlar yakınlarımız, dosyayı bir daha incelemenizi rica ediyorum’ diyor. ‘Emir anlaşıldı müdürüm’ yanıtı geliyor… Tabi hesapta olmayan bir şey var, İmam Altınbaş, Cumhurbaşkanımızın kardeşi Mustafa Erdoğan’a ulaşıyor. Mustafa Erdoğan da külliyeye ulaşıyor, tabi kıyamet kopuyor.
‘KÜLLİYEYE ULAŞACAKSIN, BAŞKA ŞANSIN YOK’
Savcıdan kurtulamıyorsun, külliyeye ulaşacaksın, başka şansın yok. Ben ulaşamadım, mektup yazdım gitmedi, böyle anlatayım dedim derdimi. Yav kahrediyorlar insanları. Gazeteciler namusunuz varsa gidin İmam Altınbaş’a bir sorun. Onun da namusu varsa anlatsın, anlatmazsa ben delillendireceğim, ben de delil çok. Şimdi hepsini tutuyorum, cephanemi harcamıyorum, bunları mahvedeceğim.
SURİYE SİLAHLARI
Suriye silahları, onlar bunlar hep konuşacağız. Suriye’de büyük sorun var, bunların dediği gibi değil. Ben para almışım, namussuzsunuz siz, ben çocuklarımın parasıyla, ama alanlar var hepsini konuşacağız.” ‘
SAÇ TELİ VERMEYE HAZIRIM’
Emre Hoca var Emre Kongar, çok iyi bir insan. ‘Konuşurken herhangi bir madde içtiği belli, doğrudan dedikleriyle insanların suçlanmaması lazım ama deliller de var araştırılması lazım’ demiş. Emre Hoca samimi söylüyorum, ben Tolga gibi değilim, saçımdan örnek veririm. Diyeceksin ki, ‘Kardeşim senin suratın neden böyle?’ Ben bunu araştırdım, DNA ile kalıtsal olarak geçmiş. Rahmetli babam, benim doğduğum yıllarda çok hızlı olduğu bir dönemdi. DNA’dan kalıtsal olarak bana geçmiş. Ben doğduğum andan itibaren bu şekildeyim. Saç teli vermeye hazırım. ‘
SANA TEMİZ SÜLEYMAN DİYECEKLER’
Buna başladığımızda bir arkadaşım dedi ki, ‘Ya napıyorsun?’ Yenilecekler dedim. Akıl tatilde ama zeka burada kardeşlerim, sıkıntı yok. Bizim aslan Sülü bir açıklama yapmış, yardırmış böyle ama nasıl bir açıklama. Ben ona o aklı vereni tahmin ediyorum. Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels diyor ki, ‘Yalan söylerken büyük yalanlar söyleyin, yalan ne kadar büyük olursa insanlar üzerindeki etkisi o kadar büyük olur.’ Ama cahil, bilmiyor.
Bir de Sun-Tzu ne diyor, ‘Savaşı kontrol edemediğin alana taşıma.’ Pazartesi Meclis açılıyor, sen oradaki insanların eline bu sermayeyi verdin, sana ne diyecekler, ‘Temiz Süleyman.’ Hile için ayırdığın beynini devlet için ayırsaydın belki kaç insanın intihar etmesine engel olacak başarıyı gösterirdin. ‘Marina’ya çökmekmiş, biz Libya’ya, Karabağ’a çökülmesine izin vermedik’ diyor. Öyle mi? Hani Nahcivan’dan Türkiye’ye açılacak yol?”