Sağ(ır)duyu!

Cumhurbaşkanlığı seçimi her yönü ile, son yılların kanıksanmış, alışılageldik gelişmeleri ile şekilleniyor. Bir taraftan da topluma ayna tutacak kadar keskin ve açık mesajları uhdesinde barındırıyor. İdeolojik ve siyasi kalıpların dışında etkenlerin belirleyici olacağı seçim yeni sosyolojik sonuçları ile de önem kazanacak görünüyor.

Öncelikle “kim kazanır” sorusunun, “kim kazanmalı” değerlendirmesine baskın çıkıp gündemi esir alışı, şaşırtıcı olmadığı kadar defolu bir zemini ifade ediyor.

Adaylar belli olup, kampanyaları ilerledikçe, üslup, niyet, seviye ve kullanılan imkânlar açısından gittikçe açılan makas aralığı dikkat çekiyor.

*

Bir tarafta düşman üretme ve gerilim, diğer tarafta uzlaşma ve sakinlik.

Bir tarafta sataşma ve hakaret, diğer tarafta nezaket.

Bir tarafta ayrıştırıcı ve ötekileştirici, diğer tarafta bütünleştirici üslup kıyasıya çatışmakta…

*

Devlet imkânlarının sonuna kadar, pervasızca kullanılıyor oluşu akıllara durgunluk verecek boyutlarda. Yine ekonomik fark sağlıklı bir yarışı imkânsız kılacak kadar açık ara inanılmaz boyutlarda. Medya gücü derseniz, yandaş olanlar yeterince yokmuş gibi, olmayanlar korku ve baskı kıskacında teslim olmuş durumda.

*

Kadrolaşmada yaşanan kayırmacılık ve yandaş sermaye merkezli yeni imtiyazların seçim döneminde bile hız kesmemesi ayrı bir inceleme konusu olsa gerektir.

Hırsızlık ve yolsuzluk dosyalarının hukuk zemininden kaçırılışı yanında, yolsuzluk suçlamaları sonrası istifa eden bakanlar için kurulan komisyona inatla işlerlik kazandırılmaması seçim dönemi içinde hiç çekinilmeden sergilenebiliyor.

*

Özellikle miting meydanlarında seslendirilen üç konu var ki, kesinlikle izaha muhtaç garabet çıkışlardır.

Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Türkiye doğumlu olmayışı aşağılayıcı bir sebep olarak sunulabilmiştir. Yine Sayın Kılıçdaroğlu’nun alevi olduğu, Sayın Demirtaş’ın Zaza olduğu yüksek sesle dillendirilmiştir. Doğum yerinin yeni bir ayrıştırılma sebebi olarak, kişilerin inancı üzerinden kötülemeyi, siyasi zemine taşımaktan çekinilmemiştir. Üçüncüsü ise hala kazamı suikast mı ısrarla karartıldığı halde, Rahmetli Yazıcıoğlu üzerinden,  BBP’ne “kemikleri sızlıyor” diyerek siyasi mesaj verebilme cesaretidir.

*

Her şey son derece açık ve aleni gelişiyor. Toplum tavrı ile kendine ayna tutacak. Çünkü sergilenen gelişmeleri görememesi, bilememesi gibi bir durum söz konusu değil.

Ya; geren, ayrıştıran, ötekileştiren, kendinden olmayanı aşağılayan, devlet gücünü şahsileştiren, haksız rekabeti silah olarak kullanan, bir anlayış toplumun çoğunluğunca benimsenecek ve desteklenecektir. Ki bu sayılan hususların tamamı iddia değil, tüm toplumca bu dönemin gerçekleri olarak bilinmekte, konuşulmakta ve beyan edilmektedir. Destekleyenler bunları bilerek destekleyeceklerdir.

Ya da; hiçbir zeminde savunulamayacak, çürüme ifade eder bu çöküşlere toplumsal itiraz sahne alacaktır.

Ya sağduyu galip gelecek, ya tüm değerlerimizi sağır edip, gayrimeşruluğun meşru kılınışının alkışlanışını yaşayacağız!..                  

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!