Seçimlerde “Şifre” Olacak mı?

Seçim günü yaklaştıkça seçmen içinde haklı bir endişe de önemini artırmaya başladı. Bu da seçimlerde hile yapılması endişesidir. Ülkenin geldiği bu noktada, siyasi rezilliğin, ahlaksızlığın vıcık vıcık paçalardan aktığı bu ortamda devletin ve kurumlarının hiçbir şey yapmaması açıkçası bu endişeyi haklı çıkartıyor. İki milyon öğrenciyi ilgilendiren bir sınavda şifre olduğu kanıtlanıyor ama bu konuda hiçbir problem yokmuş gibi davranılıyor. Ülkenin ana muhalefet partisinin liderinin özel hayatı deşifre ediliyor ama bunu yapanlar hakkında bir senedir hiçbir ipucu “bulunamıyor”. Ülkenin ikinci büyük muhalefet partisinin en önemli mevkilerinde oturanlarının kasetleri çıkıyor, eldeki bilgiler adalete teslim ediliyor ama “hiçbir sonuç alınamıyor”. Bu ortamda seçimlerde “şifre” olmayacak diye düşünenlere ben de lütfen “bir kere daha düşün!” diyorum. “Düşündüm olmaz öyle şey” diyenlere de, “lütfen kalk git bir çay demle!” diyorum.

  Evet, ben seçimlerde hile/şifre olacağına inanıyorum. Her seçimde seçmen sayısı iki-üç milyon artan bir tablo var önümüzde. Siz gerçekten bu tabloya inanıyor musunuz? Geçelim. Muhtemelen seçimdeki en önemli hile şekli, yine şifreleme şeklinde olacaktır. Yani A partisinin bir bölgedeki aldığı oyların bir kısmı B partisine aktarılacaktır. Hackerlar için yapılmayacak bir şey değildir. Hatta basittir. Bu ihtimale karşı bir önlem alınmış mıdır? Bilmiyorum. Önlem aldıklarına inanıyorum veya inanmak istiyorum.

  Peki bu tablo karşısında ümitsiz mi olalım? Nasılsa hile yapılacak kaybedeceğiz mi diyelim? Bu bir Türk milliyetçisinin tavrı olabilir mi? Unutmayalım ki “Ümit en son terk olunan şeydir!”. Peki ne yapılabilir? Bir çok yazıda yazdığım gibi, bu tür problemlerle dünyada tek karşılaşan ülke biz değiliz. Bir Türk milliyetçisinin pergel gibi bir ayağı Türkiye ve Türk Dünyasında sabitken, diğer ayağı da bütün dünyayı gezmelidir. Bu konuda diğer ülkelerin ne tür çözümler bulduğu araştırılabilir. Seçimlerde hileye karşı yazılım şirketleri tutulabilir. Bu şirketler hileyi ortaya çıkartabilirler. Muhalefetin bu tür önlemler aldığına inandığım (veya inanmak istediğim) için bunlara girmeyeceğim fakat seçim sonrasında seçimde hile olup olmadığının araştırılmasına dair çok basit bir testi anlatacağım.

  Doğada Tanrının koyduğu birçok matematiksel şifre vardır. Bunların bir kısmını insanoğlu ortaya çıkarmıştır. Örneğin, pi sayısı. Bir dairenin alanının veya çevresinin niye bu 3,14 rakamına bağlı olduğunu kimse açıklayamıyor. Örneğin, altın oran: 1,618 rakamı. Tabiatta ki bize güzellik hissi veren bir çok şeyde neden bu oranın, bu rakamın bulunduğunu kimse açıklayamıyor. Örneğin, Fibonacci Sayıları veya Lucas Sayıları. Doğada böyle bir çok şifreler vardır. Üstelik bu sayılar şifreler arasında da ilişkiler tespit edilmiştir. Örneğin, Fibonacci Sayılarının birbirine oranı yine altın oranı, yani 1, 618 rakamını vermektedir vs. Bu rakamları Tanrının koyduğundan başka bir açıklama getiremiyoruz.

  Doğadaki bu şifrelerden kanunlardan birisi de Benford Kanunudur (Benford’s Law). Bu kanunun matematiksel özelliklerini burada anlatmak bu yazıyı sıkıcı yapar. Frank Benford adlı bu Amerikalı zeki bir mühendisin 1938 yılında bulduğu bir kanundur. Aynen yukarıdaki örneklerini verdiğim Tanrının koyduğu şifrelere benzer. Konumuzla ilgili noktası ise, bu kanunun son yıllarda batıda seçimlerde hile yapılıp yapılmadığını test için kullanılması[i]. Örneğin, bir matematikçi, sadece televizyonlardaki seçim sonuçlarının rakamlarına bakarak bir kaç saatte evden seçimde hile yapılıp yapılmadığını ortaya çıkartabilir. Elbette ki seçimlerde hile olup olmadığını % 100 bir kesinlikte vermez ama seçimlerde hile olup olmadığına dair önemli bir fikir vermesi bakımından kullanılan bir yöntemdir. Sadece Benford Yöntemi değil, MHP yönetimi şifreleme konusunda çalışan  matematik profesörlerine danışırsa seçimde nasıl hile yapılabileceği, nasıl önleneceği ve hile yapılmışsa bunun nasıl ortaya çıkarılabileceği konusunda çok önemli bilgiler alabilir.

  Seçimde hile olacak haberleri de bir nevi psikolojik operasyon olabilir. İnsanları “nasılsa hile olacak mücadele etmenin ne gereği var?” şeklinde pasifleştirebilir. Dahası, seçime bir kaç gün kala başka iğrenç senaryolarla karşılaşacağımız kesin fakat buna rağmen “dünyada  her işin bir çaresi vardır” diye düşünmeliyiz. Önemli olan karamsar olmamak, irademizi felç edecek düşüncelere kapılmamaktır. “İrademizle bütün uzaklar yakın olmalı”dır. Atatürk’ün de belirttiği gibi en büyük düşman, artık her iş bitmiştir, bulunacak bir çare kalmamıştır şeklindeki kötümser düşüncelerdir. Unutmayalım “ümit en son terk olunan şeydir”. Birinci dünya savaşı sırasında neredeyse her cephede yenilgiler cehennemler yaşarken, Türk kahramanı Mustafa Kemal diğer Türk kahramanı Enver paşaya yazdığı raporda şöyle diyordu. “Genel bakıştan çıkardığım netice: artık her iş bitmiştir ve bulunacak bir çare kalmamıştır zemininde değildir. Böyle kötümser bir kanaatin, düşmanların ve tehlikelerin en vahimi olduğunu açıklamaya hacet görmem. Kurtuluş ve hayat imkanı vardır, ancak hedefe ulaştıracak tedbirleri bulmak lazımdır.”

  Yenilgiler ve cehennemler içindeki bu büyük iki Türk kahramanının yazışması böyledir. Bu mücadele aşkı, bu azim, bu savaşçı ruh, Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi bu iki büyük Türk kahramanın bu iradesi seçime bir kaç gün kala en önemli manevi silahımız olacaktır.

  Hadi bakalım! Zaten biz de böyle günler için yaratılmadık mı?


[i] Gail Buttorff, Detecting Fraud in America’s Gilded Age, (University of Iowa, July 2008)

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!