Sayın Devlet Bahçeli, 1 Kasım’dan sonra olağanüstü kurultay isteyenlere önce “Bulsunlar 200 imzayı gerisini ben tamamlayacağım.” diye meydan okudu.
200 imzanın çok fazlası bulunup da olağanüstü kurultay talep edilince bu defa “Olağanüstü kongreyi toplamayacağım. Mahkemeye gitsinler.” diye rest çekti.
Olağanüstü kurultay isteyenler mahkemeye gittiler. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi olağanüstü kurultay talebini haklı bularak üç kişilik çağrı heyetini olağanüstü kurultayı toplama konusunda görevlendirdi.
Sayın Bahçeli, bu defa mahkeme kararı hukuka aykırı diye parti avukatlarına Yargıtay’a temyiz başvurunda bulunulması talimatını verdi.
Çağrı Heyeti, Yargıtay’ın kararını beklemeye gerek yok diyerek 15 Mayıs’ta olağanüstü kurultay kararı aldı.
Sayın Bahçeli, kendisine yakın hakimler sayesinde Tosya ve Gemerek Asliye hukuk Mahkemelerinden olağanüstü kurultayın yapılmasını engellemeye yönelik tedbir kararları çıkarttı. Bu kararların hukuka aykırı olduğunu önceki yazılarımdan birinde ayrıntılı olarak açıklamıştım. Bu sebeple burada tekrar etmeyeceğim. Ancak, şu kadarını söyleyebilirim ki, bu kararlar birçok yönden hukuka aykırıdır.
Tosya ve Gemerek Asliye Hukuk Mahkemelerinin tedbir kararları Ankara Mahkemelerince geçersiz sayılarak olağanüstü kurultayın önündeki engeller kaldırıldı.
Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi, görev ve yetkisini tamamen aşarak olağanüstü kurultayı engellemeye yönelik yeni bir karar aldı.
MHP Genel Merkezinin talebi üzerine Ankara Valiliği bu karara can simidi gibi sarılarak olağanüstü kurultayın yapılacağı otelin çevresini polis kuşatmasına alarak kurultayın yapılmasını hukuka aykırı bir şekilde engelledi.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, en sonunda Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını onamak suretiyle kurultay düğümünü çözdü.
Sayın Bahçeli, daha düne kadar olağanüstü kurultayın yapılmasına şiddetle karşı çıkarken 10 Temmuz’da seçimli olağanüstü kurultay yapılacağını ilan etti.
Sayın Bahçeli, tüzük değişmeden seçimli olağanüstü kurultay yapılamayacağını en iyi bilecek kişiler arasındadır. Çünkü, 2009 yılında hazırlanan tüzük O’nun talimatı ile hazırlanmıştır. O tüzükte olağanüstü kurultaylarda seçim yapılamayacağı yazılıdır. Zaten, olağanüstü kurultay isteyenlerin ilk yapmak istediği de bu tüzük maddesini değiştirmektir. Sayın Bahçeli’nin tüzük değişmeden seçimli olağanüstü kurultay yapılamayacağını bildiği halde 10 Temmuz’da seçimli olağanüstü kurultay yapılacağını ilan etmesinin tamamen tüzüğün değiştirilmesini önlemeye yönelik bir manevra olduğu gayet açık ve nettir.
Sayın Bahçeli’nin 10 Temmuz’da seçimli olağanüstü kurultay yapılacağını ilan etmesine karşılık Çağrı Heyeti 19 Haziran’da tüzük değişikliğini görüşmek üzere olağanüstü kurultay tarihi belirledi.
Çağrı Heyetinin 19 Haziran’da kurultay tarihi belirlemesi tamamen hukukidir. Çünkü, Çağrı Heyeti, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce olağanüstü kurultayı toplamakla görevlendirilmiştir. Bu sebeple, Çağrı Heyeti, mahkemenin verdiği görevi yerine getirmektedir.
Durum bu kadar açık ve net olmasına rağmen Sayın Bahçeli ve ekibi 19 Haziran tarihini tanımadığını ilan ederek bu tarihin bir oyun olduğunu, 10 Temmuz’da oyunun bozulacağını iddia etmektedirler.
Kim ne derse desin yukarıda yaptığımız açıklamalar Sayın Bahçeli ve ekibinin tüzüğün değiştirilerek seçimli olağanüstü kurultay yapılmasına şiddetle direndiklerini çok açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
Peki, acaba Sayın Bahçeli ve ekibinin bu kadar şiddetle direnmesinin sebebi nedir?
Eğer, iddia ettikleri gibi bir oyun varsa 19 Haziran’da olağanüstü kurultaya gelirler, oyunu bozmak için ne yapmak gerekiyorsa yaparlar. Sayın Bahçeli ve ekibini hiçbir kimse engelleyemez. Aksine, olağanüstü kurultay isteyenler Sayın Bahçeli’nin kurultaya katılmasını arzu ettiklerini defaatle açıkladılar.
Sayın Bahçeli’nin direnmesinin sebebinin yukarıdaki paragrafta açıkladığımız ihtimal olmadığı samimi olan herkesin kabul edebileceği bir husustur.
O zaman Sayın Bahçeli’nin olağanüstü kurultaya direnmesinin sebebi, ancak seçimli bir olağanüstü kurultayda kaybedeceği endişesi olabilir.
Sayın Bahçeli’nin bu endişe ile olağanüstü kurultayı yaptırmama çabası sadece kendisine değil, MHP’ye de büyük zarar vermektedir. Şu anda baskın bir seçim yapılsa MHP kesin olarak barajın altındadır.
Farz edelim ki, Sayın Bahçeli, olağanüstü kurultayın yapılmasını engelledi ve normal kurultay 2018 yılında yapıldı. Böyle bir durumda Sayın Bahçeli, MHP’yi yeniden toparlayabilecek, barajın altına düşen oyları %20’lerin üstüne çıkarabilecek midir? MHP’li olsun ya da olmasın kiminle konuşsam herkes MHP’nin Sayın Bahçeli liderliğinde başarılı olamayacağını, yapılacak baskın bir seçimde kesin olarak barajın altında kalacağını, 2019 yılında yapılacak bir seçimde de çok büyük ihtimalle barajı geçemeyeceğini söylemektedir.
Şahsen ben de konuştuğum kişilerle aynı görüşteyim. MHP, bu aşamadan sonra Sayın Bahçeli ile yol alamaz. MHP’de değişim ve yenilenme mutlak bir zaruret haline gelmiştir. Devlet adamı niteliğiyle tanıdığımız Sayın Bahçeli’nin bu katı gerçeği görerek olağanüstü kurultayın toplanmasını kolaylaştırması en samimi dileğimizdir.