Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit ve hakaret eden Alaattin Çakıcı hakkında şikayette son durumu yazdı.
Saygı Öztürk’ün yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Alaattin Çakıcı’nın 23 yılı yurt içi ve yurt dışında cezaevlerinde geçti. Arandığı dönemde, sürekli ülke değiştirdi. Yakın arkadaşlarının anlatımına göre yer değiştirmeler, geziler sonucu dünyanın etrafını üç kez dolaştı. Yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde 16 yıl cezaevinde yattı. İnfaz Yasası’ndan yararlandı ve nisan ayında tahliye edildi.
Doğan Kitap’tan çıkan “Siyasette, Bürokraside, Cezaevinde Alaattin Çakıcı” kitabımda, belgelerle Çakıcı’nın bu yönlerini anlattım. Neden siyasette? Çünkü, açıklamalarıyla bu ülkede hükümet düşürmüştü. Neden bürokrasi? MİT’te daire başkanlığına yapılacak atama için girişimleri ortaya çıktı. Cezaevinde yaşadıkları ise tam anlamıyla tek başına bir kitap konusu olur.
Cezaevinden çıktıktan sonra, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili açıklamaları üzerine, Çakıcı’ya ait olduğu belirtilen sosyal medya hesabından, “Devletimiz ve Sayın Devlet Bahçeli hakkında açıklamalar yapan Kemal Kılıçdaroğlu’na, Allattin Çakıcı’dan açıklamalar”ı yayımlandı. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in şikayet dilekçesinde, Çakıcı’nın, CHP liderine “Gafil”, “Muhbir”, “Adi”, “Şerefsiz”, “Beyni bölücülüğe endeksli”, “Onur yoksunu”, “Ulan Dürzü”, “Köpek” dediği belirtiliyor.
Avukatı Celal Çelik, Cumhuriyet savcılığına sunduğu 18 Kasım 2020 tarihli suç duyurusunda, “Silahla tehdit suçunun tüm yasal unsurları oluşmuştur. Şüpheli hakkında, kamu görevlisine hakaret ve silahla tehdit suçlarından, soruşturma başlatılmasını, sonrasında kamu davası açılmasının sağlanmasını talep ediyoruz” dedi.
AKP TBMM Grup Başkanvekili Bülent Turan, Alaattin Çakıcı hakkında savcılığın soruşturma başlattığını açıklamıştı. Bu açıklamayı dinleyen, sanki savcılığın, sosyal medyada ki açıklamalar üzerine soruşturma başlattığını sandı. Oysa, savcılık kendiliğinden değil, Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in dilekçesi üzerine soruşturma başlattı. Yani, yapılan rutin bir işlem. Başvuran kim olursa olsun savcılık soruşturma numarası vermekle yükümlü.
Şikayetin üzerinden tam bir ay geçti. Bu süreçte, Çakıcı’nın bir türlü ifadesinin alınmaması TBMM’de defalarca gündeme getirildi. Bu durum eleştiri konusu olmaya devam ediyor.
Gelelim, bu konuda soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının neler yaptığına. Önce, Çakıcı’nın adresinin belirlenmesine çalışıldı. Çakıcı’nın İstanbul ve Bodrum’da iki adresi belirlendi. Çakıcı’nın İstanbul’dan çok Bodrum’da bulunduğu savcılığa bildirildi.
Ankara C. Savcısı Avni Rıfat Baysal tarafından 23 Kasım 2020’de, yani şikayet dilekçesinin sunulmasından 5 gün sonra, Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu’na, Çakıcı’nın adresi bildirildi. Çakıcı ile ilgili gönderilen yazıda sorulması istenen sorular da belirtildi. Savcılığın yazısını okuyoruz:
“Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülmekte olan soruşturmaya esas olmak üzere; Aşağıda açık kimliği ve adresi yazılı Alaattin Çakıcı’nın Cumhuriyet Başsavcılığınıza davet edilerek;
Müşteki Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı yazılan hakaret ve tehdit içerikli olduğu iddia yazının yayınlandığı Twitter hesabının kendisine ait olup olmadığı, yazının kendisi tarafından yazılıp yazılmadığı, yazı kendisi tarafından yazılmış ise bu yazıyı nerede kaleme aldığının sorularak şüpheli sıfatı ve delillerin tespiti ile ikmal olunacak talimatın Cumhuriyet Başsavcılığımız Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na gönderilmesi rica olunur.”
Çakıcı’nın bugüne kadar ifadesinin alınamamasını, yetkililer adresinde bulunamamasına bağlıyor. “Alaattin Çakıcı” kitabımda da belirttiğim gibi, daha çok teknesinde kalıyor. O yüzden kendisine tebligat yapılamadığı belirtiliyor. Çakıcı’nın ifadesinin alınması durumunda sorulara nasıl cevap vereceği de merak ediliyor.”