Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, dün yayınlanan ‘Kim bu Saray’daki foncular?’ başlıklı haberimizle ilgili açıklamada bulundu. Açıklamada, “Hiç bir ilgim ve bilgim olmadığı halde sanki fonlar benim kararımla alınmış hatta ben almışım gibi bir algı oluşturulması bunu yapmaya çalışanların ahlaki ve etik sorunlarla malül olduklarını gösterir” denildi.
Cumhuriyet’in haberine göre, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, dün yayınlanan ‘Kim bu Saray’daki foncular?’ başlıklı haberimizle ilgili açıklamada bulundu.
Haberde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve aynı zamanda da Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un, Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneğinin (PODEM) kurucu başkanlığını da yaptığını ve bahsi geçen derneğin ABD’li Chrest Foundation tarafından fonlandığından bahsediliyordu.
Yine haberde, PODEM’in yönetim kurulunda yer alan ve dikkat çeken Can Paker isminden bahsediliyordu. Can Paker’in, Soros’un fonladığı Açık Toplum Vakfı’nın yakın döneme kadar yönetim kurulu başkanı olmasına ve FETÖ’nün Balyoz kumpasına karşı çıkmayıp destek vermesine değiniliyordu.
‘Kim bu Saray’daki foncular?’ başlıklı haberimiz “Peki tüm bu casusluk davalarıyla, uluslararası kuruluşlarla, kumpası savunanlarla, FETÖ’ye milyonlarla aktaranlarla kimin ilişkisi vardı? Fahrettin Altun ve AKP’nin ağır topları hiç mi birbirlerinin yüzüne bakmıyordu?” sorularıyla son buluyordu.
SARAY’DAN AÇIKLAMA GELDİ: “FON ALDIĞIMIZI BİLMİYORDUK”
Başdanışman Uçum da haberimizle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, fon alındığını bilmediklerini ifade etti. Uçum, “Hiç bir ilgim ve bilgim olmadığı halde sanki fonlar benim kararımla alınmış hatta ben almışım gibi bir algı oluşturulması bunu yapmaya çalışanların ahlaki ve etik sorunlarla malül olduklarını gösterir” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Tesev ve Podem’in Chrest Vakfından proje fonu aldıklarını medyadaki son haberlerden öğrendim. Hiç bir zaman Tesev’in de Podem’in de herhangi bir proje fonu almakla ilgili herhangi bir karar alma merciinde ve sürecinde bulunmadım. Podem’in kuruluşundaki çok kısa bir süre hariç hiç bir zaman bu kuruluşlarda yönetsel ve icrai bir görev üstlenmedim. Ayrıca 2014 sonundan itibaren Tesev’le herhangi bir ilişkim de olmadı.
Hiç bir ilgim ve bilgim olmadığı halde sanki fonlar benim kararımla alınmış hatta ben almışım gibi bir algı oluşturulması bunu yapmaya çalışanların ahlaki ve etik sorunlarla malül olduklarını gösterir. Örneğin Tesev’de gerek kuruluşunda gerekse sonraki dönemlerde katılanlarla çok sayıda her türlü görüşe mensup siyasetçi, iş insanı, sivil toplumcu, çeşitli meslek mensupları, yazar, çizer, aktivist yüzlerce kişi yer almıştır. Tesev’in sadece kuruluşunda 270’den fazla insan vardır. Şimdi Tesev’in aldığı proje fonlarını bunlar mı almış oluyor. Tesev’le öyle ya da böyle ilişkili ancak karar mercilerinde yer almayan herhangi bir insanı öne çıkarıp sen fon aldın demenin doğru olmayacağını, bunun ahlaki ve etik açıdan sorunlu olacağını makul bakışa sahip her dürüst insan bilir.
Ayrıca genel olarak fon esaslı faaliyet yürütmenin çeşitli etkileri ve sorunları bir yana düşünce kuruluşlarının proje bazlı fon almasıyla gazetecilerin doğrudan kendilerine fon alması aynı kategoride değildir. Bu haberler çıktıktan sonra Podem yetkililerine sorduğumda sadece bir kere sözü edilen vakıftan proje fonu aldıklarını, bu projenin Suriye konusunda olduğunu, yazdıkları iki raporu internet sitelerinde yayınladıklarını bu raporların halen daha sitelerinde durduğunu söylediler. Merak edenler bu raporlara Podem’in sitesinden ulaşabilir.
Medya mecralarına ve gazetecilere aktarılan fonlar ise her hangi bir proje için değil o mecraların ve kişilerin doğrudan desteklenmesi amacıyladır.
Birbirinden niteliksel olarak farklı bu iki durumu bir ve aynıymış gibi sunmak zaten başlı başına bir aldatmacadır.
Aslında mesele fon alınır mı alınmaz mı hususundan çok medya mecralarının ve gazetecilerin doğrudan kendilerine finansman sağlamak amacıyla fon alıp alamayacağıdır. Dış fonlardan doğrudan kendilerine destek sağlayan medyacıların, gazetecilerin bağımsız olup olamayacağı, yurtseverce davranıp davranamayacağı soruları da çok haklı ve yerinde sorulardır.
Kamuoyunun haklı sorularını gölgelemek ve asıl gerçekleri saptırmak maksadıyla bazı çevrelerin benim ismimi ısrarla kullanarak dış destekli medya faaliyetlerine meşruiyet kazandırma çabaları beyhudedir.”