Sadun Köprülü kimdi?

Rahmetli Sadun Köprülü, 1 Temmuz 1957 tarihinde Kerkük’e bağlı, Küçük Zap Suyu incisi Altınköprü kasabasının Ortayaka semtinde doğdu. Babası ve annesi kasabanın tanınmış öz be öz Türkmen ailelerindendir.
 
14 Temuz 1959 Kerkük Katliamı günlerinde yeni iki yaşını doldurnuştu Sadun.
 
Katliam onun mücadele hayatında çok ciddi bir iz bırakmıştı.

Kerkük’te Türkmen liderleri düşmanlarınca acımasızca şehit edilirken, bir gurup peşmerge mensupları, Altın Köprü’de de Türkmen avındaydı. O arada Sadun’un dayısı rahmetli Şevket Ateşoğlu’nun da “Ateşoğlu” Çeyhanesi ateşe verilmişti.
 
Acı haberin farkında olan iki yaşındaki bir çocuğun ne yapacağına inanmıyacaksınız.
 
Annem Şeker Ateşoğlu anlattığına göre, eskiden Altın Köprü’de komşuların bir birlerine çok güvendiklerinden dış kapıları hep açıkmış. o sıralarda Sadun yeni ayak tutmuş. Annem onu evde bulmuyunca hemen dışarı atlamış ve görmüş ki bir kaç silahlı Sadun’un etrafını sarmış. Annem hemen onu kucağına almış.
 
O sırada birisi anneme demişki bu çocuğa dikkat et. Şimdi yerden taş toplayıp bize atıyorsa kim bilir büyüdüğünde ne yapacak.
 
İlkokulunu 1970’de Kerkük’te tamamlayan Sadun Köprülü, babasının işi yüzünden ortaokulunu 1973 yılında Bağdat’ta tamamladı. Liseyi ise 1976’da Kerkük’te İslami Şeriati lisesinde okudu. Ardından ise Bağdat Üniversitesi Hukuk Fakültesine alındı ve 1980 ylında oradan diplomasını aldı.
 
Biz Sadun’la kardeşten ziyade birer sırdaş ve birer dava arkadaşıydık. Yeri gelirdi biri birmizle mücadelede yarışa girerdik.
 
1973 yılından en son tutaklanıncaya kadar her yıl anavatana gelirdi.
 
1975 yılında, kendisiyle gideceğimi söyleyince karşı çıktı. Bana birşey olursa babama ne hesap vereceğinden korkuyordu. Babam ısrar edince yok diyemedi artık.
 
İnanamazsınız biz türistliğe gitmişiz vardığımız ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin ve Bursa’nın Milliyetçi Haraket Partisi (MHP)’nin büroları kalmadı ziyaret etmiyelim ve her bürodan milli kitap ve broşür toplamıyalım. Üstelik rahat rahat rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş ve Nihal Atsız’ın bir sürü kitaplarını aldık.
 
Seyahatımız bittiğinde, otobüsle döndüğümüzde Türk kontrol noktasını geçtik. Irak kontrol noktasına geldiğimizde sınır çok kalabalıktı. Sadun valizleri otobüsün önünde bir arkadaşa bırakt ve sadece kitap ve broşürlerle dolu olan valizi aldı ve kimsenin bulunmadığı tanha bir yere gittik.
 
Sıcak Ağustos ayı idi o kitap ve broşürleri karın ve bellerimize bağladık üstüne de o sıckta birde kazak bluzler giydik. Geri döndük valizlerle kontrol için sıraya geçtik. Allahtan ki oradaki Gümrük polisi ve istihbaratçılar birşeyin farkına varamadılar yoksa o günde canımızdan olurduk. Tabii Kerkük’e kadar kaç tane kontol noktasından geçtiğimizi hatırlamıyorum. İyiki yakalanmadan eve sağ salim döndük.
 
Yetmişli yıllarda Kerkük’te açılan Türk Kültür Merkezi Türkmen öğrenci ve gençlerinin bir mücadele yuvaları haline dönüşmüştü. Duydum ki Sadun Türkçe dersler almak için oraya yazılmış. Bende gidip yazıldım. O merkezde de bir çok mücadeleci arkadaşlarımızla tanışma fırsatımız olmuştu.
 
O yıllarda birde Türkmen mücadelecileri toplantılarını kimi çayhane ve iş yerlerinde yaparlardı. Bizim iş yerimiz yanı sıra Sadun’u arıyan dava arkadaşlarıyla birlikte rahmetli Türkmen lideri Ustad Mehmet İzzet Hattat Kerküklü veya Halk Ozanı rahmetli Mustafa Gökkaya’nın işyerinde yoksa da Musalla, Mecidiye veya Cuma Pamukçu’nun çayhanelerinin birinde bulabilirdi.
 
Sadun Köprülü bin dokuz yüz yetmişli yıllarda Türkmeneli’nde düzenlenen hiç bir Türkmen tören ve şiir festival ve gecelerini kaçırmazdı.
 
Kerkük, Bağdat, Musul ve Erbil’deki Türkmen Kardeşlik Kulübü etkinliklerine katılımları da sayısız hesapsızdı.
 
Türkmen dramanı anavatandaki soydaşlarına anlatmak amacıyla, Türkiye’nin birçok yerlerinde konfrans ve seminerlerde hazır bulunduğu gibi, lise ve yüksek tahisilini gördüğü yıllarda Türkmeneli’nin tüm yörelerini dolaşarak Türkçülük, Turancılık davasını yaymaktaydı.
 
Öğrenciliği sırasında bir kaç kez tutuklanan Köprülü, ilk kez henüz daha 10 yaşındayken tutukevine düşmüştü. 1967 yılında o dönemin Türkiye Başbakanı olarak Irak’a gelen Sayın Süleyman Demirel, Kerkük’ü de ziyaret etmişti.  Köprülü bir gurup öğrenci arkadaeşıyla başbakanı “Ağam Süleyman, Paşam Süleyman” türküsü ve “Kerkük Türktür Türk Kalacak” sloganıyla karşıladıkları için 8 ay tutuklanmışlardı.
 
1973 yılında o dönemin Cumhurbaşkanı olarak Kerkük’ü ziyaret eden rahmetli Fahri Korutürk’ü ise Sadun Köprülü ve dava arkadaşları Kerkük’teki Türk Kültür Merkezi önünde Türk İstiklal Marşını okuyarak ve yaşasın Türkiye bağırarak karşılamışlardı. Ondan sonrada tutuklanarek 6 ay boyunca işkenceler görmüşlerdi.
 
1976 yılında liseyi bitirince, Bağdat’ta yüksek öğrenimini tamamlamayı çok istiyordu. Kazandığı için de çok sevinmişti. Teyzesi o zaman evinde kalacağını isteyince ona dedi ki:
 
Ben Bağdat’a davamı sürdürmek için gelmeyi istedim. Bırak beni Türkmen Kardeşlik Kulübü yurdunda kalıyım. Ben ancak orda rahat ederim.
 
Rahmetli o yıllarda Türkmen lideri rahmetli Abdullah Abdurrahman, Adil Şerif, Necdet Koçak ve Rıza Demirci şehitlerimizle sürekli görüşmekteydi. Onların tutuklanmasına çok üzülmüştü. Birde üstüne Mehmet Korkmaz, Halit Şengül, İzzettin Terzi, kardeşler Rüştü ve Erşet Reşat Salihi gibi diğer dava arkadaşlarının da tutuklandığını duyunca işte o zaman tam yıkılmıştı.
 
Sadun Köprülü 29 Ocak 1980 tarihinda Kerkük Emniyet Müdürlüğünce Türkçülük suçu ve Tükiye’deki milliyetçi Haraket Partisi ile ilişkiler kurmakla suçlanarak tutuklandı. 9 Haziran 1980’de Irak Devrim mahkemesi Başkanı Muhammed AL Shamma, 158, 164, 208 ceza maddelerine dayanarak Köprülü’ye ertelenmiş idam kararı verdi. 23 Haziran 1980’de ise, verilen karar hafiflenerek müebbetle değişti. Aynı gün, aynı mahkeme tarafından 6 yıl hapis cezası alan kardeşi Ümit Köprülü ile birlikte Abu Garip Cezaevi, Özel Hükümlüler bölümüne gönderildi. 17 yıl cezaevinde kalan Köprülü, Baas rejiminin çıkardığı hiç bir af kararından yararlanmadı. En son 1995 yılında Birleşmiş Milletler Konseyine bağlı, İnsan Hakları Örgütünün girişimleriyle serbest kaldı. Serbes kaldıktan iki hafta sonra ailesi ile birlikte Irak’ın güneyine göç ettirilen Köprülüler güneye gitmiyip Erbile geldiler.
 
Sadun Köprülü Erbil’de Irak Türkmen Cephesi Enfermasyonunda aylar çalıştı, ancak Baas elamanları orada da peşini bırakmayınca anavatanına geldi. Birleşmiş Milletler Örgütü yoluyla siyasi sığınmacı olarak ABD’ye gönderildi. Ancak orada kaldığı 6 yıl Sadun için 17 yıllık hapisten daha zordu. Davasında uzaklandığına dayanamadı. 2003’de geri döndü anavatanına ve Irak Türkmen Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliğinde enfermasyon ve halkla ilişkiler sorumluluğunu üstlendi. Dr. Mustafa Ziya ve Ahmet Muratlı beylerle çalıştı ve Muratlı’dan sonra, bir senelik sürede temsilcilik görevini yaptı. 2009 yılında yayına başlıyan Türkmen Şanı aylık dergisinin Türkiye Temsilciliğini yaptı. Bağımsız Türkmen Şanı Medya ve Araştırma Merkezinin Türkiye Temsilcisi olarak Türkiye’nin bir çok kentinde düzenlenen etkinliklere katıldı. Türkmen davasının gür sesiydi, Türkmeneli’nin Türkiye’deki diliydi. Anavatandaki kardeşlerine Türkmenelini ve Türkmenlere yapılan haksızlığı yaşamını itirinceye dek anlattı.
 
Sadun için Türkmen davası ailesinden, çocuklarından ve kendi sağlığından bile hep ön plandaydı. Yiğitti, gözü korkmazdı, kahramandı, yılmazdı, yenilmezdi, milletinin haklarını kazanmak için geçesini gündüzüne katmıştı.
 
21 Temmuz 2014 sabahı saat onda eşi rahmetlinin telefonundan aradı beni ve tüm doktorların müdahelesine rağmen hayata dönmemesini söyledi. Öyle kolay öleceğine inanamadım zaten bir ben değil kimse inanamamıştı. Meğer rahmetli birgün öncesi, 6 ay önce kurmuş olduğu ve Genel Başkanlığını yaptığı Türkmeneli Stratejik Sanat ve Araştırmaları Derneği başkan yardımcıları Harun Kılıç ve Ramazan Durmuş beylerle bir Türk kurumunun verdiği iftar yemeğindeymiş. Orada Türkmelinin son durumunu hazır olanlara anlatmıştı. O günsü çok yorgun olduğunu söylemiş evde ve sahura kadar dava için çalışmış. sahuru kızı Asanla birlikte yaptıktan sonra uyumuş ve bir daha kalkmamıştı.
 
Dev bir dava unvanı olan Sadun Köprülü, tanınmış bir şairdi aynı zamanda. Çoğu zaman konuşmalarında bile şiir ve horyatlarına rastlanırdı. Sekiz yaşından beri şair olarak tanınan Köprülü’nün ilk şiir kitabı (Altın Köprü) 1973 yılında Kerkük’te basılmıştır. ikinci kitabı ise, (Her bahçeden  bir gül ) adındaydı, 1975 yılında yine Kerkük’te yayınlanmıştı. ( Yıllanmış Çileler) ise Sadun Köprülü’nün 2004 yılında Erbil’de yayınlanan diğer kitabıdır. Rahmetlinin üç kitabı da yayınlanmak üzereydi. Biri siyasi, diğeri destan şiir. Üçüncüsü ise, davayla ilgili siyasi yazılarını içermektedir. Ayrıca dörtlük ve horyatlarını kapsayan iki kitabı daha yayın için hazırdı. Onun dışında onlarca milli ve Türkmen şehitleriyle ilgili şiirleri de yaşasaydı yayınlanacaktı.
 
Kerkük Gönlümde Aşk Yüreğimde Sızı
 
Tanınmış milliyatçi yazar Osman Oktay Sadun Köprülü’nün yaşam hikayesini kaleme alarak bir roman şeklinde 2007 yılında yayınlamıştır. Roman Türk ve Türkmen okurlarınca çok beğeni kazanmıştı.
 
Son olarak yazımı mekânı cennet olsun rahmetli Sadun Köprülü’nün şiirlerinden bir kaç örnekle bitiriyorum.
 
Necdet KOÇAK

Ey ülkücü Türk kardeş, Türk toprağa dayandık
Duyduk şehitler sesin, Necdet diye uyandık
Korku ölüme karşı, canlar verdik direndik
Necdet Koçak ilkenle kavuşmayı bekledik

Kerkük’te Türk uyandı, Türklük koktu her alan
Millet yolun bekledik, ölüme geldik andan
Her karış toprağımız, kurtardık canla kandan
Necdet Koçak ilkenle, kavuşmayı bekledik

Sen Necdet usumda sen, giderken Türk göreve
Bu toprağı almaya, hazırız biz ödeve
Türklük hakkın almadan, dönmeyiz birde eve
Necdet Koçak ilkenle, kavuşmayı bekledik

Bu dava çok çetindir, bu dava üstün ağır
Türklük sesi gelince, kulaklar olur Sağır
Kerkük’ü kurtarmaya, ALLAH adıyla bağır
Necdet Koçak ilkenle, kavuşmayı bekledik

Şehit olsak, ölürsek, sağ olsun büyük vatan
Ne mutlu size kardeş, Necdet Koçakla yatan
Bir gün gelir uyanır, hakkını alır atan
Necdet Koçak ilkenle kavuşmayı bekledik
 
 
Hapishane  Dertleri

Gökyüzünde özgürce, uçan bir kuş gibiydim.
Kıyıcılarca bir gün, düştüm yere vuruldum
Gönüllerde yaşayan, bitmeyen düş gibiydim
Tutsak oldum ellerde, yalnız gibi göründüm

Bir köşede oturdum, işkenceyle emirle
Yediğim içtiğim yok, içimde kan zehirle
Türk duyguyla hapiste, hiçe döndüm demirle
Her yerim yaralandı, kuru yerde kırıldım

Coştu, doldu kanımı, bulakla Pınar diye
Bu kadar işkenceyle, düştüm de rüzgâr diye
Tokatla sopalarla,  vuruldum duvar diye
Güçsüz bir tekmeyle ben, yerden yere devrildim

Günüm siyah geceden, bahtım daha katıdır
Düşman öyle sanmazdım, kötülerden kötüdür
Yaşadığım işkence, acı hayat tadıdır
Yakıldım sürüklendim, ölürüm çok yoruldum

İdam bana verildi, ölümü soramadım
Her yerimden kan aktı, yaramı saramadım
Anne, babam karşında, sevinip duramadım
(Köprülü) kara günde, kardeş yurttan ayrıldım
 
 
TÜRK ÇOCUĞU DİYOR

Bu bayram, kutlu bize
Türkler, umutlu bize.
Her yerde, söylüyoruz
Türk’üz, ne mutlu bize

Türklük aşkı, candadır
Toprak, bayrak şandadır
Benim, yiğit, milletim
Gönlümdedir, kandadır

Tarihte, büyük, yaşım
Savaşta, yüksek, başım
bütün, dünya Türkleri
Benim, dava, soydaşım

Kerkük benim, Vatanım
toprak, bayrak şan benim,
Türkiye’ye, can kurban
Türk, dünyasıdır canım

Türk’ten, nasıl, doyarım
Toprağa, can, koyarım
Türkleri, sevmeyenin
Gözlerini, oyarım

Türk milleti, bir tektir
yiğitlikle, örnektir
Türklüğün, şen güneşi
Parlar, sönmeyecektir
 
Türkçüyüm Turancıyım

Ben Türkçü Türkmenciyim
Her yerde vatancıyım
Bütün Türk’e seslenen
Bozkurtçu, Turancıyım

Coşmuşum Yaralıyım
Türküm ben buralıyım
Canımı kurban verem
Kim dese Turancıyım

Türkmen Oğuz Azer ben
Türk, Özbek Kırgız kan
Gagavuz Kızıl deri
Türk dünyası yol Turan

Kırım, Tatar, AHISKA
Türklük kokar her bir yan
Ötüken’di Türk yolum
TANRI dağıdır belim

TURAN’I kurmak için
Genişti boyum kolum
Bayrağım Türk birliği
Türk Tarihim Türk dilim

Türklük coşar yüreğim
KIZILELMA Ereğim
Türk’ten başka dostum yok
Birleşmekti dileğim

Ne Mutlu TÜRK’ÜM Diyen
Türklüğe canın veren
Bozkurt, Ülkü yolunda
Can, kanla, şehit, ölen

Anne, babam Türk benim
Üç kıtada var şanım
Beni tarihler yazmış
Yol, izimle TÜRKMENİM

Mert olan yoldan dönmez
Milli duygudan sönmez
Türklük için çalışan
 
Başka yollara uymaz
Bülbül gülün severse

Başka dallara konmaz
Türk olan Türk’üm söyler
Türklük aşkından caymaz

Türk dedim Dilim açtım
Türklük aşkını seçtim
Yiğit annem elinden
Helal sütümü içtim
Babamın öğüdü ile
Gönlüm Türklüğe açtım

Atsız Atatürkçüyüm
Başbuğla Bozkurtçuyum
Turancıyım Ülkücü
Türkçüyüm Kerkükçüyüm 

Ben Türküm şanda Türk’tür
Dil Türk’tür canda Türk’tür
Nasıl Türk’ten ayrılım
Damarımda kanda Türk’tür

Ergenekon’dan yola
Geliyoruz Türk ile
Bütün Türkler birleşmiş
Vermiş gönül, gönül’e
 
 
Biz buyuz

Biz Türk’üz Türkçüyüz
Türkiye, Kerkükçüyüz
Azerbaycan, Türkistan
Turancı Bozkurt’çuyuz

Biz Türk’üz Erbilliyiz
Tarihlerde belliyiz
Türklük aşkın kapsayan
Biz Turanın iliyiz

Biz Türk’üz Tebrizliyiz
Kıbrıslı, Halepli biz
Bütün Dünya Türkleri
Bizim iki gözümüz

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!