Vatandaşa ciddi bir yenilik ve iyileştirme olduğu zannettirilen Sağlıkta Dönüşüm Programının aslında halkın ve hekimin hak kayıplarına nasıl neden olduğunu örnekler vererek bu yazımda tek tek ele almak istedim. Sözü uzatmadan konumuza geçelim. Hepimizin bildiği üzere sağlık ocaklarının yerini Sağlıkta Dönüşüm Programıyla beraber Aile Hekimliği ofisleri almıştır.Bu ofislerin oluşturulmasının ağır sorumluluğu maalesefki devletimiz tarafından hekimlere yıkılmaktadır. Mesela,aile hekimlerinin atandığı yerde görev yapabileceği herhangi bir eski sağlık ocağı binası bulunmuyorsa bu bölgede hekimler kendi çabalarıyla aile hekimliği ofisi açmak zorunda kalıyorlar.Üstelik hekimlerin görev yapabilmesi için görev bölgelerinde kendilerinin oluşturması gereken bu yeni aile hekimliği ofisleri ve eski sağlık ocaklarının ofis olarak kullanılması ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı, hekimlerden şu şartları sağlamasını da istemektedir:
1) Aile hekimliği ofisi için kiralanacak bina katının , devletin tüzel kimliği yerine hekimin şahsi ismiyle kira kontratının yapılmasını ve gerekliyse kira depozitosunun hekim tarafından yatırılmasını istiyor. Yani aile hekimi olan doktorlar imece usulü daire kiralayarak çalışacaklar.
2) Muayene odasının hasta muayene etmeye uygun biçimde döşenmesi ve engelli hastalar için özel düzenlemelerin yapılması bekleniyor. Yıllarca kendi sorumluluğunda olan sağlık ocaklarında bu şartları meydana getiremeyen devlet, nasıl olur da bir hekimden tüm bunları yapmasını bekleyebilir!
3) Resmi kurumlara ve SGK’ya yapılacak bildirimler için özel programı da olan bilgisayarlı oda, bir arşiv ve sekreterlik sistemi oluşturması isteniyor.
4) Bir temizlik görevlisi tutulmasını ve bu görevlinin maaşının hekimin karşılaması isteniyor.
5) Ayrıca ofislerde kullanılmak üzere verilen sayısı belirli tıbbı malzemeden ( ihtiyaç olsa dahi ) daha fazlasını kullanan hekimlerin maaşından ( performans puanından düşülerek ) kesinti yapılacağı belirtiliyor.
Aile hekimliği daha fazla performans puanı alabilmek adına nicelik olarak hasta bakmayı, artık nitelikli hasta bakmaktan daha önemli bir hale getirmiştir.Ayrıca hemşire, sağlık memuru, röntgen teknisyenlerinin maaşlarının devlet yerine hekim tarafından karşılanması ve hekimin işveren noktasına getirilmesi, hekimin işçisi olarak çalışacak herkesin devlet tarafından daha önce sağlanan iş güvencesinden yoksun kalması Aile Hekimliği uygulamasıyla mümkün kılınıyor.
Diğer bir konu ise Sağlıkta Dönüşüm Programı 7/24 sağlık hizmetini söz veriyor. Yasaya göre her 4000 kişiden bir aile hekimi sorumlu oluyor.Fakat doğunun dağ köylerinde yaşayan bir hastaysanız, ya da bu köyde aile hekimi olarak çalışıyorsanız işiniz oldukça zor olacak.500 nüfuslu sekiz köyden sorumlu olunan bu sistemde karda, kışta, heyelanda, çığda aralarında kilometreler ve dağlar olan bu sekiz köyün tüm sağlık sorumluluğu 1 doktora kalıyor. Sizce hizmet almak ve hizmet verebilmek bu durumda mümkün müdür ?
Bir de yabancı doktorların ülkemizde çalıştırılması ile ilgili yasa düzenlemesi var. Bu yasanın çıkması için çok uğraşıldı , kamuoyu buna hazırlandı , yakın bir zamanda yasanın uygulamaya geçeceğini düşünüyorum.
Yasayla beraber yabancı doktorların ülkemizde çalışabilmesinin önü açılacağı böylelikle hekim azlığının giderileceği ifade ediliyor. Fakat çıkarılmak istenen yasanın saklanan asıl amacı sağlık kentlerinde kurulacak olan yabancı sermayeli şirket hastanelerinde yabancı hekimleri ve yöneticileri çalıştırabilmektir. Çünkü bir Fransız şirketi sahip olacağı özel hastanede doğaldır ki yönetici ve hekimlerin kendi vatandaşı olmasını isteyecektir.
Göz ardı edilen diğer bir nokta ise Türkiye’de esas hekim ihtiyacının kırsalda görev yapan hekim sayısının istenen düzeyde olmamasından kaynaklandığıdır. Yabancı hekimlerin getirilmesiyle bu ihtiyacın giderileceği söyleniyor. Fakat bir yabancı hekimin Türkiye’ye gelip Van’da , Hakkari’de , Ağrı da çalışmak istemeyeceği , ya da buralara yabancı sermayeli şirketlerin özel hastane açmayacağı halkımıza söylenmemektedir.
Yabancı hekimlerle ilgili kamuoyu oluştururken toplumdaki yabancı doktor hayranlığından da yararlanılmak istenildiğini görüyorum.Üzülüyorum açıkcası. Çünkü hekimin ucuz iş gücü olarak kullanılması çabalarını, niteliksiz yabancı doktorların ülkemizde kendi doktorumuzdan daha kıymetli tutulacağını görünce içim kan ağlıyor. Bir Türk hekim adayı olarak ülkemde ,bana kendimi bu kadar değersiz hissettirenlere asla hakkımı helal etmiyorum , etmeyeceğim.
Süreç İçerisinde Sağlıkta Dönüşüm ve Aile Hekimi Uygulaması Vatandaşa Nasıl Yansıdı , Nasıl Yansıyacaktır?
1) Katkı payı, fark ödemesi ve hastanelerin sınıflandırılması gibi uygulamalar ile yalnızca ‘parası olana ve parası miktarında sağlık’ hizmeti dönemi başladı.
2)Herkes genel sağlık sigortası pirimini çalışan, işsiz ya da emekli farketmeden ödeyecektir.
3)Prim ödemeyen sağlık hizmeti alamayacaktır.
4)Sağlık karneleri ücretsiz ilaç almaya yaramayacak, halkımız eczanelerde muayene parası adı altında şu anda ödediği farkın daha fazlasını ödemek zorunda kalacaktır.
5)Yeşil kartlar iptal edilecektir.
6)Sağlık ocaklarındaki gibi, doktor, ebe, hemşire, sağlık teknisyeninden oluşan bir ekip artık yoktur.Birkaç doktorun yaptığı işi bir doktor yapacağı için evde sağlık hizmeti ve yaşlı hasta takibi yapılamamaktadır.
7)Koruyucu sağlık hizmetleri yani aşılamalar , demir destek tedavileri gezici ekipler ortadan kalktığı için düzenli bir şekilde verilememektedir, verilemeyecektir de.
Koruyucu hekimlik denince akla gelen aşı, okul taraması, çevre kirliliği ile mücadele, halkın sağlık eğitimi seviyesinin yükseltilmesi , anne çocuk sağlığının geliştirilmesi gibi önemli ve gerekli çalışmalar sağlık ocaklarındaki gibi bir sağlık ekibi olmadığı için artık yapılamamaktadır , yapılamayacaktır da…
Sağlıkta dönüşüm sağlıksızdır… Sağlığınızla OY’natmayınız.
Esen kalınız.